100 Günlük İcraat Programı, millîleşme ve bürokrasi

0
1402
Ali Osman Mola
Ali Osman Mola / [email protected]

Sabah kalktığımda dolar 5,08 TL idi. Akşam, yazmaya oturduğumda ise 5.28 ve yüzde 4 yukarıda. MB’nin 2,2 milyar doları bankaların kullanımına açarak piyasaya müdahalesi de işe yaramadı. Daha fazlası ile müdahale edebilir miydi? Zor. Hangi dövizle?

Faizi ve enflasyonu hiç sormayın!

Bugünlerden ders alır mıyız? Şimdiye kadar almadık, şimdiden sonra inşallah.

Yıllardır bugünleri net verilerle ortaya koymuş ve en son seçim öncesinde olabilecekler konusunda tekrar tekrar uyarmış biri olarak ne dövizde ne borsada ne faizlerde ne de enflasyonda gelinen nokta benim için şaşırtıcı değil fakat sanıyorum olan bitenler en çok da benim gibilere acı veriyor. Görüyorsunuz ama elinizden yazmaktan, söylemekten başka hiçbir şey gelmiyor.

Böyledir diye vazgeçecek değiliz elbette; uyarmaya devam etmek bu milletin bir ferdi olarak sadece vazifemiz değil, aynı zamanda hakkımız.

Kerametleri kendilerinden menkul birilerinin hoşuna gitmese de!

100 Günlük İcraat Programı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 100 Günlük İcraat Programı’nı açıkladı. Program, 400 projeyi içeriyor.

Projelerin tarım ve ormanı ilgilendiren kısmı 18 maddede açıklandı.

Benim beklediğim bir zihniyet değişikliğiydi. Sorunlara ve ihtiyaçlara farklı bir bakış geliştirilmiştir, diye umuyordum. Kısa vadeli taktik uygulamalardan uzun vadeli sürdürülebilir uygulamalara geçileceğini düşünüyordum.

Ne demek istiyorum?

Örneğin…

Herkes söylüyor (Bakanlar dâhil.), tarım ve hayvancılıkla ilgili istatistiklerimizde ciddi sorunlar var ama buna rağmen icraat programının içinde tarım ve hayvan sayımı yok. Yanlış istatistikler üzerinden doğru tedbirler alınabilir mi?

Örneğin…

Bu ülkede hayvancılık yapılacaksa bu hayvanları yerli kaynaklarımızla yeterince besleyebilmeliyiz.

Yeterince beslenemeyen hayvan yeterince gelişemiyor, yeteri kadar sağlıklı olmuyor, yeteri kadar verimli olmuyor, yeteri kadar doğurgan olmuyor ve sağlıklı yavrular dünyaya getiremiyor. Dolayısıyla -kabaca- meralar, yem tarımı ve ithal girdilerin dâhil olduğu hayvan beslenmesi konusunun da 100 Günlük İcraat Programı içinde olması gerekiyordu.

Göreceksiniz, hayvanların beslenme sorununu halletmeden hayvancılıkta miktar sorununu da verim sorununu da kalite sorununu da gıda enflasyonu sorununu da çözemeyeceğiz.

Dahası insanımızın yeterli beslenememesi sorununu da çözemeyeceğiz.

Örneğin…

Türkiye, çiftçisinin yüzde 56’sının ektiği toprağın tahlilini yaptırmadığını söylediği bir ülke.

18 maddelik Tarım ve Orman İcraat Programı içinde bunlar yok.

Programda, zaten devam eden, çoğunluğu yapısal sorunların çözümüne yönelik olmayan projelere yer verilmiş. Yapısal denilebilecek iki proje var:

  1. Yeni alanların sulamaya açılması ve basınçlı sulama sistemlerinin desteklenmesi: Sulanan topraktan elde edilen ürün miktarı, sulanmayan topraktan elde edilenin ortalama iki katı. Projenin önemi sadece bundan kaynaklanmıyor. Türkiye artık “su fakiri” kategorisinde bir ülke. Dolayısıyla tatlı suyumuzu çok dikkatli ve verimli kullanmak zorundayız. Yağmurlama, damlama gibi basınçlı sulama sistemleri bu noktada çok büyük bir öneme sahip. Sistem sayesinde çok daha az su ile çok daha geniş alanlar sulanabiliyor. Sistemin diğer artıları ise ekili bitkinin ihtiyacı kadar sulama imkânı vermesi ve suyun hem toprağa hem de bitkiye zararının en aza indirilebilmesi.
  2. Arazi toplulaştırma çalışmaları ve 13 büyük ovanın daha korumaya alınması. Korumaya alınan ovaların gerçekten korunup korunmadığı çok uzak olmayan bir sürede anlaşılır.

