Başlıktaki cümlenin sahibi Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli.
Önce bu cümle neden söylenmiş onu anlatayım ki bana da “Çarpıttı.” denilmesin çünkü siyasiler eleştirilen sözlerinden sonra eleştiren tarafı suçlamayı pek severler: Ya sözler çarpıtılmıştır ya da dinleyenler yanlış anlamıştır.
“Türkiye’de para var ki ithalat yapabiliyor.” cümlesi için ilk yorumum şudur: Gereksiz.
“Gereksiz” kelimesini özellikle seçtim çünkü ortada cümlenin söylenmesini gerektirecek bir durum yok. Bu sözü söylemeden diğer anlattıklarını anlatsa, rakamlar verse, sorun olmayacak. En fazla rakamlar sorgulanacak (ki sorgulanacağım) fakat “Çarpıtıldı.” gibi açıklamalar yapmak zorunda kalmayacak. Diğer taraftan çarpıtılmaya müsait laflar etmemek gerek, diye de düşünüyorum.
Olay şu:
Bakan Pakdemirli tarım ithalat ve ihracatı ile ilgili bilgiler veriyor. Diyor ki:
“Yıllık 12 milyar dolar ithalat, 17 milyar dolar ihracat var. Tarımda kendi kendimize yettiğimiz gibi herhangi bir zarar da etmiyoruz. (…) Mesela buğdayda Türkiye kendi kendine yeterlidir. Samanda da 10 bin ton bizim ithalatımız. Türkiye’de tahmini ihtiyacımız 66 milyon ton (Toplam yemlik ihtiyacımızı söylüyor. Saman ihtiyacımız yaklaşık 10 milyon ton). Bunun anlamı da on binde bir buçukluk bir ithalat var. Yani Türkiye’nin ihtiyacının on binde bir buçuğu saman olarak ithal edilmiş. ‘Bunun olumsuz bir anlamı var mı?’ derseniz gördüğünüz gibi yok. Bu ‘Saman ithal ettiniz, buğday ithal ettiniz.’ diyenlere karşı şunu söylüyorum: Türkiye’de para var ki ithalat yapabiliyor. Bizim iki tane görevimiz var: Biri üreticiyi korumak, ikincisi tüketiciyi kollamak. Bu iki görevi dengede götürmek istiyoruz.”
Çıkaralım aradan “Türkiye’de para var ki ithalat yapabiliyor.” cümlesini, anlaşılmayan bir şey var mı? En fazla rakamlara itiraz edilebilir ki saman ile ilgili verdiği rakamlar -noksan olmakla birlikte- doğru. Yine de o cümleyi kuruyor.
Sayın Bakan böyle cümleler kurmayı seviyor. Sanıyorum siyaset cazip geldi. Keşke siyasetten uzak durabilse ve sadece işine odaklansa.
Örneğin birkaç gün önce de TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda “Devlet bir şey söylüyorsa inanacaksınız” demişti. “Devlet.” derken önce kendini, sonra hükûmetini kastediyor tabii. Biri çıkıp “Sizden öncekiler de devletti. Onları en ağır şekilde eleştirenlerden biri de sizsiniz. Bu nasıl bir çelişki?” dese tatminkâr bir cevap vermesi mümkün olmayacak.
Malumunuz Bakan Pakdemirli, bakan olmadan önce özel sektörde üst düzey yöneticiydi. Bu yönünden de hareketle kendisine bir sorum daha var:
Patronunuz size “Niye saman ve buğday ithal ediyorsunuz?” diye sorsaydı ona “Şirkette para var, onun için yapıyoruz.” der miydiniz, diyebilir miydiniz?
(Lütfen “patron” kelimesine takılmayın çünkü milletin büyük kısmı da saman konusunu merak ediyor ki demokrasilerde patron “millet”tir.)
