Evet – Hayır

0
1815
Ali Osman Mola
Ali Osman Mola / [email protected]

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin, milletimize ve bütün insanlığa huzur ve mutluluklar getirmesini diliyorum.

………………..

Normal bir seçim yaşamadım bu yaşıma kadar…

“Ya ‘var’ ya da ‘yok’ olacaksınız.” dediler, “O kadar mühim tercihiniz!..”

Bakmayın öyle bağırıp çağırdıklarına, aslında söyledikleri tek bir mesajdan ibaret:

Kendilerine oy verirsek “var” olacağız, karşı tarafa “verirsek” yok.

Böyleyse eğer, “zaten yokuz”.

Dün akşam gördüm ki:

Onlara rağmen varız.

…………………

Bu makaleyi, Cumartesi akşamı yayımlamayı düşünerek kaleme aldım. Halk oylamasından önce yani. Sonra “Kazanan taraf üzerinden yazayım.” dedim çünkü makalenin içeriği değişmeyecekti ama somut örnekler bakımından değişecekti.

Yine de uyarılar bütün taraflara.

“Uyarı” ukalalığımı hoş görün, basit (!) vatandaş istekleri aslında…

………………..

Siyasetçilerin üsluplarından genellikle şikâyetçi oldum, yakın zamanda düzelteceklerine dair bir umudum da yok maalesef.

Seçilen ve yönetme makamına gelenler ise makamlarını bırakana kadar artık siyasetçi değildir. Dolayısıyla dillerine en çok hâkim olması gerekenler onlardır.

Onlar değil, icraatları konuşmalıdır.

Şeyh Edebali’nin Osman Bey’e nasihatlerini sık sık okumalarını diliyorum:

“Ey oğul! Beysin! Bundan sonra…”

………………..

Halk oylamasında “evet” dememizi isteyen taraf, sıklıkla “ülkemizin daha hızlı gelişeceğini” taahhüt etti. Taahhüt, seçim sonrasında da tekrarlandı: “Şimdi vites değiştirerek daha hızlı bir şekilde gideceğiz.”

Özgüvenlerini takdirle karşılıyorum çünkü bir süre sonra, “Hani, ne oldu?” sorusuna muhatap olacaklarını bilmemeleri mümkün değil.

“Hız” ile ekonomi başta olmak üzere, her konuda “hızlı karar alabilme” kastediliyor.

Umarım, bu hız tutkusu, istişarenin önemini unutturmaz.

“Hızlı gidilmesin.” demiyorum.

“Yol ve hava şartlarına, aracın durumuna, yolculara, trafik işaret ve işaretçilerine” de dikkat edilsin diyorum.

“Hesapsız, plansız, programsız” davranılmasın istiyorum.

Yoksa bedelini ağır öderiz.

Örneğin…

Kimse, çalışıp çabalayıp biriktirdiği paraları bize -doğal olarak- babasının hayrına vermiyor.

Borç aldığımız elin -gavurunun (!)- tasarruflarını bilimle birleştirip, bize ait katma değerli üretime dönüştüremezsek, kaşla göz arasında -daha da- “bağımlı” hale geliriz.

Dış politika konusuna -içinden çıkamayacağımı bildiğim için- girmiyorum fakat yazdıklarımın tamamı bütün politikalar için geçerli.

………………..

En önemlisi, “adaletten” ayrılmayın.

Adaletten ayrılmadığınız müddetçe her sorun çözülür çünkü ancak, adaletten ayrılmadığınız müddetçe millet hep birlikte yanınızda yer alır.

“Kanun.” demiyorum dikkat ediyorsanız, “Hukuk.” bile demiyorum; “Adalet.” diyorum. Devletlerin ve toplumların, hukuk kuralları ile yönetildiğini bilmediğimden değil, hukukun “adalete uygun” olması gereğinden hareketle böyle diyorum.

“Adalet” öyle bir şey ki hani makalenin başında “var” ve “yok” olmaktan bahsetmiştim ya…

“Adalet varsa ‘varız’, adalet yoksa ‘yokuz’.”

İnsanları insan yapan da iktidarları devlet yapan da sadece “o”…

YORUM YOK

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz