Yaşam İçin Gıda web sitesinde 9 Mart 2017 tarihinde sizlere dünyanın en büyük altı gıda ve içecek şirketinin (Coca-Cola, Mars, Mondelez, Nestle, PepsiCo ve Unilever) Avrupa genelinde İngiltere’de kullanılan trafik ışıkları etiketleme sistemine benzer bir etiket sistemi kullanma konusunda bir anlaşmaya vardıkları hakkında bir haber vermiştik. Trafik ışıkları etiketleme sistemini kullanacaklarını beyan eden şirketler, temel hedeflerinin “tüketicilerin dengeli ve bilinçli tercihler yapmalarına yardımcı olacak bir beslenme etiketi düzenini ortaya koymak” olduğunu ifade ediyorlar.
Trafik ışıkları etiketleme sisteminde gıdaların içerdiği yağ, şeker, tuz ve kalori oranları yüksekse kırmızı, orta seviyede ise sarı ve düşükse yeşil renkler ile ürünün ön yüzünde yer alan etiket üzerinde belirtiliyor. Ürünlerin yağ, doymuş yağ, tuz, şeker gibi besin öğelerinin miktarları konusunda tüketicilerin uyarılması amaçlanıyor. Bu girişimin Avrupa Birliği’nin benimsediği ürün etiketlerinin ön yüz beslenme etiketlemesi yaklaşımı ile uyumlu olduğu, uygulamanın referans alım miktarını belirlemek için kullanılan logoların yeşil, sarı ve kırmızı renklerle renklendirilmesi şeklinde uygulanmasının planlandığı belirtiliyor. Şirket yetkilileri, İngiltere’de gönüllü olarak uygulanan trafik ışıkları sistemi ile aynı görsel ve kelimelerin kullanılacağını, tek farkın, renklerin yorumlanmasında olacağını, 100 g/ml yerine porsiyon miktarının baz alınacağını açıkladı.
Bu yazımda; “buraya nasıl gelindi, böyle bir anlaşma neden yapıldı, 6 şirket ülkemizde de bu sistemi uygulayacak mı?” gibi sorulara cevap aramak istiyorum.
Trafik ışıkları beslenme etiketlemesi sistemi neden gündemimizde?
Yetkili otoriteler obezite ile mücadele etmek ve tüketicileri sağlıklı beslenmek konusunda daha doğru bilgilendirmek adına yıllardır değişik yöntemlerin arayışı içindeler.
Avrupa Birliği’nde ve ülkemizde ticaretin önünde engel oluşturmaması ve bilimsel verilere dayanması koşuluyla ürünler üzerinde farklı görsel etiketlerin gönüllü olarak kullanılmasına izin veriliyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Avrupa Komisyonu, obezite ve bulaşıcı olmayan diğer hastalıklar ile mücadele planları kapsamında tüketicilerin tükettikleri gıda ve içecekler hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıklarını, etiketlerin daha anlaşılır olması gerektiğini ve özellikle renkli logolar, grafikler kullanılarak tüketicilerin daha rahat anlayacağı etiketlerin uygulanması konusunu sürekli gündeme getiriyorlar.
Halen gönüllü olarak bazı besin öğelerinin Referans Alım (RA) oranlarının gösterildiği logoların (Günlük Karşılama Miktarı) birçok ürünün etiketinde yer aldığını görüyoruz. RA oranı sisteminde kırmızı, sarı, yeşil gibi renkler kullanılamıyor. Gıdaların içerdiği besin öğelerinin referans alım oranlarını gösteren bu sistemin tüketici tarafından ne kadar anlaşılabileceği ve sağlıklı beslenme seçimi yapabilmek için yeterli olup olmadığı konusundaki endişeler sonucu trafik ışıkları sistemi tartışılmaya başladı. Bu sistem 2013 yılından beri İngiltere’de gönüllü olarak kullanılıyordu.
Bu ortamda gündeme gelen trafik ışığı etiketleme sisteminin kullanılması konusu Avrupa Parlamentosunda birçok kere görüşüldü. Sonuç olarak alınan karar, trafik ışığı uygulamasının zorunlu hale getirilmeyip, AB üye ülkelerinin kendi ulusal kuralları çerçevesinde bu sistemi uygulayabilmeleri yönünde oldu. Bu arada, Avrupa Komisyonu’nun “görsel etiketlerin” etkileri üzerine hazırlamakta olduğu bir raporun, 2017 yılı Aralık ayına kadar Konsey ve Parlamentoya sunulmasının beklendiğini de hatırlatayım.