Bunlar da devam eden projeler fakat 100 Günlük İcraat Programı’na dâhil edilmelerini daha bir ciddiyetle ele alınacaklarının işareti olarak yorumluyorum. İnşallah.

Nereden başlanmalıydı?

Yeni dönemde yeni şeyler söylenmeliydi. Hatta madem yeni bir dönemdeyiz ve siyasi yöneticilerimiz bu yeni dönemin kendilerine verdiği serbestliğin çok olumlu sonuçlar doğuracağından daha en baştan çok emin, böyleyse eğer, sanki yeni iktidara gelmiş gibi davranılmalı, sorun, ihtiyaç ve imkânlarla açık yüreklilikle yüzleşilmeliydi.

Yazık ki olmadı! Bürokrasiden şikayet edenler kendi zihinlerinin bürokrasisine takıldılar.

Şöyle bir yol takip edilmeliydi:

  1. Yapısal sorunlarımız neler?
  2. Bunların hangileri öncelikli?
  3. Planlama ve uygulama aşaması.
  4. Uygulama sonuçlarının sıkı bir şekilde takip edilmesi ve sonuçların değerlendirilerek yeni tedbirlerin alınması.

İlk iki maddedeki soruları sorduktan sonra mecburi ihtiyaç ve faaliyetlere ayrılacak kaynakların dışındaki kaynaklar çoğunlukla öncelikli yapısal sorunlara, millî kaynaklarımızın ıslahına ve millîleşmeye ayrılmalıydı. Ayrılmalıydı ve yapılan plan kararlılıkla tavizsiz bir şekilde uygulanmalıydı.

Sorunların tartışılacağı, önceliklerin belirleneceği karar mekanizması da önemli ve Cumhurbaşkanlığına bağlı yeni birimler paydaşların geniş katılımıyla oluşturulacağı için ihtiyaca cevap verebileceklermiş gibi görünüyor. Bir şartla ki kurullar emir erlerinden oluşturulmasın.

Evet, yöneticilerimizin millîleşme lafını çok ettiklerini biliyorum fakat geldiğimiz noktada görüyoruz ki hiç bu kadar gayrı millî olmamıştık. Yanlış yolda olunduğu açık. Bugün, 1 dolar 5,30 TL olmuşken hâlâ bu zincirlerin millî üretimi gerçekleştirmeden kırabileceğini düşünerek lakayıt olanlar varsa onları gaflet ve dalaletin ötesine çoktan geçtikleri konusunda uyarıyorum.

Yeri gelmişken bürokrasi ile ilgili düşüncelerimi de kısaca açıklamak isterim:

  1. Bürokrasisiz ve bürokratsız devlet olmaz.
  2. Bürokratların haksız sebeplerle de siyasilerin projelerini gerçekleştirmelerini geciktirdikleri doğrudur fakat ben bu yüzden gelişmesi gecikmiş ülke bilmiyorum (Bilen varsa örnekleriyle birlikte beni de bilgilendirirse memnun olurum.) ama ortak aklın eseri olmayan, acele kararlar ve uygulamalar yüzünden ağır sorunlar yaşayan çok ülke biliyorum.
  3. Dikkat ettim de aslında siyasilerin şikâyet ettikleri kişiler genellikle siyasi tasarruflarla kendilerinin atadıkları kişiler. Evet, onlar da teknik olarak bürokrat fakat gerçekte bürokrat değiller. Yanlış bürokrat tercihlerinin sonuçlarının bütün bürokratların üzerine yıkılması doğru değil.
  4. Yine gözlemlerime ve tecrübelerime dayanarak söylüyorum ki Tarım ve Orman Bakanlığında işini çok iyi yapan bilgili, çalışkan, uzak görüşlü çok sayıda bürokrat ve memur var. Nasıl yaklaşırsanız o kadar verim alırsınız.
  5. Bunları gözlemlerime dayanarak ve daha üniversite yıllarında devlette çalışmama kararı almış, kararını da taviz vermeden uygulamış biri olarak söylüyorum.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz