“Ayçiçeği” denilince gözümün önüne, önünde kabuğu dağ gibi biriktiği halde hâlâ büyük bir iştahla ayçiçeği -çekirdeği- çitlemeye devam eden insanlar geliyor. Ben de onlardan biriyim. Muhtemelen siz de onlardan birisiniz.
Konumuz ayçiçeği çitlemek değil elbette. Kuruyemiş olarak besin değeri ve keyfi bir tarafa, ayçiçeğinin, yağ ham maddesi olarak beslenmemizde ve ekonomimizde çok önemli bir yeri var.
Bu yüzden, “zeytin” ile geçen hafta başlangıç yaptığım “yağ” konusuna, konunun bir bütün olarak değerlendirilebilmesi için “ayçiçeği” ile devam ediyorum.
Ayçiçeği, bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaygın olarak insan beslenmesinde kullanılıyor. Kullanım alanı bununla sınırlı değil elbette. Doğrudan ve dolaylı olarak, özellikle kanatlı hayvanların beslenmesinde değerli bir gıda maddesi. Gıda sanayinin hemen hemen bütün kollarında mamul üründe kullanılıyor. Ayrıca yağ olarak kullanılmış atığı da dâhil, ayçiçeği yağından biyodizel üretilebiliyor.
Üretim
Bitkisel yağlar, “yağlı tohum” olarak adlandırılan bitki tohumlarından üretiliyor.
Bunlardan en yaygın olanları soya fasulyesi, kanola (kolza), pamuk, ayçiçeği, palmiye tohumu, mısır, zeytin, yerfıstığı, susam, yağ keteni, aspir, Hindistan cevizi ve Hint yağı.
Bitki dağılımının coğrafya ve iklimle yakın ilişkisi var.
Örneğin soya yağı üretiminde ABD, Brezilya, Arjantin ve Çin; palm yağında Çin, Endonezya ve Malezya açık ara öndeler. Ayçiçeği tohumu ve yağı üretiminde ise ilk sıralarda farklı ülkeler yer alıyor: Ukrayna, Rusya ve AB 28. Çin gibi, yüksek oranda yağlık ayçiçeği tohumu ürettiği halde, tohum ihraç ettiği için ayçiçeği yağı üretimi çok düşük ülkeler de var.
2014 yılı itibarıyla dünyada 536 milyon ton yağlı tohum üretilmiş. Bunun 318 milyon tonu soya fasulyesinden, 72 milyon tonu kolzadan (kanola), 44 milyon tonu pamuktan, 40 milyon tonu ayçiçeğinden, 61 milyon tonu ise diğer yağlı tohumlardan oluşuyor. Ayçiçeğinin dünya toplam yağlı tohum üretimi içindeki payı yüzde 7,46.
Türkiye’nin toplam yağlı tohum üretimi 2,74 milyon ton. Bunun 1,2 milyon tonu ayçiçeği tohumu ve oranı 43,74. Aynı oranla pamuk tohumu üretimi ikinci sırada.
2014 yılında dünyada 176,3 milyon ton bitkisel ham yağ üretimi gerçeklemiş. Bunun 15 milyon tonu yani yüzde 8,5’i ayçiçeği yağı.
Aynı yılda Türkiye’nin üretimi 755 bin ton ve bunun 650 bin tonunu yani yaklaşık yüzde 86’sını ayçiçeği yağı oluşturuyor. Çok yüksek bir oran.
Tüketim, İhracat ve İthalat
Türkiye’de, diğer yağlara oranla çok yüksek olan ayçiçeği yağı üretimine koşut (paralel) olarak tüketimi de çok yüksek. Yaklaşık 1 milyon ton olan bitkisel yağ ihtiyacımızın 818 milyon tonunu ayçiçeği yağından karşılıyoruz (yüzde 81,8).
Üretim-tüketim arasındaki farkı ithal ediyoruz.
Türkiye, yağlık ayçiçeği tohumu ve ham ayçiçeği yağında net ithalatçı.
Diğer verilerde 2014 yılı sonuçlarını kullandığım için ithalat ve ihracatta da aynı yıl sonuçlarını kullanacak olmakla birlikte, yıllar itibarıyla rakamlar arasında büyük farklılıklar var. İthalat ve ihracattaki bu oynaklığı tarımsal üretim miktarı, dövize bağlı fiyat artışları veya talepteki oynaklık gibi genel kabul görmüş sebeplerle bile anlamakta zorlandım doğrusu.
2014 yılında 556.909 ton yağlık ayçiçeği tohumu ithal etmiş ve karşılığında 406 milyon 154 bin dolar ödemişiz. Buna karşılık, 33.521 ton ihracat yapmış ve karşılığında 111 milyon 730 bin dolar gelir elde etmişiz.
Bu verilerin beni memnun eden tarafı, ithalat-ihracat birim değerleri arasındaki büyük fark. Aynı fark -ortalama olarak- diğer yıllarda da var. Memnun olmakla birlikte izaha muhtaç bir durumla karşı karşıyayız.
Ayçiçeği yağı ihracat ve ithalat miktarları arasında da yıllar itibarıyla -tam anlamıyla- uçurum var.
2014 yılında 812.401 ton ayçiçeği ithal etmiş ve karşılığında 1 milyar 177 milyon 993 bin dolar ödemişiz. Buna karşılık 665.241 tonluk ihracat yapmış ve karşılığında 790 milyon 130 bin dolar gelir elde etmişiz.
İhracatımızın büyük kısmının, Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında gerçekleştirilen ithalattan kaynaklandığı anlaşılıyor.
Ayrıca son 10 yılın ortalamasını aldığımızda, bitkisel yağ ihtiyacımızın yaklaşık yüzde 70’ini ithal tohum ve ithal ham yağdan karşıladığımızı görüyoruz.
Verim, verim, verim
Hemen hemen her yazımızda dönüp dolaşıp aynı noktaya geliyoruz:
En büyük sorunumuz, verim.
Sahip olduğumuz toprakları verimli kullanmıyoruz. Topraklarımız ekilmiyor veya sulanamıyor. Sulama o kadar önemli ki konunun uzmanları, tek bir sulama ile ayçiçeğinde verimin iki katına çıkarılabileceğini söylüyorlar.
Tohumlarımız kalitesiz, dolayısıyla miktar olarak verim düşük.
Tohumlarımız kalitesiz, dolayısıyla yağ oranı verimi düşük.
Ekimden hasada, gerekli bakımı yapamıyor olmamız da verimi düşürüyor.
Verimsizlik, doğrudan ihracatımızın önündeki en önemli engel.
Verimsizlik, gıda sanayinin gelişmesinin ve ihracatının önünde engel.
Verimsizlik, yüksek miktarda ithalatın dolayısıyla dışarıya muhtaç olmamızın sebebi.
Dahasına gerek yok sanırım.
Unutmadan…
Yıllara göre değişmekle birlikte, yılda yaklaşık 150 bin ton çekirdek çitliyoruz.