Cevap veriyorum: Düşmez
Bu zam beni çok üzdü, kızdırdı, umutsuzluğa ve endişeye sevk etti.
Malumunuz, Ankara ve İstanbul’da ekmeğe yüksek oranda zam yapıldı. Fiyatı, Ankara’da 75 kuruştan 1 TL’ye, İstanbul’da 1 TL’den 1,25 TL’ye yükseltildi. Sadece özel sektör değil, Ankara BB Halk Ekmek de zam yaptı, 60 kuruşluk ekmek 75 kuruş oldu. Zam oranları yüzde 33, yüzde 25 ve 25. Diğer illerin sırada olduğuna şüphe yok.
Geçen yıl buğday üretiminde rekor kırdığımız haberleri, fırından henüz çıkmış ekmek sıcaklığındayken beynimizi kemiren soru şu: Madem bolluk var, ekmek fiyatları neden arttı? Artmak ne kelime, adeta uçtu! Ekonominin temel kurallarından biri işlemiyor! Sadece ekmek değil, bütün gıda fiyatları artıyor.
Cevaplara geçmeden, iki yıl öncesine dönüp, bir öngörümü paylaşmak istiyorum. 21 Şubat 2014’te şunları yazmıştım: “Üretimi yetersiz ve girdileri de dâhil dışarıya bağımlı olduğumuz gıda ürünlerinde önemli fiyat artışları bekleniyor. Bu noktada, fiyat artışlarından öncelikle temel gıda maddelerinin etkileneceğini vurgulamakta fayda var.” Sebeplerini de birçok kez detaylı olarak yazdım.
Gerçekten de gıda fiyatları her geçen gün arttı. Artış öyle bir noktaya ulaştı ki “Enflasyon, gıda fiyatlarından dolayı düşmüyor.” cümlesi yetkili zevatın diline pelesenk oldu. Peki, böyle söyleyince sorun ortadan kalkıyor mu? Kalkmadığını yaşayarak gördük. Allah var, sözle yetinmediler; gıdadaki fiyat artışına çare bulmak için komisyonlar kurdular ve sorunu masaya yatırdılar. Yatırış o yatırış!..
Yetkililerimiz arada sırada gıda fiyatlarının neden düşmediğine dair kanaatlerini de söylediler ve söylemeye devam ediyorlar. Örneğin diyorlar ki: “Spekülatörler yüzünden!” Türkçesi: “Vurguncular yüzünden!”, hatta “Kahrolsun vurguncular!” Bir de “aracılar” var tabii. Çoğunlukla aracı ile vurguncuyu aynı anlamda kullanıyorlar. Örneğin haldeki kabzımalın diğer adı, vurguncu! Bugünün suçlaması da değil üstelik. Gidin 10 yıl geriye, aynı cümleler; 20, 30, 40 hatta 50 yıl geriye gidin, aynı şikâyetler. “Üreticiler değil, aracılar kazanıyor.” lafının geçmişi bir hayli eski anlayacağınız.
Yetkililerimizin “hal-vurgun” eşleştirmesini “yakışıksız ve samimiyetsiz” bir davranış olarak değerlendiriyorum. Bu kadar net tavır koymamın haklı sebepleri var: Yaygın adıyla “Hal Kanunu”nun yeniden düzenlenmesinin üzerinden beş yıl bile geçmedi. Doğal olarak ikincil mevzuat daha yakın tarihlerde çıkarıldı. Bugün şikayet edenlerle o hal mevzuatına imza atanlar aynı kişiler. O zamanlar da tartışmıştık “hal”in ne olması ne olmaması gerektiğini… Hem de ne tartışma… Süt ve süt ürünlerini bile “halden geçirmeye” kalkmışlardı da bunun yanlış olduğunu anlatıncaya kadar göbeğimiz çatlamıştı.
Bir de “Girdiler pahalandı, dolayısıyla maliyetler arttı.” cümlesi var. Bu cümlenin müşterisi de bir hayli fazla. Aslında şu anlama geliyor: “Tohumda, ilaçta, gübrede, enerjide, damızlıkta, yemde, ette, sütte vs. doğrudan veya dolaylı olarak dışa bağımlı hale gelmiş bulunuyoruz. Döviz artınca mecburen bunların fiyatları da artıyor.”
Yetkililerimizin söylediği sözleri biz söylesek “tespit ve tenkit”te bulunmuş oluruz, onlar söylerse düpedüz “itiraf” olur. Üstüne üstlük bazı yetkililerimiz işi, “şöyle yapılmalı, böyle edilmeli” diyerek akıl vermeye kadar götürüyor. Sanırsınız ki o makamlarda onlar değil de biz oturuyoruz. Madem yapılmalı, yap işte kardeşim; arkandayız! Vurgunculara engel olmak senin görevin, dışarıya bağımlılığı bitirmek senin görevin, üreticiye rehber ve destek olmak senin görevin…
Dahası, yetkililerimizin sorun başladıktan sonra söylediklerinin büyük çoğunluğu “sebep” değil, “sonuç”. Görevleri sorunu başlamadan önce öngörüp sebeplerini ortadan kaldırmak olanlar, sorun başladıktan sonra bile sebepleri konuşmuyorlar. Varsa yoksa mazeret, varsa yoksa kendilerini savunma…
Toparlayalım…
“Buğday üretimimiz rekor seviyeye çıktı.” diye övündüğümüz yılda ekmeğe yüzde 25-33 zam yapıldı. Rusya’ya ihraç ettiğimiz sebze ve meyveler sınırdan geri gönderiliyor ama ne pazarda ne manavda ne de markette fiyatlar bir kuruş inmedi. Keza tavuk fiyatları… Hayvan varlığımızın arttığı söyleniyor, üstüne bir de ithalat yapılıyor fakat et fiyatları da yükseliyor… Ve en önemlisi, yetki ve sorumluluk verdiklerimiz çare bulma değil, kendilerini savunma derdinde…
Şimdi siz söyleyin, böyle bir ülkede gıda fiyatları düşer mi?