Başlıktaki cümle TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Özden Güngör’e ait.
Başkanın, tarıma dair değerlendirmesinde başka neler söylediğine birazdan geleceğim…
4 Ocak Cumartesi günü, gazeteci dostumuz İsmail Uğural’ın nazik daveti üzerine, Başkanı olduğu Tarım Gazetecileri ve Yazarları Derneği’nin (TAGYAD) 3. Olağan Genel Kuruluna katıldım.
Genel Kurul, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası konferans salonunda gerçekleştirildi. Organizasyona ev sahipliği yapan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Özden Güngör haricinde, Tarım ve Gıda Etiği Derneği (TARGET) Başkanı Prof. Dr. Cemal Taluğ, TARGET Yönetim Kurulu Üyesi Petek Ataman, TARMAKBİR Türk Tarım Alet ve Makinaları İmalatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Şenol Önal, TARMAKBİR Genel Sekreteri Selami İleri de Genel Kurula katılım sağlayanlar arasındaydı. Nitekim Şenol Önal, Divan Başkanlığını da üstlendi.
Mevcut Başkan İsmail Uğural, tek liste olarak girdiği seçimde yeniden başkan seçildi. Buradan tekrar tebriklerimi iletiyorum.
TAGYAD Yönetim Kurulu, izlediğim kadarıyla bir süredir güzel çalışmalara imza atıyor. Uğural ile ilk tanışmamız, Haziran 2018’de düzenledikleri plaket töreni ve iftar yemeğinde olmuştu. O organizasyonda tarım ve gıda üzerine çalışan tüm medya mensuplarını bir araya getirmişler, haber portalımız Yaşam İçin Gıda’yı da plaket ile onurlandırmışlardı. Son olarak 04 – 08 Kasım tarihleri arasında Antalya’da “Avrasya ve Balkan Ülkeleri Tarım Gazetecileri Forumu”nu gerçekleştirdiler. Foruma, TAGYAD’ın da üyesi bulunduğu Uluslararası Tarım Gazetecileri Federasyonu – IFAJ’ın Başkanı Owen Roberts ve Genel Koordinatörü Hugh Maynard ile birlikte 22 ülkeden 35 medya mensubu katıldı.
Genel Kurulda kısa bir sunuş konuşması yapan Uğural, bu etkinliklerin artarak devam edeceğini, yeni projelerin hazırlıklarına ise devam ettiklerini açıkladı.
Güngör: “Son 5 yıla baktığımızda en büyük sorunların tarımda olduğunu görüyoruz”
Genel Kurulda TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Özden Güngör de ülke tarımı üzerine kısa bir değerlendirmede bulundu. Konuşmasından ilgili bölümlere, çarpıcı tespitlerine burada yer vermek istiyorum.
Özden Güngör konuşmasına, “Son 5 yıla baktığımızda en büyük sorunların tarımda olduğunu görüyoruz” sözleriyle başladı.
“Tarımımız maalesef yerlerde sürünüyor. Biz, hem Ziraat Mühendisleri Odası olarak hem de bir demokratik kitle örgütü olarak doğrular kadar yanlışları da söylemek zorundayız ve söylüyoruz da…” diyen Başkan, bunları söylerken herhangi bir vesayet altında olmadıklarının, aynı şekilde herhangi bir partinin de arka bahçesi olmadıklarının altını çizdi.
“Neyse doğrusu onları söyledik, söylemeye de devam edeceğiz.”
Güngör değerlendirmesine şöyle devam etti:
“Tarıma dair bugüne kadar incelemediğimiz konu kalmadı. Bütün bitkisel ürünleri analiz ettik; bu ürünlerin dünyadaki durumu nedir, ülkemizdeki durumu nedir, sıkıntılar nelerdir, bu sorunlar nasıl çözülür, hepsi raporlarımızda yer alıyor. Dolayısıyla bunları hazırlarken de yazarken de bazılarının dediği gibi herhangi bir vesayet söz konusu değildir. Herhangi bir partinin arka bahçesi değiliz. Neyse doğrusu onları söyledik, söylemeye de devam edeceğiz.
“Bunları söylediğinizde dokuz köyden kovuluyorsunuz.”
