Ana kaynağı yağlı balıklar ve balık yağları olan omega-3 yağ asitlerinin sağlığa birçok faydası bulunmakta. Bunların başlıcaları bebeklerin beyin ve görsel fonksiyonlarının sağlıklı gelişimi ile kalp-damar rahatsızlıklarından ve kanserden koruyucu özellikler [1]. Avrupa gıda güvenliği otoritesi (EFSA) yetişkinlere günde en az 250 mg omega-3 yağ asitlerinden olan EPA ve DHA tüketmeyi önerirken [2], kesinleşmiş bir üst sınır olmamakla birlikte Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) günde 3 gramdan fazla omega-3 tüketimini tavsiye etmemekte [3].
Ancak, dünyanın en tanınmış tıp kurumlarından biri olan Mayo Clinic web sayfasında omega-3 takviyesiyle ilgili uyarıları arasında şu cümleyi barındırıyor: “Kolon kanseri riski olan kişilerde dikkatli kullanınız. Balık yağı kolon kanseri riskini arttırabilir.” [4]. Peki, neden?
Hayvan testleri 2 hafta boyunca balık yağıyla beslenen farelerin grip virüsüne karşı bağışıklılıklarının değiştiğini ve daha fazla hastalık ve ölümle karşılaştıklarını göstermiştir [5]. Bir diğer hayvan deneyi ise bağırsak iltihabı geliştikten sonra 8 hafta boyunca balık yağıyla beslenen farelerin kolon riskine karşı daha az donanımlı olduğunu göstermiştir [6]. Diğer taraftan, başka bir klinik araştırmada 7 hafta boyunca okside olmuş balık yağına maruz kalan kişilerin sağlığında herhangi bir etkiye rastlanmamıştır [7]. Ancak, bu ve bunun gibi diğer çalışmalar kısa süreli çalışmalar olduğu için ve omega-3 yağlarının oksidasyon düzeylerinin belirtilmediği için ve daha fazla hastalık oranıyla sonuçlanan çalışmaların aslında acılaşma gerçekleşmiş balık yağlarıyla yapılmış olma olasılığı göz ardı edildiğinden eleştirilmekte [8]. Kısacası balık yağıyla ilgili çalışmalar çatışmalı sonuçlar vermekte ve muhtemelen çalışmaların bazılarında kullanılan balık yağlarının bozulmuş olabileceğine dikkat çekilmekte [8]. Bozulmuş balık yağının ise insan sağlığına etkileri henüz net bir şekilde anlaşılmış değil.
Tüm yağ asitleri arasında omega-3 yağ asitleri oksidasyona (acılaşma/bozulma) en yatkın olanları. Yağ asitleri oksidasyona uğrayınca maalesef sağlığımıza etkisiz hale değil, zararlı hale geliyorlar. Acılaşan yağ, serbest radikaller oluşturmakta ve bu serbest radikaller de hücre zarlarımıza zarar vermekte. Bunu normalleştirmek için vücudumuzda depolanan E vitamini ve antioksidan maddeler kullanılmakta ve böylece doğal korunma mekanizmamız zayıflamakta. Böylelikle bünyemizde gelişen diğer zararlı oksidasyonlar sonucu vücuda verilen hasarların kapatılması yavaşlamakta [9]. Ayrıca bozulmuş balık yağının toksik madde olmakla birlikte kanserojen özelliğe sahip (tümörleri besleyen kan damarlarını oluşturarak kanser hücrelerinin gelişimine katkı sağlamakta) olma olasılığı da bulunmakta [10].
Endişe edici durumda olan ise çoğu bilinçli insanın omega-3 ihtiyaçlarını doğal kaynağı olan yağlı balıklardan değil günlük takviye kapsüllerinden alıyor olması. Çünkü piyasadaki bu çeşit takviyelerin çoğu raflardayken okside olmakta [8] ve dolayısıyla faydadan ziyade zarar verici özellikte olma olasılıkları.
Tıp doktorları Michael Eades ve Philippa Cheetam’a göre, bu riski en aza indirmek için omega-3 kapsülü alırken içeriğine bir antioksidan madde eklenmiş olanlarından (E vitamini veya biberiye yağı gibi) ve en yakın tarihte üretilmiş olanlarından almak gerekiyor. Eve gelince ise plastik şişelerinden çıkarıp koyu renkli bir cam kaba aktarmak ve buzdolabında saklamakta fayda var. Ayrıca, eğer bir kapsülü yutmak yerine ağzınızda çiğnerseniz de acılaşmanın gerçekleşip gerçekleşmediğini yoğun ve acı tadından ve kokusundan anlayabilirsiniz [9, 10].
Bozulmuş balık yağının getirebileceği potansiyel (ancak henüz netleşmemiş) zararları engellemenin en kesin yolu omega-3 ihtiyacımızı balık ve yanında antioksidanlarca zengin baharat ve sebzeler tüketerek karşılamak. Ayrıca, unutmamak gerekir ki omega-3 veya balık yağının herhangi bir zararı yok; ancak, bozulmuş balık yağının ve okside olmuş omega-3’ün potansiyel zararları bulunuyor olabilir.
Kaynakça
- Chen, B., D.J. McClements, and E.A. Decker, Design of foods with bioactive lipids for improved health. Annu Rev Food Sci Technol, 2013. 4: p. 35-56.
- EFSA Panel on Dietetic Products, Nutrition, and Allergies (NDA); Scientific Opinion on Dietary Reference Values for fats, including saturated fatty acids, polyunsaturated fatty acids, monounsaturated fatty acids, trans fatty acids, and cholesterol. 2010; Available from: http://orbit.dtu.dk/en/publications/efsa-panel-on-dietetic-products-nutrition-and-allergies-nda-scientific-opinion-on-dietary-reference-values-for-fats-including-saturated-fatty-acids-polyunsaturated-fatty-acids-monounsaturated-fatty-acids-trans-fatty-acids-and-cholesterol(509e2df6-f374-4b9d-b3e0-9be568c3a15c).html.
- 04/02/2013 [cited 2016 03/29]; Available from: http://www.fda.gov/SiteIndex/ucm108351.htm.
- 11/01/2013 [cited 2016 3/29]; Available from: http://www.mayoclinic.org/drugs-supplements/omega-3-fatty-acids-fish-oil-alpha-linolenic-acid/safety/hrb-20059372.
- Schwerbrock, N.M.J., et al., Fish Oil-Fed Mice Have Impaired Resistance to Influenza Infection. Journal of Nutrition, 2009. 139(8): p. 1588-1594.
- Woodworth, H.L., et al., Dietary fish oil alters T lymphocyte cell populations and exacerbates disease in a mouse model of inflammatory colitis. Cancer Res, 2010. 70(20): p. 7960-9.
- Ottestad, I., et al., Intake of oxidised fish oil does not affect circulating levels of oxidised LDL or inflammatory markers in healthy subjects. Nutrition Metabolism and Cardiovascular Diseases, 2013. 23(1): p. E3-E4.
- Albert, B.B., et al., Oxidation of marine omega-3 supplements and human health. Biomed Res Int, 2013. 2013: p. 464921.
- Eades, M. Oxidized Fish Oil. 10/20/2005 [cited 2016 3/29].
- Whitney, C.M. Do Fish Oils Really Boost The Risk Of Prostate Cancer? 7/22/2013 [cited 2016 3/19]; Available from: http://integrativeoncology-essentials.com/2013/07/do-fish-oils-really-boost-the-risk-of-prostate-cancer/.
- https://www.healthambition.com/omega-3-foods-add-to-diet-today/