Bu etiketleme sistemi ülkemizde de yıllardır tartışılıyor. Birçok üretici firma, hem tüketicileri doğru bilgilendirmeyeceği ve gıdaları sağlıklı ve sağlıksız olarak sınıflama riski hem de rekabet edebilirliklerini olumsuz etkileyebileceği gibi nedenlerle bu sisteme karşı çıkıyor.
Sağlık Bakanlığı, sağlıklı davranış alışkanlıklarını kazandırabilmek için ürünlerin besin içerikleri hakkında tüketicilerin daha fazla ve kolayca anlaşılabilir bilgiye ulaşabilmesini istiyor ve besin içeriklerinin etiketlerde renklerle gösterilmesinin en uygun yollardan biri olduğunu savunuyor. Ambalajlara kırmızı (kalorisi yüksek, katkı maddeli ve çocuklar için zararlı), sarı (dikkatli tüketilmeli), yeşil (sağlıklı gıda) uyarılar konulması konusunda, çalışmalarını sürdürüyor.
Gıda ve içecek ürünlerinin etiketlenmesi konusunda sorumlu Bakanlık olan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından 29 Ocak 2017 tarihinde yayınlanan “Türk Gıda Kodeksi Gıda Etiketleme ve Tüketicileri Bilgilendirme Yönetmeliği”, 1169/2011 sayılı “Tüketicilerin Gıdalar Hakkında Bilgilendirilmesi AB Tüzüğü” ile uyumlu olarak hazırlandı. Bu mevzuat kapsamında, gıda ve içecek ürün etiketlerinde yer alması gereken zorunlu bilgilere ilave olarak; tarafsız ve adil, serbest dolaşımı engellemeyen, ilgili taraflarla yapılan müzakerelerin sonucuna göre geliştirilen, bilimsel araştırma temeline dayanan, gıdanın enerji ve besin öğeleri açısından beslenmeye katkısını veya önemini kavramada tüketiciye kolaylık sağlayan ek bilgiler de gıda ve içecek ürün etiketlerinde yer alabiliyor. Ancak Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı trafik ışıkları sisteminin kullanılması konusunda olumlu ya da olumsuz bir görüş açıklamadı şimdiye kadar.
Trafik ışıkları sistemine yaklaşımlar
Trafik ışıkları sistemi İngiltere’de gıda ve içecek ürün etiketlerinin ön yüzünde 2013 yılından beri gönüllü olarak kullanılıyor.
Fransa, tüketicileri sağlıklı gıdaya teşvik edebilmek için “renkli etiket” uygulamasını denemeye başladı. Bu uygulamada 4 farklı logo test ediliyor: SENS, NutriScore, Nutri-Repére ve Trafik Işıkları… Fransa hükümeti, logoları yıl sonuna kadar deneyecek ve uygun görülen logo resmileştirilecek.
Portekiz Sağlık Bakanlığı, Trafik Işıkları Beslenme Etiketlemesi Sistemi konusunu mevzuata almak üzere çalışmalara başladı.
AB üyesi yedi ülke (İtalya, Yunanistan, Güney Kıbrıs, Portekiz, Romanya, Slovenya ve İspanya) trafik ışıkları etiketleme sisteminin tüketicileri doğru bilgilendirmeyeceğini, sağlıklı yaşam tarzını desteklemeyeceğini savunuyor. Bu ülkelerin başlıca kaygısı, geleneksel ürünlerin pek çoğunun bu sistemde ‘kırmızı etiket’ alacak olması. Bu ürünlerin arasında AB Koruma Altına Alınmış Menşei Adı, Koruma Altına Alınmış Coğrafi Adı ve Geleneksel Özellik Garantisi unvanı alan gıda ürünleri de bulunuyor. Bu ülkeler bu sistemin gıdaları sağlıklı veya sağlıksız diye sınıflandıracağını, bunun doğru bir yaklaşım olmadığını, ayrıca halen yürürlükte olan mevzuata da uyumlu olmadığını vurguluyorlar.
İsrail Sağlık Bakanlığı da geçen hafta beslenme etiketlemesi ile ilgili mevzuatında yaptığı revizyon konusunda Dünya Ticaret Örgütü’ne bildirimde bulundu. Bu revizyonun amacı, tüketicilere gıdaların besin değerleri ile ilgili olarak etiketlerin ön yüzünde daha fazla bilginin sunulması. Kırmızı ve yeşil sembollerin kullanımı ile ilgili detaylar belirlenmiş. Belirlenen düzeyleri aşan doymuş yağ, sodyum ve şeker gibi bazı besin öğelerinin ürün etiketlerinin ön yüzünde kırmızı ile gösterilmesini zorunlu hale getiriyor.