Tarım alanlarımız daralıyor, işlenebilir tarım arazilerimiz azalmış, 26,5 milyon hektardan 23 milyon hektara düşmüş. Meralarımız daralmış. Bunları TÜİK rakamlarına dayanarak söylüyorum. Derelerimiz, nehirlerimiz, ormanlarımız aynı şekilde. Bir diğer konu girdi maliyetleri. Bunları söylediğinizde dokuz köyden kovuluyorsunuz. Tarım Bakanlığı ile ilişkileriniz zayıflıyor.
“Son altı yılda 540 dava açtık. Rekordur bu.”
Gazeteciler, basın yayın organları da bu anlamda zor durumda, bunları dile getirmekte zorluk çekiyorlar. Aynı üniversitedeki hocalar gibi… Üniversitedeki hocalarımızın ağzını bıçak açmıyor. Boncuk dağıtıyorlar sağa sola… Bu sıkıntıları dile getirmiyorlar. Bütün bu sorunları Oda olarak biz dile getiriyoruz. Son altı yılda 540 dava açtık. Rekordur bu. Bu Odanın parasıyla bu kadar dava açtık. Son sekiz ayda açtığımız dava sayısı 42. Termik santraller yapılıyor, taş ocakları yapılıyor, bunların doğurduğu sıkıntılar var. Bakanlığa bu konularda rapor gönderiyoruz.
“Niye? Ben bunları eleştiriyorum diye.”
13-17 Ocak’ta teknik kongremiz var, 5 yılda bir yapılıyor. Bütün bilim insanlarını çağırdık. Tarım makinalarından süte, bitkisel üretimden hayvansal üretime kadar tarıma dair ne varsa işliyoruz. Bize maliyeti 260 bin lira. Sayın Tarım Bakanını aradım, Bakan Yardımcısını aradım, “ayın 17’sinde, kongrenin son günü “Türkiye’de Bitkisel Ürün Planlaması” üzerine panel var. Çok değerli konuklar olacak, bu konuda siz de bize bir uzman gönderir misiniz?”, diye. Size bugün döneceğim, yarın döneceğim deniyor ama bugün olmuş hala yanıt yok. Niye? Ben bunları eleştiriyorum diye.
Tarımda hakikaten çok önemli sorunlar var; hileli gıdalar var, girdi maliyetleri var. Yani, şu son olarak üreticilere verdikleri kredi destekleri dışında, tarımda elle tutulur bir şey yok. Yahu kendime soruyorum; ‘ben hep muhalefet yapıyorum, hiç mi bu bakanlığın yaptığı düzgün bir şey yok’. Bakın, bir taslak var. Taslakta, Fakültede Tarım Makinaları Bölümünü Makine Bölümüne bağladılar, Tarım ekonomisi bölümünü iktisada bağladılar, yine aynı taslakta, Zootekniği de Veterinere bağlayacaklar. Bu okullardan mezun olmuş hocalar, neden bu konularda görüş açıklamıyorlar, niye isyan etmiyorlar. Niye Tarım Ekonomisi Bölümü İktisata bağlansın? Aynı şekilde Tarım Makinaları bölümü…
Yani o kadar çok konu var ki… Tarımın, eğitiminden tutun, üretimine, tüketimine kadar büyük sorunları var. Tarım gazeteci ve yazarları olarak konu bulmakta sıkıntı çekmemeniz lazım.”
Bugünlerde kendisine ‘yeni yılda tarıma dair beklentilerinin ne olduğunun’ sıkça sorulduğunu belirten Güngör, “2020’ye dair elbette iyi şeyler olmasını umuyorum. Başka ne isteyebilirim ki.” dilekleriyle konuşmasını bitirdi.
Eh! Katılmamak mümkün mü? Elbette biz de tarıma dair iyi şeyler olmasını diliyoruz. Eskiden olsa ‘bekleyip göreceğiz’ diye bitirirdim yazımı ama artık bekleyip görmeye zaman kalmadı. Bir an evvel tarımımızın devasa sorunlarına el atılması ve gerçekçi çözümlerin acilen uygulamaya geçirilmesi gerekiyor ki çiftçimiz satamadığı sütünü, ödeyemediği kredileri yüzünden bankaların önünde dökmesin… Dökmesin ki o değerli süt, çocuklarımıza sağlık olsun.