Sığ suya balıklama atlamak felç ve ölüm vakalarıyla sonuçlanıyor

0
776
Sığ suya balıklama atlamak felç ve ölüm vakalarıyla sonuçlanıyor

Uzmanlar, sığ suya atlamanın dönüşü olmayan sonuçlarına karşı uyarıyor. Çünkü sığ sulara balıklama atlayışlar, her yıl çok sayıda omurilik felciyle ve ölüm vakalarıyla sonuçlanıyor.

Bütün bir kış yaz tatilinin hayalini kuranlar, deniz kenarlarına akın ediyor. Deniz tatili seçenleri ise en fazla sığ sulara balıklama atlayışların yol açtığı sonuçlar tehdit ediyor. Çünkü en çok 12-25 yaş arası genç erkeklerde görülen sığ sulara balıklama atlayışlar, her yıl çok sayıda omurilik felciyle ve ölüm vakalarıyla sonuçlanıyor. Central Hospital’dan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Uzm. Dr. A. Şahap Demirboğan, sığ suya atlamanın dönüşü olmayan sonuçlarına karşı uyarıyor.

Yazın bir eğlence yöntemi olarak denenen sığ suya balıklama atlayışların sanıldığından daha tehlikeli sonuçlar doğurduğunu biliyor musunuz? Peki ya en fazla boyun kırıklarının yaşandığını, kırılma sonucu ise omurilikte zedelenme, ezilme ve kesilme olabildiği gibi omuriliğin beyine yakın üst kısımlarında ani şişme oluşabildiğini? Boğulmalar genellikle omuriliğin ani şişmeden etkilenmesiyle yaşanıyor. Üstelik kişi boğulmaktan kurtulsa dahi bu defa da felç olma riski ile karşı karşıya kalabiliyor. Çünkü sığ sulara atlamak omurilik felcine sebep olabildiği gibi bu vakaların büyük bir kısmı da kafa travması geçirdiğinden maalesef ölümle sonuçlanabiliyor.

Sığ sulara atlamak omurilik felcine sebep olabilir

Derinliği fazla olmayan sulara balıklama atlama sırasında, alnını yere çarpan kişilerde boyun omurgasının aniden geriye doğru zorlanmasından kaynaklı hasarlar görülebilir. Bu zorlanma hem omurgada, hem boyun bölgesindeki omurları birbirine bağlayan bağlarda, hem de omurilikte aşırı derecede zedelenmelere neden olabilir. Omurilikteki hasar sonucu da birçok sinir hücresi kaybedilebilir. İşlevini kaybeden sinir hücreleri ise hiçbir şekilde geriye getirilemez. Bu nedenle de vücudun aşağı bölgesinde felç oluşur. Omuriliğin tamamı ileri derecede zarar gördüğünden kollar ve bacaklarda da duyu kaybı olur. Hasta ömür boyu tekerlikli sandalyeye mahkum olur. Eğer omurilik hasarı kısmen olmuşsa kollar ve bacaklarda ciddi kuvvet kaybı görülebilir. Bunun sonucunda hasta yürüyemeyebilir. Omurilikteki sinir hücrelerini onarmak neredeyse imkansız olduğundan felç riski çoğunlukla kalıcı olur.

Felç iç organları tehdit edebiliyor

Sığ suya atlama ile oluşan felç, sadece duyu ve hareket kaybına neden olmaz. Aynı zamanda iç organlarda da bozulmalara yol açabilir. Hastada bağırsak boşaltımı gerçekleşmeyebilir, akciğer-idrar yolu enfeksiyonları ve böbrek işlevinde bozulmalar görülebilir. Ayrıca cildin direnci ve duyusunda azalma olacağından bası yaraları açılabilir. Tüm bu rahatsızlıklar rehabilitasyon sürecinde gecikmelere yol açabilir, hastanın sağlık durumunun daha da ağırlaşmasına sebep olabilir.

