Adana’da bir firma tarafından üretilen ekmeklerde, ekmeği olduğundan hacimli göstermek, geç bayatlamasını sağlamak amacıyla kullanılan enzimlerin içeriğindeki soyanın genetiği değiştirilmiş (GDO’lu) olduğu konusu geçen haftadan beri çok fazla konuşuluyor. Bu konuda bir söz söylemeyen ilgili taraf kalmadı diyebiliriz. Üretici firma bu katkı maddesini Adana’da faaliyet gösteren 100 fırından 80’ine sattığını ve bu ürünün GDO’suz olduğunu söyledi.
Bu konuda çıkan haberlerde olayın nerede, nasıl, neden, ne zaman ortaya çıktığı ile ilgili hususlar yanında genetiği değiştirilmiş gıdaların tarihçesi, üretim miktarları, Avrupa’daki, Amerika’daki ve ülkemizdeki uygulamaları verildi, doktorlar, profesörler, STK yetkililerinin katılımıyla medyada açık oturumlar düzenlendi.
Bazı profesörler “Ekmekte GDO riski yok” çünkü “Türkiye’de şu anda genetiği değiştirilmiş (GDO) gıda yok” diyerek konuyu kısaca özetledi. Bazı profesörler ise kimyasal maddeler sebebiyle, üretilen şeyin artık ekmek olmaktan çıktığını belirtti.
Okuyuculara, seyircilere, sosyal medya takipçilerine GDO’lu ürün çeşitlerinden, miktarlarına, ülkemizdeki yasal önlemlere, cezaların ağır ve caydırıcı olması gerektiğine kadar çokça bilgi verildi. Kayıt dışı, merdiven altı üretilen, pazarda satılan ekmekler yerine bildikleri fırınlardan ve diğer satış noktalarından ekmeklerini almaları önerildi. Ekmeklere GDO’yu, yan tarafta bulunan GDO’lu yem işletmesinden rüzgâr bulaştırmış olabilir diyenler de oldu. Ekmeği ortadan ikiye bölelim; gözenekler ne kadar küçükse, kabuğu da ne kadar inceyse o en iyi ekmektir diyerek en azından GDO konusunu unutturmaya yarayacak bilgiler verildi.
Ekmekte bulunduğu söylenen GDO’nun yetkili kurumun yem için kullanılmak üzere GDO içeren ürün ithalatına izin vermesi sonucu gıdaya bulaşması ile olabileceği, GDO’lu soyanın ucuz olduğu için kullanıldığı, bunların önüne geçebilmek için daha fazla denetim yapılması ve izlenebilirlik sistemi kurulması gerektiği, GDO’lu ürünü anlamanın mümkün olmadığı, bunun ancak laboratuvarlar da yapılan analizlerle ortaya çıkabileceği söylendi. Bazı uzmanlar ‘ekmek zararlıdır, tüketmeyin’ dedi. Bu arada ekmekte GDO içeren katkı maddesinin kullanılması ile başlayan konuyu daha da aydınlatarak, ekmeğin ana hammaddesi olan buğdayın GDO’lu olduğunu iddia edenler de oldu.
Bu ürünün incelenmesi için bir test merkezine gönderildiği, test için gönderilen ‘ekmek geliştirici’ numunesinde GDO analizi yapıldığı, yapılan analiz sonucunda tarama yapılan 3 gen bölgesinin tümünde GDO tespit edildiği analizi yapan laboratuvarın adı da verilerek haberlerde de yer aldı. Gıdalarda GDO yasaklı olduğu için herhangi bir izin limiti bulunmadığından dolayı, tespit edilen GDO’ların miktar analizinin gerçekleştirilmediği sadece ‘var yok analizi’ yapıldığı söylendi.
Tüketicileri çok aydınlatan (!) bu açıklamalar yapılırken Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, ekmekte genetiği değiştirilmiş organizma kullanıldığı iddiasına ilişkin, ‘Hem katkı maddesi üreten firmadan hem de ekmek ve unlu mamuller üreten işletmelerden numuneler alınmıştır. En kısa zamanda laboratuvar sonuçları belli olacak ve kamuoyumuzla paylaşılacaktır.’ dedi.
Daha sonraki açıklamasında ise GDO’lu ürünlerin insan sağlığına ilişkin olumlu veya olumsuz net verilere dayalı etkilerinin tespit edilemediğini aktaran Çelik, verim artışına yönelik etkilerinin olabileceğini belirtti. Adana’da ekmekte herhangi bir GDO tespit edilmemiştir, dedi. “Katkı maddesi üreten 5 firma var. Onlarla ilgili de gerekli incelemeyi yaptık. Onlardan da 4 firmada GDO söz konusu değildir. Katkı maddesi üretmek serbest ama GDO’suz olması kaydıyla üretebilirsiniz. Bu çerçevede yaptığımız son incelemede 5 firmanın 4’ünde rastlanmamıştır. Bahse konu bir firmayla ilgili GDO tespiti yapılmıştır, gerekli adli işlemler de yapılmıştır. Vatandaşlarımız bu konuda emin ve rahat olmalarını rica ediyorum.” ifadelerini kullandı.
Genetiği Değiştirilmiş Gıdalar hakkındaki mevzuatı ve bu mevzuattan kaynaklanan sıkıntıları yakından takip ettiğim için biraz bir şeyler anladım bu yazılan çizilenlerden. Ama tüketiciler ne anladı merak ediyorum. Tüm bu açıklamalar, bilgilendirmeler sonucu şunu söyleyebilirler mi; “Ekmekte GDO falan yok, kafamızı bulandırmayalım, ekmek yemeye devam edelim.” Muhtemelen şöyle diyen de çok, “bu GDO nedir yahu, kanser mi yapar?” Ya da GDO karşıtları tatmin oldu mu? Ya GDO taraftarları mutlu mu, yaptığımız açıklamalar çok tatmin edici oldu, herkes ikna oldu diye. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bu konularla ilgili mevzuatını yayınladı ve yakından takip ediyor ama iletişimini yapma kısmında kendini açık ve şeffaf bir şekilde ifade edebiliyor mu?
Sonuç olarak ekmekte GDO var diyen de GDO yok diyen de hiçbir bilimsel araştırmaya, laboratuvar sonuç raporlarına dayanmadan mevcut bilgilerini ortaya koydular.
Bu yazıyı yazmaktaki amacım kimseyi eleştirmek değil, yıllardır bir kriz anında hem sektörün hem de ilgili tüm tarafların kendini daha iyi ifade edebilmesi gerektiğini ve daha bilimsel bilgilerle ortaya çıkması gerektiğini düşünüyor olmam. Bu tip krizler ortaya çıktığında yanlış yönlendirmeler ve suya sabuna dokunmaktan korkulması nedeniyle bu işin başarılı bir şekilde yapılamadığını düşünüyorum.