Dünya Sağlık Örgütü, Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Avrupa Aksiyon Planı ile ön yüz etiketlemesinde daha anlaşılabilir bir sistem geliştirilmesini tavsiye ediyor.
Amerika’da bulaşıcı olmayan hastalıkların önlenmesini hedefleyen devletler veya eyaletler düzeyinde tüketicilerin etiketler yoluyla bilgilendirilmesi konusunda birçok girişim başlatılmış durumda.
Şili, 26 Haziran 2015’de gıda ve içecek ürün etiketlerinde uyarıcı mesajlar konması konusunu mevzuatına aldı. Bu stop uyarısı, siyah sekizgen şeklinde olacak. Paketin ön yüzünde eğer o ürünün enerji, sodyum, şeker ve doymuş yağ düzeyleri belirlenen düzeyi aşıyorsa “… yüksek” yazısı yer alacak.
Trafik ışıkları sistemi ile ilgili tartışılan konular…
Tartışmalara bakarsak, gıdaların enerji ve besin öğeleri açısından beslenmedeki katkısını veya önemini kavramada tüketiciye kolaylık sağlamak üzere yürütülen bu çalışmaların tam anlamıyla başarılı olması için alınacak çok yol olduğu ortada. Örneğin, bu sistemde referans olarak alınacak miktarlar, 100 g ürün mü yoksa porsiyon miktarı mı olacak? İngiltere’de 100 g ürün referans alınıyor ve ürünleri yağ, şeker ve tuz miktarı bakımından karşılaştırıyor. Bu sistemi uygulayacağını söyleyen 6 şirket ise ürünlerin porsiyon miktarlarını temel alacak bu sistemde. Ancak Avrupa Birliği’nde porsiyonların henüz bir standarda kavuşturulmamış olması durumu zorlaştırıyor. Tüm üye ülkelerde uygulanacak bir besin profili sistemi Avrupa Birliği’nin gündeminde yer alıyor ancak bugüne kadar bu konuda somut bir ilerleme sağlanabilmiş değil.
Bu sistemin en çok tartışılan tarafı, ürünün tek bileşeninden dolayı sağlıklı veya sağlıksız olarak tanımlanmasına yol açma riski ve sağlıklı yaşam için tek bir gıda bileşeninin miktarına odaklanmanın yanlış olduğu konusu. Ayrıca trafik ışıkları etiketleri sistemi kapsamında bazı süt ve et ürünlerinin kırmızı etiket alması muhtemel olacak. Yine birçok geleneksel ürün bu sistemde kırmızı etiket alarak tüketilmesi sakıncalı gıda sınıfına girebilecek. Tartışılan başka bir husus da bu sistemi kullandıran bazı büyük perakendecilerin, bu sistemi kullanmayan gıda üreticileri üzerinde büyük bir baskı oluşturacak olması. Bu etiketleme sistemlerinin bilimsel olarak kanıtlanmış olmadığı, gerekli tüketici araştırmaları ve kanıtların yeterli olmadığı da tartışılıyor.
Tüm bu çalışmaların en önemli amacı tüketicileri doğru bilgilendirmek. Bu girişimler sırasında ülkelerin koyduğu kuralların birbiri ile uyumlu, uygulanabilir ve anlaşılabilir olması da önem taşıyor. Obezite ve diğer bulaşıcı olmayan hastalıklardan yediğimiz, içtiğimiz gıdaların sorumlu tutulduğu günümüzde üretici şirketlerin üzerinde büyük bir baskı var. Bu arada tüketici grupları da giderek artan obezite oranları karşısında trafik ışıkları sisteminin tüketicileri gıdaların besin değerleri hakkında bilgilendirmek için çok uygun olduğu konusunda ısrar ediyorlar. Sağlık Bakanlığı’nın bu konuyu sıkı takipte olacağını ve uygulamanın hayata geçirilmesi için gerekli girişimleri sürdüreceğini de göz önüne alırsak, trafik ışıkları etiketleme sistemi konusunda sektörün kendi pozisyonunu, yapabileceklerini, yapamayacaklarını tespit etmek üzere hazırlıklı olması gerektiği çok açık ortada.