İrritable bağırsak sendromu (İBS), ülkemizde ve dünya genelinde yaygın görülen, önemli sağlık sorunlarındandır. Bu hastalığın oluşumunda yaş, cinsiyet, genetik faktörler, psikolojik etmenler (stresli yaşam) ve çevresel nedenler gibi birçok risk faktörü olmasına rağmen tam olarak nedeni açıklanamamıştır.
Bağırsak alışkanlıklarında değişiklik ile karakterize bağırsağın fonksiyonel bir hastalığı olan İBS toplumun %7-15’ini etkileyen, yaygın görülen bir hastalıktır. Bağırsak hastalıklarında görülen gastrointestinal semptomlar günlük yaşamı etkileyerek yaşam kalitesini düşürmektedir. En sık görülen semptomlar arasında karın ağrısı, karında gerginlik hissi, gaz ve şişkinlik ile konstipasyon ve/veya diyare yer almaktadır. Bu semptomları etkileyen etmenlerden biri de beslenmedir. Beslenmenin İBS hastalarında semptomların artışında önemli rol oynadığı ve İBS hastalarının yaklaşık %60’ında bazı besinlerin semptomları alevlendirdiği bildirilmiştir.
Beslenme ve bağırsak sağlığı ile ilgili çalışmalarda farklı diyet önerileri bulunmaktadır. Günümüzde bağırsak hastalıkları ve diyet tüketimi ile ilgili çelişkili birçok bilginin olduğu görülmektedir. Hem bağırsak sağlığı üzerinde olumlu etki gösteren, hem de beslenme yetersizliğine yol açmayan diyet programlarının yaşam kalitesinin artırılması yönünde önemli etki gösterdiği bilinmektedir.
İrritable bağırsak sendromu semptomlarını azaltmak üzere çeşitli diyet düzenlemeleri bulunmaktadır. Yüksek posalı diyetlerin bağırsak fonksiyonlarını geliştirmede en mantıklı yaklaşım olduğu düşünülse de, klinik çalışmalar verilen diyet posasının miktar ve türüne bağlı çelişkili sonuçlar ortaya koymaktadır. Yaygın olarak İBS tedavisinde “eliminasyon diyetleri” kullanılmaktadır. Bu diyetlerde kişiye özel duyarlılık gösterdiği belirtilen besinler diyetten çıkarılmaktadır. Ancak, eliminasyon diyetlerine özgü birkaç temel noktada sorun olabileceği bildirilmektedir. Semptomları tetikleyen besinlerin bireylerde beslenme günlükleri tutularak tüketimlerinden kaçınılması önemlidir.
FERMENTE OLİGO-, Dİ- VE MONO-SAKKARİTLER VE POLYOL (FODMAP) İÇERİĞİ DÜŞÜK DİYET NEDİR?
İBS Hastalarında Neden Önemlidir?
Son dönemde düşük FODMAP içerikli diyetlerin İBS semptomlarının iyileşmesinde olumlu etkilerinin olduğunu gösteren çalışmalar mevcuttur. Düşük FODMAP içerikli diyet, fermente oligosakkaritler, disakkaritler, monosakkaritler ve polyoller isimli bazı karbonhidrat kaynaklarının diyette azaltılması prensibine dayanmaktadır.
İrritable bağırsak sendromlu bireylerde olduğu kadar, sağlıklı insanlarda FODMAP karbonhidratlarının emilimi sınırlıdır. Fermantasyon düzeyi benzerdir; ancak sağlıklı bireylerde İBS hastalarında görülen rahatsızlıklar rapor edilmemiştir.
İrritable bağırsak sendromunda uygulanan FODMAP diyetin semptomları iyileştirici etkisi gözlemlenmiştir. FODMAP diyetinin temelinde yer alan karbonhidratların yaygın olarak ince bağırsakta emilimleri yavaştır. Oligosakkaritler, fruktanlar ve galaktooligosakkaritlerin her bireyde emilimi sınırlı düzeydedir. Bu sindirilmeyen karbonhidratlar bağırsak mikrobiyotası tarafından fermente edilir ki; bu durum İBS semptomları ve gaz artışıyla sonuçlanır.
Aşağıdaki listede FODMAP içeren besin kaynakları ve alternatif besin seçenekleri gösterilmiştir. Buna göre bireyin diyetinde düzenleme yapılarak semptomlardan kurtulması sağlanabilir.
Düşük FODMAP içerikli diyet, etkin bir şekilde uygulandığında etkisinin ilk 6-8 haftada görülebileceği bildirilmektedir. Eğer semptomlarda düzelme yetersizse diyet posası (dirençli nişasta, çözünür ve çözünmez posa içerikleri) modifiye edilebilir. Buna ek olarak, kafein alımının, öğünlerin porsiyon büyüklüğü ve öğün düzeninin yeniden düzenlenmesinin olumlu etkilerinin olabileceği de savunulmaktadır.