Son yıllarda yapılan çalışmalar, bazı beslenme ipuçlarının sarı nokta hastalığının gidişatını yavaşlattığı, hatta kısmen durdurduğu sonuçlarını veriyor. Peki, özellikle hangi gıdaları tüketmek gerekiyor? Göz Hastalıkları ve Vitreo Retinal Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Hüseyin Sanisoğlu, beslenme ve sarı nokta hastalığı arasındaki ilişki hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Sarı nokta (makula lutea), keskin ve kaliteli görmeyi sağlayan retina bölgesidir. Gözün makula kısmındaki görme hücreleri, aydınlık ortamda renkli ve keskin görmeyi organize eder. Fakat zamanla görme düzeyinde azalma, orta noktayı görememe, düzensiz görme, görmede kırılma gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Bu durum da sarı nokta hastalığı (makula dejenerasyonu) olarak adlandırılır. Sarı nokta hastalığı, tipik göz dibi bulguları olan ve ileri yaştaki kişilerde görülen bir retina hastalığıdır. Yaşa bağlı makula dejenereasyonu olarak adlandırılan bu göz problemi, günümüzde ülkemizdeki ve dünyadaki 50 yaş üzerindeki kişilerde görülen en sık körlük sebebidir. Bu hastalığın risk faktörleri arasında ileri yaş, aile hikayesi, ultraviyole ışık ve sigara kullanımı yer alır.
Sigara, sarı nokta hastalığını tetikliyor
Nedeni henüz tam aydınlatılamayan sarı nokta hastalığının gelişimindeki en önemli risk faktörü; ileri yaş ve genetik yatkınlıktır. Yani; hastalığın ailede benzer bulguları olan bireylerde gelişme şansı daha yüksektir. Diğer risk faktörleri ise, ultraviyole ışığa maruz kalma (özellikle güneşli iklimlerde yaşayan kişilerde görülür) ve sigara kullanımı yer alır.
Görme kalitesi düşüyor
Hastaların ilk başvuru şikayeti, görme düzeyinde azalma, düzensiz görme ve görmede kırılma şeklinde olur. Bu belirtilere başka retina hastalıklarında da rastlamak mümkündür. Özellikle görme azalması pek çok makula hastalığının ortak bulgusudur. Genellikle kırık görme (metamorfopsi) ve düz cisimlerin eğik görülmesi şeklinde tarif edilebilir.
Beslenme şekli ile hastalığı önlemek mümkün!
Sarı nokta hastalığının önüne geçebilecek henüz kesin bir tedavi şekli bulunmuyor. Fakat beslenme şekline dikkat ederek sarı nokta riskini azaltmak mümkün olabiliyor.
Örneğin; yetersiz çinko içeren gıdalarla beslenen kişiler, sarı nokta hastalığıyla daha fazla karşılaşır. Vücudun çinko ihtiyacı ise et, balık, kabuklu deniz ürünleri, fasulye, nohut ve yulaf besinlerle karşılanabilir. Özellikle somon, sardalye ve ton balığı gibi Omega 3 yağ asitlerinden yana zengin balıklar, sarı nokta hastalığının oluşma riskini düşürürken, mevcut hastalığın ilerleyişini de yavaşlatır. Yapılan araştırmalara göre ıspanak, karalahana ve brokoli gibi koyu yeşil yapraklı sebzelerle beslenen kişilerde de sarı nokta hastalığı daha az görülmüştür. Çünkü bu sebzelerin içeriğinde, bol miktarda lutein ve zeaxanthin isimli makulayı koruma özelliği taşıyan pigmentler bulunur. Bunların yanı sıra mısır, avokado, sarı biber, yumurta sarısı, portakal, şeftali ve hurma gibi gıdalar da lutein ve zeaxanthin içerir.
Yaş tipi sarı noktalığında tedavi, hastanın durumuna göre seçilir
Yaş tipi makula dejenerasyonu, gözün arka kısmındaki kan damarlarının anormal gelişimiyle meydana gelir. Bu kan damarları, kan ve sıvı sızıntısına neden olabilir ve merkezi görmede kayıplarla sonuçlanabilir. Yaş tipi için öncelikle, görme kaybını azaltmak ve mevcut görme keskinliğini korumak amaçlanır. Tedavi sürecinde, anti-VEGF ilaçlar (göz içi enjeksiyonları) kullanılır. Bu enjeksiyonlar, gözün arkasındaki göz hücreleri tarafından hastalık durumunda salgılanan ve yeni damar oluşturan proteini engeller. Böylece görme kaybını önler. 4 – 6 hafta aralıklarla göz içine enjekte edilen bu ilaç, sarı noktadaki yeni damar gelişimini durdururken, hastanın şikayetlerini de büyük ölçüde azaltır. Tedaviye gerektiğinde göz içi kortizon içeren göz içi implantlar da ilave edilebilir.
Kuru tipin, yaş tipe dönüşmesi önlenmelidir
Kuru tip makula dejenerasyonu ise yaşlanmaya bağlı gelişen, yavaş ilerlediğinden daha az görme kaybı riski barındıran ve uzun sürede ortaya çıkan sarı nokta hastalığı çeşididir. Bu tip için henüz kesin bir tedavi mevcut değildir. Fakat kuru tip, zamanla yaş tipi makula dejenerasyonuna dönüşme riski taşıdığından bu hastaların mutlaka takip altında tutulması gerekir. Hastalar ise, her gün bir çeşit görme alan testi olarak adlandırılan kareli kağıt testi (amsler) yapmalıdır. Eğer kağıt çizgilerinde herhangi bir kırılma, eğilme ya da kaybolma yaşanıyorsa hiç vakit kaybetmeden bir göz hastalıkları uzmanına başvurulmalıdır. Makula dejenerasyonundan korunabilmek için ise erken yaşlardan itibaren yüzde 100 ultraviyole filtreli güneş gözlükleri kullanılmalıdır.