Bu bölümdeki son değerlendirmem ise şu:
Ağır ekonomik, siyasi ve askerî sorunlarla boğuşuyoruz. Devletimiz, 2018 yılında yaklaşık 70 milyar TL borç faizi ödedi, 2019’da bu rakam yaklaşık 107 milyar TL’ye ulaşacak. Özel sektörümüz ise tam bir çıkmazda. Hem devletimiz hem de özel sektörümüz borcunu döndürebilmek için çok daha yüksek faizlerle borçlanıyor.
Yani…
Türkiye, parası olan bir ülke değil Sayın Bakan.
İhracatımız, ithalatımızdan fazla mı?
Yıllardır her vesile ile bize şu cümleyi söylediler:
“Gıda sektörü, dış ticarette fazla veren nadir sektörlerden biridir.”
Kelimeler ve rakamlar belli bir alanı ifade edecek şekilde seçilerek kullanıldığı için bu cümleye itiraz edilemez fakat ithalat, üretimin bütün girdileriyle birlikte ele alındığında farklı bir durumla karşılaşıyoruz. Ben de yıllardır işin doğrusunu anlatmaya çalışıyorum. İşin doğrusu bilinmeli çünkü yanlış verilerden hareketle doğru politikalar oluşturulamaz.
Nihayet, Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, Bakan Pakdemirli’nin açıklamalarından hareketle durumu tam olarak açıklayan bir basın açıklaması yayımladı. Beni rakamları toparlama zahmetinden kurtardıkları için kendilerine teşekkür ederek, bildiriyi bilgilerinize sunuyorum:
“Basın Açıklaması: Tarımda nasıl zarar etmiyoruz?
23 Aralık 2018
Tarım ve Orman Bakanı Sayın Bekir Pakdemirli’nin 20 Aralık 2018 tarihli Akit gazetesinde yer alan demecinde “Tarımda yıllık ihracat 17 milyar dolar, ithalat 12 milyar dolar, kendimize yettiğimiz gibi herhangi bir zarar da etmiyoruz. Bu alanda Avrupa’nın itici gücüyüz.” şeklinde ifadesi bulunmaktadır.
Verilen rakam 2017 yılına ait olmakla birlikte sadece gıda maddeleri dış ticaret verilerini içermektedir. Verileri tam olarak ifade etmek gerekirse 2017 yılında gıda maddeleri ihracatımız 16 milyar 651 milyon dolar olurken ithalatımız 12 milyar 314 milyon dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Gıda maddeleri dış ticaretinde 4 milyar 337 milyon dolar kazancımız olmuştur.
Gıda maddelerini üretmek için kullandığımız tarımsal ham madde ihracatımız 2017 yılında 938 milyon dolar olurken ithalatımız 6 milyar dolar olmuş, tarımsal ham madde dış ticaretinde ise 5 milyar 65 milyon dolar açığımız oluşmuştur.
Gıda maddeleri ve tarımsal ham madde dış ticareti verilerinin toplamı tarım ürünleri dış ticareti verilerini oluşturmaktadır ki Türkiye 2017 yılında tarım ürünleri dış ticaretini 728 milyon dolar açıkla kapatmış, kazancı değil zararı olmuştur.
2018 yılının ilk 10 aylık döneminde gıda maddeleri ihracatımız 13 milyar 995 milyon dolar, ithalatımız 10 milyar 763 milyon dolar, dış ticaret fazlamız 3 milyar 232 milyon dolardır.
Aynı dönem için tarımsal ham madde ihracatımız 905 milyon dolar, ithalatımız 5 milyar 99 milyon dolar olup dış ticaretimiz 4 milyar 194 milyon dolar açık vermiştir.
Tarım ürünleri dış ticaretimiz 2018 yılının ilk 10 aylık döneminde de 962 milyon dolar açık vermiştir.
Verilerin sadece bir kısmını aktararak ülkemizin kazançta olduğu ifadeleri gerçeği yansıtmamaktadır.
Kamuoyunun bilgisine sunulur.”