Sağlıklı beslenme ve hareket, yaşam biçimi olmalı!

0
497

Hareketin ve sağlıklı beslenmenin bir yaşam biçimi olması gerektiğini vurgulayan Op. Dr. H. Ömer Aycan, sağlıklı kalmak, kilo almamak için beslenme alışkanlıklarının gözden geçirilmesini tavsiye ederek, diyetisyen takibinin önemine dikkat çekti.

Dolaşım sistemi hastalıkları, iyi huylu ve kötü huylu tümörler, solunum sistemi hastalıkları ölüm nedenleri arasında ilk üç sırada yer alırken, dördüncü sırada endokrin, beslenme ve metabolizmayla ilgili hastalıklar bulunuyor.

TÜİK 2018 verilerine göre, ölüm nedenleri arasında dördüncü sırada yer alan, beslenme ve metabolizma ile ilgili hastalıklardan kaynaklanan ölüm oranlarında, bir önceki seneye göre azalma görüldü.

Ancak veriler cinsiyetlere göre incelendiğinde, beslenme ve metabolizmayla ilgili hastalıklardan kaynaklanan ölümler, kadınlarda daha fazla görülüyor. Yaş ortalamalarına bakıldığında ise 45- 54 yaş arası erkekler, daha fazla risk taşıyor.


Op. Dr. H. Ömer Aycan

Şeker hastalığı, şişmanlık, beslenme bozuklukları, kolesterol gibi metabolizma hastalıklarından oluşan ve metabolik sendrom adı verilen hastalıklar ve nedenleri hakkında bilgi veren Çevre Hastanesi doktorlarından Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. H. Ömer Aycan, aşırı şişmanlığın metabolik sendromu arttırdığını, metabolik sendromun ise kalp ve damar sağlığını bozduğunu söyledi.

Op. Dr. Ömer Aycan; “Dolaşım sistemi hastalıkları arasında yer alan kalp ve damar hastalıkları riskini arttıran en büyük sorunlardan biri de obezite dediğimiz aşırı şişmanlık. Çağımızda obezite salgın hale geldi, diyabette ona eşlik ediyor ve metabolik sendromu da arttırıyor. Erkeklerde bel çevresinin 102 cm, kadınlarda 88 cm’den fazla olması, şeker hastalığı ya da insülin direnci bulunması, yüksek tansiyon, kanda ki yağ seviyesi yüksekliği, kandaki iyi kolestrol seviyesinin düşüklüğü ve bu bulguların hepsinin bir arada bulunması metabolik sendromu oluşturuyor. Obezite, yediğimiz gıdalardan alınan enerjinin, günlük aktivitelerimiz esnasında tükettiğimiz enerjiden fazla olması ile tetiklenen bir süreçtir. Bu yüzdendir ki yüksek kalorili yanlış beslenme ve hareketsiz yaşam tarzı diyabet ve obezite riskini arttırır. Diyabezite olarak adlandırılan bu hastalık, özellikle yüksek tansiyon başta olmak üzere kalp damar hastalıkları, eklem rahatsızlıkları, safra kesesi problemleri, uyku apnesi, kanser gibi hastalıkları beraberinde getirir” dedi.

“Sağlıklı Beslenme ve Hareket, Yaşam Biçimi Olmalı”

Hareketin ve sağlıklı beslenmenin bir yaşam biçimi olması gerektiğini vurgulayan Op. Dr. H. Ömer Aycan, sağlıklı kalmak, kilo almamak için beslenme alışkanlıklarının gözden geçirilmesini tavsiye ederek, diyetisyen takibinin önemine dikkat çekti.

Hareket kabiliyeti azalmış, dizlerde fazla kilodan dolayı sorunlar yaşayan, metabolik sistemi bozulmuş obez kişilerin cerrahi yöntemlere başvurabileceğini belirten Op. Dr. H. Ömer Aycan şöyle konuştu:

“Diyet ve spordan sonuç alınamadığı durumlarda Obezite cerrahisi düşünülebilir. Kısıtlayıcı ve emilim azaltıcı olarak iki gruba ayrılan ameliyatlardan, kısıtlayıcı olanların başında Tüp Mide Ameliyatı gelmektedir. Bu uygulamada mide hacmi küçültülerek gıda ve dolasıyla kalori alımı azaltılır. Emilim azaltıcı ameliyatlarda ise gıdanın ince bağırsaklardan geçen mesafesi kısaltılır, gıdalardan alınan kalori miktarı azaltılmaktadır. Obezite cerrahisi olanlarda diyabet kaynaklı sorunların %92’sinin azaldığı, kalp ve damar hastalıklarından kaynaklanan sorunların ise %59 azaldığı bilimsel çalışmalarla gösteriliyor. Obezite cerrahisi, şeker hastalığı ameliyatı olarak da biliniyor. Cerrahi ameliyat riskinden kaçınanlar için ameliyatsız yöntem olan mide botoksu ve mide balonu tercih edebiliyor. Endoskopik mide balonu yöntemi en sık kullanılanıdır. Hastanede yatmayı gerektirmeyen, ortalama 10 – 25 kilo kaybı sağlayabilen mide balonu, altı ay ile bir yıl arasında çıkarılır. Bu uygulama işlemi endoskopi ile anestezi altında yapılır ve 15- 20 dakika sürer. Ayarlanabilir mide balonları kişinin kilo verme ihtiyacına göre daha az ya da daha çok sıvı ile şişirilir. İşlem sonrası hastaneden çıkıp ev istirahatine geçilebilir. Diğer bir uygulama ise mideye yapılan botoks enjeksiyonudur. 5-6 ayda yaklaşık 4-20 kilo verdirilebilen bu işlemin etkisi, açlık ve tokluk hissinde etkili olan midedeki kas ve sinirler üzerinde oluşan blokaj ile sağlanır. Mide botoksu ile hem kas tabakası etkilenir hem midenin boşalma süresi uzar, hem de sinir hücreleri etkilenerek açlık hissi azalır.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz