Son günlerde “Gıda enflasyonuyla kalıcı şekilde nasıl mücadele edebiliriz?” sorusuna verilen cevaplar içinde en meşhuru, “Kooperatifleşme yoluyla.” cevabı.
Bakalım öyle miymiş.
Kooperatifler niçin kurulur?
Hepimizin kooperatifin ne olduğunu, niçin kurulduğunu bildiğinden hareketle detaya girmeyeceğim. Sadece “kooperatif” adlı organizasyonların nihai amacına odaklanacağım.
10.05.1969 tarih ve 13195 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kooperatifler Kanunu’nda kooperatif şöyle tarif edilmiş:
“(Değişik: 21/4/2004-5146/1 md.) Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif denir.”
Tarifin, “…ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini (…) sağlayıp korumak…” kısmını hatırımızda tutalım. Aşağıda lazım olacak.
Şimdi de kooperatifçiliğimizin güzel örneklerinden birkaçının kuruluş amaçlarına bakalım:
Tire Süt Müstahsilleri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi (Tire Süt Kooperatifi): “Kooperatifin ana misyonu üreticiyi korumaktır. Bu doğrultuda üretim maliyetlerini düşürmeye ve süt kalitesini arttırmaya yönelik yatırım ve hizmetleriyle ortaklarının kazancını arttırmaktır.”
Tariş İncir, Üzüm, Pamuk ve Yağlı Tohumlar Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (Tariş): “Zeytinyağının kooperatifleştirilmesindeki amaç: İkinci Dünya Savaşı dolayısıyla bu ürünün fiyatlarında yaşanan istikrarsızlığa son vererek, zeytinyağı üreticisini, tüccar, komisyoncu ve işletmeci gibi vurguncuların sömürüsünden kurtararak, diğer ürünlerde olduğu gibi aracılara giden paraların üreticide kalması…”
Trakya Yağlı Tohumlar Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (Trakya Birlik): Birlik, amaçlarını eski ve yeni olmak üzere ikiye ayırmış. Kuruluş yıllarındaki amaçlarını “…ortaklarından ve ayçiçeği üreticilerinden aldığı ürünleri depolayıp, uygun fiyat bulduğunda satan ve böylece ortak ürünlerini değerlendiren…”, faaliyet alanlarını genişlettikten sonraki amaçlarını ise (1982) “Üretici ve Tüketici aleyhine fiyat dalgalanmalarını önlemek, ürünleri mamul haline getirerek aracıları azaltmak suretiyle üreticinin kazancını arttırmak ve tüketiciye ekonomik hizmet etmek…” şeklinde belirtmişler.
1982’den sonraki amaç tarifi içindeki “…tüketiciye ekonomik hizmet etmek…” ifadesini de hatırımızda tutalım. Aşağıda lazım olacak.
Kooperatif deyip geçmeyin
Öyle kooperatiflerimiz var ki tam anlamıyla birer dev. O kadar ki 5 tanesi, üretimleriyle, İstanbul Sanayi Odasının açıkladığı Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu listesinde 43, 99, 113, 153 ve 226. sırada yer alıyor:
Pancar Ekicileri Kooperatifleri Birliği (Pankobirlik) iştiraki Konya Şeker, Kayseri Şeker, Trakyabirlik, Tarım Kredi Yem Sanayi ve Tarım Kredi Kooperatifleri Birliği iştiraki Gübretaş.
Listede yer almayan ancak adları ve ürünlerini çok iyi bildiğimiz Atatürk Orman Çiftliği, Fiskobirlik, Çaykur gibi işletmelerin adlarını da -konumuz gıda enflasyonu olduğu için- burada zikretmek gerekiyor.
Çoğu, üreten kooperatifin adıyla anılan, çok meşhur gıda markaları da var: Tariş, Torku, AOÇ, Çaykur, Biryağ, Fiskobirlik en bilinenleri. Bu markalar altında üretilen et ürünleri, süt ürünleri, yağlar, zeytin, incir, meyve suyu, fındık, pirinç, nohut gibi çok tüketilen ürünler yanında hem gıda hem gıda dışı daha birçok yan ürün de var.
Kooperatif ürünleri daha mı ucuz
Şimdi geldik “zurnanın zırt dediği” yere…
Hani “Enflasyon, kooperatifler yoluyla önlenebilir.” deniyor ya…
Ben de diyorum ki:
Hâlihazırdaki bunca kooperatifin ürünlerine bir bakalım, kooperatiflerin ürettiği muadil veya üretmediği muadil ürünlerden ucuz muymuş?
Bu yazıyı okuduktan hemen sonra internetinizi açıp sıklıkla kullandığınız veya kullanmak istediğiniz kooperatif ürünlerine ve bu ürünlerin fiyatlarına bir göz atın. Sonra bunu diğer kooperatifler veya kooperatifler dışındaki işletmeler tarafından üretilen muadil ürünlerin market fiyatlarıyla karşılaştırın. Sorduğum sorunun cevabı orada.
