Fruktoz, çoğu meyvenin bileşiminde bulunan ve batı tarzı diyetlerde yüksek tüketimi olan doğal bir şekerdir. Eşit miktardaki glikoz ya da sükroza göre daha tatlı tadı olan ve çoğunlukla şekerli besinlerde ve içeceklerde kullanılan bir şekerdir.
Fruktozun, yüksek fruktozlu mısır şurubu (YFMŞ) ya da sükroz şeklinde özellikle karbonatlı içeceklerin içerisinde tatlandırıcı olarak tüketiminin son 30 yılda belirgin artış gösterdiği bildirilmektedir. Yüksek fruktozlu mısır şurubu, mısır nişastasından enzimatik hidroliz ile üretilen, sakkaroza alternatif sıvı bir tatlandırıcıdır. Özellikle sanayi gelişimiyle birlikte son 30 yılda kullanımı giderek artmıştır. ABD’de son 35 yılda fruktozdan zengin mısır şurubu tüketimi kişi başına yılda 0.3 g’dan 33 kg’a kadar yükselmiştir.
Besin sanayiinde tüketiminin hızlı artış göstermesinin sebepleri nelerdir?
- Sükrozdan daha güçlü bir tatlandırıcı olması (sükroz 100 birim, fruktoz 173 birim, glikoz 74 birim tatlılığa sahiptir)
- Renk ve tat geliştirme ve nemlendirme özelliğinde olması
- Pek çok ürün ile kolayca karışabilmesi
- Yiyeceklere ve meşrubatlara uygulanan hem fiziksel, hem fonksiyonel özelliklere katkı sağlaması
- Glikoz ile aynı enerji yüküne sahip olması,
- Glikoz gibi doyma ve tokluk hissi oluşturmaması (acıkma hissini hızlandırarak daha çok tüketilir)
- Raf ömrünün uzun olması
- Maliyetinin düşük olması
Yüksek Fruktoz Tüketimi ve Kronik Hastalıklar
Son dönemlerde ve çağdaş Amerika’nın sağlık sorunlarının çoğunun temelinde yatan temel sebebin yüksek fruktoz tüketimine bağlı olduğu iddia edilmektedir. Yapılan çalışmalarda yüksek fruktozlu besinlerin özellikle fiziksel hareketsizlik ve tüketim fazlalığı ile birlikte, kronik hastalıkların (hipertansiyon, obezite, metabolik sendrom, böbrek hastalığı, böbrek taşı) gelişiminde önemli bir rol oynayabileceği ileri sürülmüştür. Bu üçlünün temelindeki sorunun ise fruktoz olabileceği özellikle belirtilmiştir.
Güvenli alım düzeylerinde fruktoz tüketiminin güvenilir; aşırı tüketim durumunda ise olumsuz metabolik etkilerinin olabileceği bildirilmektedir.
Günlük ≤100 g fruktoz alımının obezite oluşumuna doğrudan etkisinin olduğunu gösteren bilimsel kanıt bulunmamaktadır. Günlük eklenen ≤50 g ya da diyet enerjisinin %10’unu karşılayan fruktoz tüketiminin, glikoz ve lipid regülasyonuna zararlı etkisinin bulunmadığı bildirilmektedir.
Fruktoz Tüketimi ve Kanser İlişkisi
İki bin on yılında yayımlanan Amerika Diyet Rehberinde diyetle ilgili 5 kronik hastalığın varlığından söz edilmiştir. Bunlardan en önemlilerinden birisi popülasyonun yüzde 41’inde görülen kanser hastalığıdır.
Kansere en fazla genotipik etmenlerin sebep olduğu bilinse de; değişkenlik gösteren fenotipik faktörler de sebep olabilmektedir. Küreselleşen dünyada beslenme alışkanlıkları değişmekte; özellikle doymuş yağlardan zengin yüksek yağ içerikli ve yüksek şekerli besinlerin ve içeceklerin tüketimine doğru hızlı bir trend olduğu bildirilmektedir. Bu tarz beslenme alışkanlıkları ve yaşam tarzı ile kansere yakalanma sıklığı artabilmektedir.
Kanserde fruktoz aracılı etki mekanizmasının muhtemelen çoklu bir sisteme dayanmakta olduğu ve fruktozun tek başına kansere sebep olmasının mümkün olmadığı belirtilmiştir. Yüksek fruktozun bahsedilen metabolik etkilerinden olan hiperinsülinemi ve insülin direnci bazı kanser türlerinin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. İnsülin seviyesinin artması vücutta inflamatuar ajan artışını tetikleyerek tümör büyümesini desteklemektedir.
Fruktoz reaktif oksijen türlerini artırmaktadır. Yüksek konsantrasyonlu reaktif oksijen türleri, tümör gelişimini desteklemekte ve karsinojen etki göstermektedir. Yapılan çalışmalarda yüksek fruktoz alımının reaktif oksijen türlerinin diğer şeker türlerinden daha fazla üretilmesine sebep olduğunu ortaya koymaktadır.
Fruktozun, kötü huylu hücrelere karşı savaşan immün (bağışıklık) takip mekanizmalarını yok ederek kanserojen etkisinin olabileceği de gösterilmektedir. Bir diğer mekanizma, aşırı düzeyde früktoz tüketiminin trigliserit yapımını artırarak kan yağlarının yükselmesine sebep olabileceğidir. Trigliserit düzeyinin artması obeziteyi tetiklemekte; obeziteye bağlı kanserojen mekanizmaların aktivasyonu hızlanmaktadır .
Sonuç olarak, gelişmiş ülkelere bakıldığında fruktozdan zengin içecek tüketimine kısıtlamalar getirilmesi; fruktoz, yüksek fruktozlu mısır şurubunun ve şekerli içeceklerin insan sağlığı üzerine olumsuz etkileri olduğunu ortaya koyan araştırmaların ciddiye alındığının bir göstergesidir. Buna rağmen, fruktozun mevcut ortalama beslenme alışkanlıklarıyla tutarlı olarak tüketildiğinde, tek başına metabolik hastalıklara sebep olduğuna dair şu anda çok az kanıt mevcuttur. Kronik hastalıkların oluşumunda koruyuculuk adına, gıda sektöründe fruktoz tüketimi kontrol edilmeli ve riskli gruplarda fruktoz alımının kısıtlanması konusunda önlemler gündeme getirilmelidir. Sağlıklı beslenme ve metabolik sağlığı korumak adına yüksek fruktoz ve aşırı şekerli içecek tüketiminden sakınılması gerekmektedir.