Bildiğiniz gibi ülkemizde gıda fiyatları çok yüksek. Yine bildiğiniz gibi yetkililerimiz, fiyatlardaki bu yüksekliğin suni olduğunu, kötü niyetli kişilerin (spekülatör=vurguncu) fiyatları bilerek isteyerek yükselttiklerini iddia ediyorlar. Bakan Çelik de göreve geldiği günden beri gıda fiyatlarının “speküle edilmesine izin vermeyeceklerini” söylüyor.
Et fiyatları ise âdeta bu tartışmaların sembolü oldu.
Sonunda -beklenen- açıklama geldi: Bakan Çelik, “Et ve Süt Kurumunun (ESK), 28 Mart Pazartesi gününden itibaren, kasaplara, kilogramı 22,5 TL + KDV fiyatla taze karkas sığır eti, yemek ve et sanayicilerine de 20,5 TL + KDV fiyatla dondurulmuş karkas sığır eti satışı yapacağını” açıkladı.
Bu uygulamayla spekülatörlerin, yüksek fiyattan sattıkları etler ellerinde kalacağı için fiyatı aşağı çekmek zorunda kalacakları umuluyor.
Buraya kadar tamam. Tamam olmasına tamam da sorun bu kadar basit değil…
ESK’nın vereceği et yeterli olacak mı
ESK’nın vereceği toplam ürün miktarı, firma bazında aylık maksimum 50 tonun üzerinde olmayacak. Yemek Sanayisi alanında faaliyet gösteren işletmelerin Türkiye Yemek Sanayicileri Dernekleri Federasyonuna (YESİDEF) üye olduklarını gösteren belgeleri ibraz etmeleri gerekiyor (YESİDEF bir dernekler federasyonu. Dolayısıyla işletmeler federasyona üye olamaz. Şartnamedeki ibare, “…YESİDEF’e üye derneklere üye olduklarını gösteren belgeleri…” şeklinde olmalıydı.).
Kırmızı Et Sanayisi alanında faaliyet gösteren işletmeler ise et ve et ürünlerinin işletilmesi ile ilgili faaliyette bulunduklarını gösteren belgeleri ve kapasite raporlarını ibraz edecekler.
Müracaatlar şartnamelere uygun yapılsa da talebin karşılanması stoklarla sınırlı olacak.
Süre ile ilgili olarak, “Piyasanın ihtiyaçları karşılanıncaya kadar…” denilmiş.
Toplam miktarın ve sürenin söylenmemesini, spekülatörlere (vurgunculara) kopya vermemek bakımından doğru buluyorum ancak onlar miktarı da süreyi de biliyorlardır.
Kasaplar ve yemek işletmeleri eti kaça satacak
Kasaplar, ESK’dan satın aldıkları karkas etlerden elde ettikleri kıymayı perakende olarak 32,00 TL + KDV, kuşbaşını 34,00 TL + KDV’den satmak zorunda. Çeyrek veya bütün karkas olarak piyasaya satış yapmaları yasak. Böyle bir durumun tespiti halinde o işletmeye et satışı durdurulacak.
Bu noktada, kasap arkadaşları kızdırmamaya özen göstererek, önemli birkaç soruna dikkat çekmem gerekiyor. Yazıyı “müşteri” olarak kaleme aldığım için mecburen sorguluyorum:
Kasap, ESK’ya müracaat etti ve belli miktarda karkas et almak istedi fakat ESK, kasabın talebinin tamamını karşılayamadı. Büyük ihtimalle karşılayamayacak veya bir hafta karşılasa öbür hafta karşılayamayacak. Bu durumda kasabın serbest piyasadan aldığı etin satış fiyatı ile ESK’dan aldığı etin satış fiyatı farklı olacak. Bu durumda müşteri, fiyat ayrımını nasıl yapacak?
“Kasaplara karşı bu kadar da güvensiz olma.” diyenler olacaktır elbette fakat takdir edersiniz ki bu işler güvenle yürümüyor. Yürüseydi, Bakanlık, “Spekülatörler var.” deyip böyle bir uygulama başlatmazdı.
Yine bazı kasapların, ucuz aldıkları eti, kıyma ve kuşbaşı olarak değil de örneğin -perakende satış fiyatı Bakanlık tarafından belirlenmemiş olan- biftek, pirzola, kontrfile, gulaş, şiş vs. olarak satması nasıl önlenecek?
Ayrıca yemek ve kırmızı et sanayisi işletmelerinin, ucuz eti fiyatlarına yansıtıp yansıtmadıkları, şartnamelerinde kasabın kıyma ve kuşbaşı fiyatında olduğu gibi bir satış fiyatı belirlenmediğine göre, nasıl denetlenecek?
Görüldüğü gibi denetimi çok zor bir uygulamayla karşı karşıyayız.
“Vatandaş haklarına sahip çıksın; kasabı ve yemek şirketini denetlesin.” denilebilir fakat denetleyebilmesi için vatandaşın “bu işletmelerin ucuz et hakkından faydalandığını” bilmesi gerekir.
Dolayısıyla kasaplara ve yemek şirketlerine, ucuz etten faydalandıklarını gösteren bir belge verilmeli ve bu belgeyi, kasaplara dükkânlarının görünür bir yerine asma, yemekçilere de hizmet verdikleri kurumlara ibraz etme mecburiyeti getirilmeliydi.
Kırmızı et sanayicileri nasıl denetlenir, onu ben de bilmiyorum.
Etler yerli mi, ithal mi?
Etlerin yerli mi yoksa ithal mi olduğu sorusu ile etin kalitesini sorgulamaya çalışmıyorum.
Et, yerli hayvandan elde ediliyorsa ya canlı hayvan fiyatları çiftçi kâr ettiği halde ucuz ya da Bakanlık, aradaki farkı karşılıyor.
Yem başta olmak üzere, hayvancılık girdilerinin önemli bir kısmının ithal, dolayısıyla fiyatlarının dövize bağlı olduğunu biliyoruz. Bu durumda, yerli canlı hayvan fiyatlarının, spekülatif fiyatlardan bağımsız olarak da pahalı olduğu kesin. Dolayısıyla Bakanlığın ucuz et uygulamasının, devlet bütçesine bir maliyeti olması gerekir ki uygulama -belki- kısa vadede etkili olabilir ancak orta ve uzun vadede sürdürülemez.
Yok eğer, ESK’nın toptan sattığı et, ithal et ise (yıllık et ihtiyacımızın en az yüzde 15’ini ithal ettiğimize ve ithalat yıldan yıla arttığına göre öyle olmalı) uygulama yine sürdürülebilir değil çünkü kısa süre sonra yerli üretici, rekabet edemeyeceği için yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalır.
ESK, ithal et satıyorsa başka bazı değerlendirmelerim ve sorularım da olacak:
TL; dolar ve avro karşısında yüksek oranda değer kaybetmesine rağmen, ithal etin maliyeti hâlâ yurt içi maliyetten ucuz. Geçmiş yıllarda daha da ucuzdu. Öyleyse neden bize yıllardır pahalı et yedirdiniz? Aradaki fark kimin cebine girdi? İnşallah devletin kasasına girmiştir!
Yıllardır, ithal etin tüketiciye ucuz ulaştırılmaması bilinçli bir tercih ve bu tercihin sebebi, yurt içi üretim maliyetlerinin pahalı olmasından dolayı yerli üreticinin zarar görmemesi idiyse sebep ortadan kalkmadığına göre, bugün neden ucuz et satışı yoluna girildi?
Dolayısıyla -tüketici olarak memnun olmakla birlikte- hangi sebeple yapılıyor olursa olsun bugünkü uygulama sürdürülebilir değil. Yapılacak ufak bir hata bile çok sayıda yerli üreticinin hayvancılıktan vazgeçmesine sebep olabilir.
Uygulama et fiyatlarını ucuzlatır mı?
Belki fakat kısa bir süre…
Bu görüşümün denetim ve uygulamanın açıkları ile ilgili kısmını yukarıda yazdım.
“Spekülatörler”, bütün sektörlerde olduğu ve olacağı gibi et sektöründe de var olsa bile, yurt dışına ve dövize bağımlı girdilerden otlak ve meralarımız konusundaki ihmalkârlığımıza kadar birçok asıl sorunumuzu çözmeden, et fiyatlarının ucuzlamayacağını artık anlamamız gerekiyor.
Bu şartlar altında, vatandaş çıkıp, “Madem hayvancılığı beceremiyoruz, doğrudan ithalata yönelelim, bari ucuz et yiyelim.” dese kim ne diyebilir? Devletimizi yönetenler bile, bu görüşü alternatif olarak masaya koyduklarına göre…
Ne yazık ki bu politika da sürdürülebilir değil…
Gün gelir, ucuz olur; gün gelir, paranla bile vermezler.