Günümüzde tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sağlıklı yaşam trendi giderek yayılıyor. Obezite, kalp-damar hastalıkları, diyabet, hipertansiyon, kanser gibi bulaşıcı olmayan kronik hastalıkların giderek artması ve bu hastalıkların beslenme ve sağlıklı yaşam tarzları ile ilişkisinin ortaya konulması sonucunda sağlıklı beslenme ve hareketli bir yaşam sürme konuları daha çok önem kazanıyor.
1980’li yıllara kadar tüketiciler gıda ve içecek tüketiminde öncelikli olarak lezzet arıyordu. 1980 ve 2000 yılları arasında doğmuş olan Y kuşağı sosyal medya aracılığıyla sağlıklı beslenme ve sağlıklarına ek faydalar sağlayacak gıdalar hakkında daha çok şey duymaya, öğrenmeye ve bu tip gıdaları talep etmeye başladılar.
Sağlıklı bir yaşam sürme konusundaki bilinç ve farkındalığın artması fonksiyonel gıda ve içeceklere olan ilgiyi ve talebi de giderek arttırıyor.
Fonksiyonel gıda pazarında genel sağlık, kilo kontrolü, sindirim sağlığı, enerji takviyesi ve dayanıklılık sağlayan ürünler ilk sıralarda yer alıyor. Bu ürünler kalp sağlığı, kemik gelişimi, sindirim fonksiyonlarını düzenleyici, diş çürümelerini önleyici, kilo ve enerji kontrolü sağlayıcı, bağışıklık sistemini güçlendirici, yaşlanmayı geciktirici, fiziksel ve mental performansı arttırıcı özellikleri olan sağlığı destekleyici ürünler.
Küresel pazarda lider segmentler olarak içecekler, meyve suları ve nektarları, süt ve süt ürünleri, fırıncılık ürünleri ile katı ve sıvı yağlar ön plana çıkıyor. Bitkisel otlardan yapılan içecek pazarı da giderek büyüyor. Tam tahıllı ürünler, kinoa, keten tohumu, chia tohumu, zenginleştirilmiş sular, yeşil çay sektörde giderek talep gören ürünler. Bağırsak sağlığı açısından çok tüketilen probiyotik ve prebiyotik ürünlerin dünyada 350’den fazla çeşidi var.
Fonksiyonel gıdaların sektör hacmi ve tüketim trendleri ile ilgili çok net rakamlar veren çalışmalar yok. Bunun nedeni fonksiyonel gıda kapsamına giren ürünlerin açık bir şekilde tanımlanmamış olması. Takviye edici gıdalar, özel beslenme amaçlı gıdalar, özel tıbbi amaçlı diyet gıdalar, sporcu gıdaları, kilo verme amaçlı enerjisi kısıtlanmış gıdalar, gluten intoleransı olan bireylere uygun gıdalar, enerji içecekleri… Bunların hepsini fonksiyonel gıda olarak adlandırmak mümkün.
Yapılan araştırmalara baktığımızda görüyoruz ki fonksiyonel gıda pazarı sürekli bir büyüme eğiliminde. Sağlık ve zindelik amacıyla yapılan harcamaların en fazla Japonya, ABD, AB ülkelerinde olduğu, Çin, Hindistan, Brezilya, Rusya ve Meksika gibi ülkelerin giderek bu alanda yükselen pazarlar olduğu, Güney Doğu Asya’da probiyotik pazarının büyüme fırsatının çok büyük olduğu görülüyor.
Fonksiyonel gıda ve içecek pazarının 2020’de 200 milyar doları aşacağı tahmin ediliyor.
BCC araştırma şirketi, global fonksiyonel içecek pazarının 2021’e kadar 105.5 milyar dolar olacağını, enerji içeceklerinin sektörün en büyük komponenti olarak kalacağını öngörüyor. Araştırmaya göre enerji içecekleri, su ve çay gibi rakiplerle karşı karşıya. Tüketicilerin şekerli içeceklerden uzaklaşma eğilimi var. Düşük kalorili ürünlere talep çok fazla.
Euromonitor verilerine göre fonksiyonel gıda pazarı Avrupa’da, 2016 yılında tahmini 38 milyar Euro olmuş.
Mintel araştırmasına göre Avrupalıların %70’i eklenmiş yarardan ziyade doğal gıdalardan dolayı ‘sağlık yararı’ sağlamak istiyorlar. Fonksiyonel gıdaların doğal olmadığı algısı bir sorun olarak duruyor. Doğal fonksiyonel gıda pazarı, fonksiyonel gıda pazarına göre yarı yarıya daha fazla talep görüyor.
Euromonitor, gıda takviyeleri pazarının Avrupa’da 2020 yılında %9,5 büyümeyle 7,2 milyar Euro’dan, 7,9 milyar Euro’ya ulaşacağını öngörüyor.
Türkiye’de de fonksiyonel ürünler pazarı giderek büyüyor. Diyabetik ve Fonksiyonel Gıda Üreticileri Derneği’ne göre Türkiye’de pazar büyüklüğü 600 milyon TL’ye yaklaşmış durumda. Ancak görülüyor ki toplam global pazardan aldığımız pay henüz çok düşük. Bu konuda yapılan pazar araştırmaları da çok yetersiz.
Türkiye’de en fazla kalp-damar sağlığını korumaya yönelik ürünlerin ve sindirim sistemi düzenleyicilerinin talep edildiği görülüyor. Bunların yanında bağışıklık güçlendirme, halsizliği önleme, fiziksel ve zihinsel performansı arttırıcı ürünlere de talep var. E, C, B, D vitaminlerinin ve kalsiyumun kullanım oranı da yüksek.
Fonksiyonel gıda pazarına tüketicilerin ilgisi nedir?
Tüketicilerin büyük bir kısmı katkı maddesi içeren ürünler ve doğal olsun olmasın her çeşit eklenmiş bileşen içeren gıdalar konusunda endişeli. Yapılan araştırmalara göre fonksiyonel bileşenin doğal kaynaklardan elde edilmiş olmasını da talep ediyorlar.
Ancak sağlıklı yaşam trendi sonucunda farkındalıkları giderek artan daha bilinçli ve eğitimli tüketiciler probiyotikler, omegalar, vitaminler ve mineraller gibi fonksiyonel bileşenlere giderek artan bir şekilde ilgi duyuyor. Bu seçimi yapmalarının en büyük nedeni günlük beslenme eksikliklerini bu yolla telafi edeceklerini veya daha sağlıklı olacaklarını düşünmeleri. Avrupa’da yapılan bir araştırmaya göre 10 tüketiciden 4’ünün eklenmiş bileşenlerle zenginleştirilmiş gıdaların daha sağlıklı yaşam konusunda kendilerine fayda sağlayacağına inandığı görülüyor.
Türkiye’de fonksiyonel gıda pazarının hane halkı bazında kullanım oranı %43, diyet ürünler kategorisinde ise %46 olduğunu okudum. Aslında bu rakam gerçek ise trendin hızla yayıldığını söylemek mümkün. Peki, bu ürünleri talep edecek tüketicilerin sayısını arttırmak kolay mı? Gıda ve gıda bileşeni üreticileri fonksiyonel özelliği olan ürünler üretme konusunda çalışmalarına devam ediyor ancak mevzuat kısıtlamaları nedeniyle bazı ürün ve bileşenlerin potansiyel sağlık etkilerinin etiketlerde belirtilememesi konusu üreticilerin önünde bir engel olarak duruyor.
Bu uzun bir süreç, bunun için tüketici beklentilerine uygun makul ürünlerin geliştirilmesi, etkili dağıtım ve etkili iletişim gerekli. Bu arada sosyal medyayı çok iyi kullanan ve sağlıklı olmak konusunda daha bilinçli olan genç neslin fonksiyonel gıda sektörünün gelişmesindeki rolü de göz ardı edilmemeli.