Vaktiniz olduğunda kooperatiflerin perakende satış noktalarına da uğrayabilir ve fiyat karşılaştırması yapabilirsiniz?
Bu karşılaştırmayı, benim gözlemlerimi test etmeniz için de istiyorum.
Gözlemlerim şunlar:
Bir ürünün, kooperatiflerin internet sitelerindeki fiyatı ile marketlerin internet sitelerindeki fiyatını karşılaştırdığımda aralarında hemen hemen hiç fark göremedim. “İndirim/Fırsat Günleri” adı altında yapılan indirimler hariç tabii.
Aynı durum kooperatiflerin satış noktaları ile marketler için de söz konusu.
Kooperatif satış noktalarının çok önemli bir dezavantajı da var: Sayıları çok az olduğundan yerlerini bulmak, yeri biliniyorsa bile alışveriş etmek için özel olarak uğramak, sırf bunun için fazladan vakit ve para harcamak gerekiyor.
Durum “gübre fiyatları” için bile böyle. Devletin üretip sattığı aynı gübrenin fiyatı, özel sektörün üretip sattığının altında değil, hatta üstünde. Örnek mi? Aşağıdaki cümleler Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru’ya ait:
“(Gübretaş’ı kastederek) Bu kuruluşta (nakliye ve hamaliye giderleri hariç) aynı markalı üre gübresinin kilosu 1 lira 30 kuruş. Herhangi bir gübre bayisinde (nakliye ve hamaliye dâhil) 1 lira 26 kuruş.”
Dahası var: Herhangi bir gübre bayisindeki ödeme vadesinin, Birlik’in yaptığı vadeden daha uzun olduğunu da iddia ediyor.
Sonuç
Hangi kooperatifin kuruluş amacına bakarsanız bakın -farklı cümlelerle ifade edilse de- bunlar ortaklarını (üreticileri) korumak amacıyla kurulmuştur.
Bunun anlamı şudur:
Kooperatifler, çiftçinin ürününe, tüccardan fazla para öder. Dolayısıyla kooperatiflerin alış maliyetleri daha yüksektir. Dolayısıyla nihai ürünü tüketiciye -daha az aracı ile ulaştırsa bile- gıda enflasyonunu aşağı çekecek ölçüde ucuz fiyata ulaştıramaz.
Satış noktaları açarak doğrudan satış yapmaları yeni bir aracısız ucuzluk kapısı gibi görünse de perakende pazarlamanın profesyonel bir iş olduğu akıldan uzak tutulmamalıdır. Perakendecilik, ayrı bir ihtisas dalıdır.
Ben yanılıyorsam, bundan, kooperatiflerin çok ucuza mal ettikleri mallarını kendi perakende satış noktalarında çok yüksek kârla sattıkları anlamı çıkar ki bugüne kadar bunun hesabının sorulduğu bir kooperatif duymadım.
Kooperatiflerin, ürünlerini, gıda enflasyonunu belirgin şekilde aşağı çekecek kadar ucuza mal ettikleri iddiası şu anlamlara da gelir:
Kooperatifler ya ucuz ürünlerini marketlere pahalı satıyor, dolayısıyla marketler de pahalı satıyordur ya da marketler, kooperatiflerden ucuza aldıkları ürünleri, üzerine çok fazla kâr koyarak satıyorlardır. Bugüne kadar, böyle bir açıklama veya hesap sorma da duymadım.
Amaçları arasında “tüketicinin korunmasına, tüketiciye uygun fiyatla ürün ulaştırmaya” vurgu yapan kooperatiflere niçin bu amaçları doğrultusunda fiyatlandırma yapmadıkları özellikle sorulmalı. Bana göre, gerçeklerle yüzleşmek bakımından doğru bir tercih olur.
Bütün bunlardan sonra sorum şu:
Hâlihazırdaki kooperatifler, ürünlerini, hem diğer kooperatiflerin hem de kooperatif olmayan işletmelerin muadil ürünlerinden daha ucuza satmadıklarına/satamadıklarına göre, nasıl olacak da kooperatifleşmeyi arttırarak gıda enflasyonunu düşüreceğiz.
Denebilir ki:
“Hâlihazırdakiler iyi yönetilmiyor.”
Bu değerlendirmenin haklı tarafları var elbette fakat ben yine -yıllardır olduğu gibi gelecekte de hayal kırıklığına uğramamak için- “maliyetlere ve sebeplerine” odaklanın, “millî kaynakların kullanımı ve millîleşme” lafta kalmasın derim.
Kooperatifçilik “üretim kooperatifçiliği” ile sınırlı değil elbette. “Tüketici kooperatifleri kuralım, ürünü doğrudan üreticiden alalım.” diyenler de var. Benim de onlara bir çift sözüm var:
Kurun kardeşim! Elinizi tutan mı var?