Çölyak hastalığının araştırılması ve bu hastalara sağlanabilecek yardımların belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonunun hazırladığı rapor, Nisan 2018’de TBMM Başkanlığına sunuldu.
Çölyak hastalığının teşhisi, sebepleri, bu hastalığa maruz kalanlara sağlanabilecek yardımlar gibi konuların incelendiği ve alınması gereken önlemlerin belirlendiği araştırmada; hastalığın tanımı, tarihçesi, teşhisi, tedavi aşamaları, sebepleri, hastalığın tipleri, tanısı, komplikasyonları, hasta ve yakınlarının sorunları, hasta sayıları, sağlanabilecek destek ve yardımlar, hastalığın psikolojik ve sosyal boyutları gibi birçok konu detaylı olarak ele alınmış.
Çölyak hastası mısınız? Çölyaklı bir yakınınız var mı?
Çölyak hastası iseniz ya da çölyaklı bir yakınınız varsa bu raporun çözüm önerilerinin gerçekleşmesinin sizin için çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Çölyak hastalığı, genetik yatkınlığı olan çocuk ve erişkinlerde çeşitli tahıl (buğday, çavdar, yulaf ve arpa) proteinlerinin (gluten) oluşturduğu ve daha çok ince bağırsaklarda emilim bozukluğunun ön planda olduğu sistemik bir hastalık olarak tanımlanıyor.
Glutensiz bir diyet için bu tip ürünlere ulaşım zorluğu, fiyatlarının çok fazla olması, devlet yardımlarının azlığı (Hastalara 0-5 yaş aralığında ise 78.75 TL, 5-15 yaş aralığında ise 120 TL ve 15 yaş üstü için 108,75 TL yardım) raporda vurgulanıyor.
Rapora göre ülkemizde yaklaşık olarak 700 bin çölyak hastası olduğu tahmin ediliyor. Ancak bunların sadece yüzde 10’una tanı konulduğu da Sağlık Bakanlığı tarafından belirtilmiş. Ülkemizde çölyaka yönelik proje ve politikaların geliştirilmesinin önündeki en büyük engellerden birinin kapsamlı ve kullanışlı bir çölyak veri tabanının bulunmaması olduğu belirtilmiş.
Bu çalışmanın gıda sektörünü en çok ilgilendiren kısmı, uygun gıdaya erişim sorunu ve bu konuda alınması gereken önlemler. Raporda;
-Glutensiz ürün miktarı ve çeşitliliğinin azlığı,
-Glutensiz ürünlere ulaşılabilirlik,
-Glutensiz ürünlerle ilgili lezzet/kalite sorunları,
-Ekmek, kek, bisküvi, makarna ve erişte gibi glutensiz ürünlerin pahalılığı,
-İthal gıdalarla ilgili sorunlar (ki ülkemizde glutensiz gıda piyasasına %65-70 düzeyinde ithal ürünler hâkim),
-Analiz ücretlerinin ve analiz sıklık oranlarının yüksekliği,
-Genel ithalat süresinin uzunluğu gibi başlıklar altında gıdaya erişim ile ilgili sorunlar irdelenmiş.
Hastaların uygun gıdaya kolay erişebilme taleplerine karşılık, yerli üreticiler ve ithalatçılar ise maliyetlerin düşürülebilmesi, rekabet koşullarının iyileştirilmesi halinde daha uygun fiyatlı bir ürün yelpazesini daha çok çölyaklıya ulaştırabileceklerini söyledikleri belirtiliyor.
Uygun gıdaya erişim konusunda yaşanan sorunlara yönelik çözüm önerileri olarak;
-Ürün miktarı ile çeşitliliğinin arttırılması ve fiyatların düşürülmesi,
-Taze, sıcak ve kaliteli üretim yapabilecek butik glutensiz kafe, mini market ve alakart restoran tarzında mekânların açılması,
-Halk Ekmek gibi yerel yönetimler tarafından işletilen işletmelerde ürün çeşitliliğinin arttırılması ve bu yönde yerel yönetimlerde farkındalık oluşturulması,
-Mamul üreticilerinin sayısının devlet desteği ile artırılmasına yönelik politikaların geliştirilmesi,
-Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve yerel idarelerin işbirliği ve eşgüdümüyle glutensiz gıda bankalarının kurulması ya da mevcut gıda bankalarına glutensiz gıda temin edilmesi ve
-Çıkarılacak gıda kartıyla çölyaklılara bu gıda bankalarından her ay belli bir miktarda glutensiz gıda alma hakkının verilmesi gibi birçok konu ele alınmış.
Ürün etiketlerini okumak Çölyak hastaları açısından çok önemli.
Çölyaklıların alışverişlerinde satın alacakları ürünün etiketini çok iyi okuması gerektiği bu raporda da önemle vurgulanmış. Ancak raporda iyi bir etiket okuyucusu olmanın da bazen çözüm olmayacağı belirtiliyor. Bence de bu husus çok önemli. Çünkü firmalar her ürettikleri ürünün gluten içeriğini analiz etmiyor veya edemiyor ya da glutensiz olarak üretilen bir ürün, tedarikçisi değiştiğinde veya ürün bandı değişerek çapraz bulaşma olduğunda gluten içerebiliyor.
Raporda ülkemizde glutensiz gıdalar üzerinde yapılan çalışmada glutensiz ürünlerde gluten bulunma oranının %18 gibi yüksek bir oran olduğu bildiriliyor ki bu durum çölyak hastaları açısından çok riskli. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından glutensiz ürünlere yönelik denetimin artırılması, rutin kontrollere ilave olarak numune planlarında gluten analizine yer verilmesi, ürünlerin güvenilirliğini artırmada bir çözüm yolu olarak değerlendirilmiş bu raporda. Toplu tüketim işletmelerine çölyak ve glutensiz üretim (çapraz bulaşı vs.) hakkında bilinçlendirme çalışmaları yapılarak bu sorunun çözülebileceği belirtiliyor. Gluten içeren ürünlerin etiketlenmesi ve tüketicilerin bu konudaki farkındalığını sağlamak amacıyla daha önce Yaşam İçin Gıda’da kaleme aldığım “Bazı gıdalara alerjiniz mi var?” (https://www.yasamicingida.com/bazi-gidalara-alerjiniz-mi-var/) başlıklı yazımda etiketlerde bu konuda nelere dikkat edilmesi gerektiğini anlatmıştım.
Raporda çok fazla çözüm önerisi var. Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan “Erişkin Bazı Metabolizma Hastalıkları (Tiroid, Osteoporoz, Gut) ve Çölyak Hastalığı Kontrol Programı 2017-2021” ile de birçok strateji belirlenmiş. Umudumuz, bu önerilerin lafta kalmayıp gerçekleşmesi konusunda hızla proje ve politikalar hazırlanması. Ülkemiz gıda sektörü, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve ilgili diğer Bakanlıkların işbirliği ile bu çözüm önerilerini gerçekleştirmek üzere somut adımlar atılmasını bekliyoruz.
Söz konusu raporun tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
https://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem26/yil01/ss554.pdf