Prof. Dr. Rüştü Serter, besinlerden alınabilen iyodun yetersizliği durumunda, çocuklarda büyüme geriliği, zeka ile ilgili sorunlar, erişkinlerde ise guatr (tiroit bezinde büyüme), tiroit nodülü ve hipotiroidi gibi hastalıkların ortaya çıktığını söyledi.
Korunması ve mücadele etmesi kolay bir sorun olmasına karşın, iyot eksikliği tüm dünyada küresel bir problem olmaya devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, dünya nüfusunun yüzde 54’ü iyot yetersizliği ve bunun yaratabileceği hastalık riskleriyle yaşıyor. Ülkemizde de 1999 yılından bu yana iyot eksikliği/guatr ile mücadele amacı ile sofra tuzlarına iyot ekleniyor. Ancak, çalışmalardan olumlu sonuçlar alınmasına karşın, ülkemizde iyot yetersizliğine bağlı guatr, önemli bir sağlık problemi olarak insanları etkilemeye devam ediyor.
21 Ekim Küresel İyot Eksikliği Bozukluklarını Önleme Günü dolayısıyla açıklamalarda bulunan Acıbadem Fulya Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı Prof. Dr. Rüştü Serter, besinlerden alınabilen iyodun yetersizliği durumunda, çocuklarda büyüme geriliği, zeka ile ilgili sorunlar, erişkinlerde ise guatr (tiroit bezinde büyüme), tiroit nodülü ve hipotiroidi gibi hastalıkların ortaya çıktığını hatırlatıyor.
Sağlıklı beyin gelişimi ve büyümenin temel taşlarından olan tiroit hormonlarının üretilebilmesi için vücuda yeterli miktarda iyot alınması gerekiyor. Ancak ne yazık ki vücut tarafından üretilemiyor. Bu nedenle deniz suyu ve toprakta doğal olarak bulunan iyot aynı zamanda, deniz ürünleri, et, süt ürünleri, yumurta gibi besinlerden de karşılanabiliyor. Eğer, beslenme yolu ile yeteri kadar iyot alınamazsa sorun kronikleşiyor ve buna bağlı problemler ortaya çıkıyor. İyot eksikliğini küresel bir sorun haline getiren en önemli etken ise toprak ve sularda yeterli miktarda iyot bulunmaması olarak gösteriliyor.
İyot eksikliği nedeniyle ortaya çıkan tiroit hastalıklarının başında ise guatr geliyor. İstatistiklere göre, dünyada yeterince iyot alamadıkları için 740 milyon kişi guatr hastalıklarından etkileniyor. Prof. Dr. Rüştü Serter, tiroit bezinin büyümesine bağlı olarak ortaya çıkan bu sorunda hasta şikâyetlerinin ancak hormon düzeyleri belirgin olarak düşmeye başladığında ortaya çıktığına dikkat çekiyor.
Kadınlarda üreme sorunlarına yol açabiliyor
Tiroit hormonu düşüklüğünde metabolizma yavaşladığı için kilo alma hastalardaki en yaygın şikayetlerden birini oluşturuyor. Bununla birlikte, halsizlik, cilt kuruluğu, saç dökülmesi, ciltte kalınlaşma, kabızlık, soğuğa tahammülsüzlük, saç ve tırnaklarda kırılma, adetlerde düzensizlik, unutkanlık zamanla ortaya çıkan yakınmalar arasında gösteriliyor. Daha ilerlemiş durumlarda ise konsantrasyon güçlüğü, depresyon, duygu durumunda dalgalanmalar, kalp ve akciğer yetersizliği gelişebiliyor. İyot eksikliğinin uzun dönemde kadınlardaki en önemli etkilerinden biri ise infertilite (kısırlık).
Önlenebilir zeka geriliğinin nedeni
Gebelik ve emzirme döneminde ise iyot eksikliği yaratabileceği ciddi sorunlar nedeniyle çok daha fazla önem taşıyor. Ciddi iyot eksikliği yaşayan annelerde, düşük, erken doğum, doğumsal anomaliler ve bebekte hipotiroidi (kretenizm), zeka ve gelişme geriliği, işitme ve konuşma bozuklukları görülebiliyor. Prof. Dr. Rüştü Serter, yeni doğanda hipotiroidiyi erken tespit edebilmek için her doğan bebekte TSH hormon kontrolü yapıldığını belirtiyor.
Önlenebilir zihinsel geriliğin de başlıca nedenin iyot eksikliği olduğunun altını çizen Prof. Dr. Rüştü Serter, “Dünyada her yıl doğan yaklaşık 50 milyon çocuk, annelerinin diyetinde yeterince iyot bulunmaması yüzünden farklı ölçülerde zeka geriliği riskiyle karşı karşıya. Çalışmalar, büyüme geriliği olan çocuklarda iyot eksikliğini tedavi etmenin, büyüme üzerinde olumlu etkilerinin olduğunu gösteriyor” diyor.
Kanser gelişim riskini artıyor
Uzun dönem iyot eksikliği yaşayan kişilerde tiroit kanseri riskinin de arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Serter, sözlerine şöyle devam ediyor: “İyot eksikliği durumunda nodüller ortaya çıkarken, iyot düzeyi normal olanlara oranla, herhangi bir kaynaktan gelen iyodu çok daha fazla alıyor. Çevredeki radyoaktif iyodun tutulumu da iyot eksikliği olan bireylerde daha fazla olacağı için kanser görülme riski de artıyor. Nitekim Çernobil nükleer kazasından sonra ülkemizde tiroid kanser oranında belirgin artış yaşanmasındaki etken de budur.”
İdrarda iyot düzeyine bakmak gerekiyor
Erişkinde iyot eksikliğinin erken dönemlerde belirti vermiyor. Üstelik eksikliğin olup olmadığı ne yazık ki fizik muayene ile anlaşılmıyor. