Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesinin (Gıda Komitesi) 18.08.2017 tarih ve 2017-34 sayılı basın duyurusu yayımlandı.
Diğer yandan, Komite toplantısında hangi konuların konuşulduğu ve hangi kararların alındığı Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek tarafından okundu (Açıklandı, demeyi çok isterdim).
Her karar sonrasında olduğu gibi yeni bir konu ve somut bir karar var mı diye baktım ama nafile…
ABD Merkez Bankasının (FED) hangi konuları görüştüğünü ve hangi somut kararları aldığını, hatta toplantıda kimlerin neler söylediğini bile öğrenebilirsiniz ama bizim Komite öylesine ketum ve kararları öylesine mühimdir ki (kerameti kendinden menkul) neyi nasıl yapacaklarını ve işlerin hangi aşamada olduğunu kendilerinden başkaları bilmemelidir.
Yine de son kararları, her kararın altına düşüncelerimi yazarak, olduğu gibi paylaşacağım. Merkez Bankasının (tcmb.gov.tr) web sitesinden bütün kararları okuyabilirsiniz. Böylece niçin bu eleştirileri yaptığımı da bilhassa acımasız bulanlar anlamış olur.
” Yaş meyve-sebze tedarik zincirinde ortalama yüzde 25-30 seviyelerinde gerçekleşerek önemli maddi kayba neden olan fire oranlarını en aza indirmek ve lojistik süreçlerin genel kalitesini artırmak amacıyla tedbirler müzakere edilmiştir. Bu çerçevede, ürünlerin hasat sonrasında uluslararası normlara uygun tek ve çok kullanımlık ambalajlarla paketlenmesi, nakliye süreçlerinin iyileştirilmesi amacıyla frigorifik (soğutuculu) araçlarla taşınması ve perakende satış noktalarında soğutuculu reyonlarda sergilenmesi hususlarında yeni standartlar belirlenmiştir. Bu standartlarda zorunlu uygulamaya geçilmesine ve geçiş sürecinin yönetilmesine ilişkin kararlar alınmıştır.”
Ambalajlama, soğutucu araçlarla taşıma, soğutucu reyonlar… Çok güzel olur da mümkün mü? Büyük üretici ve perakendeciler için evet, küçükler için hayır. Limitler belirlenecek de bazıları zorunlu uygulamadan muaf mı tutulacak? Geçiş sürecinin ne kadar sürmesi düşünülüyor? Kararlarla ilgili uygulama mevzuatını merakla bekliyorum çünkü uygulamanın başarısı öncelikle, mevzuatın kapsayıcılığına bağlı. Asıl değerlendirmemi bu mevzuatların yayımlanmasından sonra yapacağım.
Yine de şunları söyleyebilirim:
- Bu uygulamaların hiç biri fiyatları ucuzlatmaz hatta pahalandırır.
- Uzun vadede, kayıpların en aza indirilmesiyle üretici, arazisinin bir kısmında başka ürünler üretir. Bu da topraklarımızın verimli kullanılması bakımından önemli bir kazanım olur.
“Toptancı hallerinin modernizasyonuna ilişkin çalışmalarda gelinen aşama değerlendirilmiş ve atılması planlanan adımlar hakkında Komiteye bilgi sunulmuş olup, kritik hususların karara bağlanması amacıyla takip eden ilk Komite toplantısının bu gündemle gerçekleştirilmesi kararlaştırılmıştır.”
Okuduğunuz gibi Komiteye sunulan bilginin içeriği ile ilgili tek kelime yok. Gelecek toplantının gündeminin bu olması, sonrasında geniş bilgi sahibi olacağız beklentisine sebep oluyorsa da o toplantıdan sonra da somut bilgiler edinemeyeceğimize dair öngörümü, edinme ihtimalinin getireceği eleştirileri de göze alarak, şimdiden açıklıyorum.
Umutsuz oluşumun sebebi şunlar:
Soğutucu araçlarla taşıma konusu ile toptancı hallerinin modernizasyonu birbiri ile yakından ilişkili konular. Ara istasyon olarak toptancı halleri, bugünkü durumlarıyla soğuk zincirin kırılmasına sebep olacaktır. Soğuk zincir kırıldığında ürün çok daha fazla zarar görecektir. Hallerin soğuk zinciri kırmayacak bir duruma getirilmesi ise çok maliyetli bir iştir: Hem yüksek maliyetli yeni yatırımlar hem nitelikli personel hem de çok daha büyük araziler gerekecektir. Bugün bile her ağzını açan aracı maliyetlerinin yüksekliğinden ve tüketici fiyatlarına olumsuz etkisinden bahsederken, bunca yatırımın tüketici fiyatlarına ne kadar yansıyacağını düşünmek bile istemiyorum.
İkinci ihtimal ise hallerin aracı vasfının azaltılma ihtimalidir ki daha birkaç yıl önce, kontrol altına alabilmek maksadıyla, her ürünün halden geçmesi gerektiği görüşünü canhıraş savunan hükümetin, haller için yeni bir görev tanımı getirecekse bununla ilgili bir hazırlığı var mıdır, şüpheliyim. Yeterli hazırlık yapılmadan yapılacak bir müdahale, ürünlerin tüketiciye ulaşmasında zorluklar yaşanmasına, beraberinde de umulanın tersine bir etki yaparak, fiyatların anormal yükselmesine sebep olacaktır.
“Et üretim maliyetlerinin yaklaşık yüzde 60’ını oluşturan yem maliyetlerinin düşürülmesi amacıyla çeşitli yem ham maddelerine ilişkin gümrük vergilerinde düzenleme yapılmasına karar verilmiştir.”
Gümrük vergileri düşürülerek, bir anlamda düşürülen miktarı devlet yani millet karşılamış olacak. Yine sürdürülemez bir tedbir… Yem ham maddeleri neler yani nelerin gümrük vergilerinin düşürülme ihtimali var: Mısır, mısır kırıntısı, arpa, soya, kolza, kepek, küspe. Açıklamada “ham madde” denildiği için vitamin ve minerallerin gümrüklerinin değişmeyeceği anlaşılıyor.
Yılda, bütün bu ham maddelerden milyonlarca ton ithal ediyoruz ve karşılığında milyarlarca dolar ödüyoruz. Gümrükler inerse miktarlar nereye ulaşır ve bu yerli üreticiyi nasıl etkiler? Yorumu sizlere bırakıyorum.
Bir de şunu merak ediyorum: Hayvan ithal, yem ithal, vitamin ve mineraller ithal… Bu politika, ilan edilen Millî Tarım Projesi’nin hangi maddesinde yer alıyor?
“Hayvancılık teşvik ve desteklerinin etkinliğini artıracak tedbir önerileri görüşülmüştür.”
Cümlenin ne anlattığını anlayamadım!..
“Lisanslı depoculuk uygulamalarına ve muhtelif depo kullanım modellerine ilişkin hususlar müzakere edilmiştir.”
Her toplantıda müzakere edilen lisanslı depoculuk konusu, muhtemeldir ki uzun yıllar müzakere edilmeye devam edilecek. Ürün maliyetlerinin bu kadar yüksek olduğu bir ülkede, kim buna depo maliyetlerini de yükleyip ticaret yapmak ister? Üzerinde düşünülmesinde sakınca yok elbette. Benim korkum, uygulanabilir bir yapı oluşturmadan TMO’nun devreden çıkarılmasıdır.
Et ithalatını 2,5-3 yılda bitireceğiz
“Et ithalatını 2,5-3 yılda bitireceğiz.” sözünün sahibi Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Fakıbaba.
Bu tür sözler duyduğumda ilk sorduğum soru şu oluyor: Nasıl?
Tekrar etmemde sakınca yok:
Hayvan ithalatı artarak devam ediyor. Yem ithalatı için gümrük vergilerinin düşürüleceği kararı yeni alındı.
Bu şartlarda nasıl olacak da et ithalatı 2,5-3 yıl içinde bitirilecek!..
Örneğin Orman ve Su İşleri Bakanı çıkıp dese ki: “Şuraya baraj yapacağız, buradaki suyu kanallarla şu bölgelere ileteceğiz. İnşaatların yapımı 2,5-3 yıl sürecek.” İnanırım. Niye? Teknik bir konu. Hesabı kitabı var. Hayvancılık böyle değil ki!..
Bakanın dediği sürede et ithalatının bitirilebilmesi için ya 2,5-3 yıl sonra ithal edilecek hayvanın şimdiden ithal edilmesi lazım ya da doğumların iki katına çıkması lazım. Mümkün mü? Değil.
Niye “10 yıl sonra…” demiyor da “2,5-3 yıl sonra…” diyor anlamıyorum. Böyle söyleseydi de eleştirirdim, evet… Derdim ki örneğin: 15 yıldır yapamadığınız neyi yapacaksınız? Haklı olarak böyle bir eleştiri yapardım ama söylenenin söylenen sürede olabileceğini de teslim ederdim. Sonra da o sürede neler yapılıyor onu takip ederdim.
Şimdi ise “olmayacak bir işin olacakmış gibi söylenmesiyle” karşı karşıyayım. Sayın Bakan, bilmelisiniz ki bu tür hesapsız kitapsız sözler size itibar kazandırmayacak.
Ayrıca diyorsunuz ki: “Et ithal etmek bizim gibi çalışkan insanlara yakışmaz.”
İnanın bana Sayın Bakan, bu işin çalışkan olup olmamakla bir ilgisi yok.
Bütün bunlara rağmen, her yeni bakan gibi düşüncelerinizi gerçekleştirmek için istediğiniz süreyi hak ediyorsunuz ve sürenizi kendiniz belirlediniz: “2,5-3 sene.”
Yol haritanızı, yapıcı eleştirilerimi esirgemeyerek takip edeceğim.