Suyun derinliği kıyıdan veya yukarıdan bakıldığında anlaşılmaz

Suyun derinliği kıyıdan veya yukarıdan bakıldığında tahmin edilemez. Bu sebeple su altında kaya ve benzeri bir cisim olabileceğinden balıklama atlamak oldukça tehlikelidir. Bulanık, dibi görünmeyen suların, derinliği bilinmeyen havuzların ve sahil kıyılarındaki yıkık iskele kenarlarından yapılan balıklama atlayışların büyük riskler taşıdığının unutulmaması gerekir. Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği’nce yapılan araştırmalar, güvenli su derinliğinin 2 metre ve üzeri olduğunu belirtiyor. Gelişmiş ülkelerde 15 yaşın altındaki ölümlerde havuz kazalarının 2. sırayı aldığını ifade eden uzmanlar, boğulma olaylarında müdahalede geç kalınmasının, anoksik beyin sendromunu ortaya çıkarabileceğini de belirtiyor.

En çok genç erkeklerde görülüyor!

Sığ suya atlama vakalarının, 12-25 yaş arasındaki genç erkeklerde görülmesinin başlıca sebebi, o yaş grubundaki erkeklerin balıklama atlamayı genellikle cesaret gerektiren bir davranış ve bir güç göstergesi olarak görmelerinden kaynaklanıyor. Sığ suya balıklama atlama sonucu oluşan kazaların büyük çoğunluğunda kısmi veya tam felç görülüyor.

Özellikle kafa üstü suya atlandığında; boyun omurlarında kırılma ve omurilikte ezilmeler oluşuyor. Boyundaki kırılma sonrasında ise eller, kollar ve bacaklar felçli hale geliyor. Sonrasında ise idrarı tutamama başlıyor ve kişi bağırsak kontrolünü de yapamıyor. Gelişen teknoloji sayesinde kırılan omurganın tamiri yapılabilir ancak omurilikteki hasarın tamiri hiçbir ilaçla ve kök hücre aşılarıyla telafi edilemez. Bu sebeple bu tür kazaların en aza indirilmesi için ciddi önlemlerin alınması gerekiyor.

Yanlış ilk yardım uygulaması felçle sonuçlanabiliyor

Bu tip travmalarda öncelikle kazazedeyi uygun koşullarda en yakın hastaneye nakletmek gerekir. Dikkat edilmesi gereken en önemli konu ise hastanın taşınması sırasında boynunun hareket etmesini korse ve benzerleriyle engellemektir. Hastanın taşındığı zeminin de düz olması gerekir. Bu vakalardaki hastalarda gizli kırıklar olabilir. Bu sebeple her vakada yaralı kişinin omurgasında kırık varmış gibi davranarak hastaya özen gösterilmelidir. İlk yardım yapılacağı sırada tüm bu kurallara titizlikle uyulmalıdır. Hastada omurga kırığı varsa ve yanlış ilk yardım uygulaması yapılırsa kişi felç olabilir. Yaşanan sakatlıkların birçoğu hastalar taşınırken yapılan hatalar sonucu kalıcı hale geliyor. Akut dönemde hastaya gereken cerrahi ve medikal tedaviler yapıldıktan sonra, ayrıntılı bir fizik tedavi ve rehabilitasyon programı uygulanmaya başlanmalıdır.

Derinliği bilinmeyen yerlerde yüzmeyin!

Derinliği bilinmeyen yerlerde yüzülecekse öncesinde iyice araştırma yapılmalıdır. Özellikle sığ suları gösteren uyarı levhalarının bulunmadığı yerlerden uzak durulmalıdır. Yapılan araştırmalar sonucu deniz kenarında uyarı levhaları olan ülkelerde sığ suya balıklama atlama vakalarının yüksek oranda azaldığı tespit edilmiştir. 

Uyarı levhaları şart

Bu kazaların yaşanmaması için yapılacak en önemli adımlardan biri de uyarı levhalarıdır. Ne yazık ki ülkemizde birçok sahilde uyarı levhaları bulunmuyor. Bu sebeple suya girmeden önce çok dikkatli olunmalıdır. Ayrıca sığ sulara balıklama atlama sonucu yaralanan hastaya yapılacak ilk müdahale konusunda toplumumuz eğitimli değil. Mutlaka bu vakalarda insanlar bilinçlendirilmeli ve gerekli eğitimler verilmelidir. Özellikle de benzer vakaların sık yaşandığı ya da yaşanabileceği riskli bölgelerde, profesyonel cankurtaranlar bulundurulmalıdır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz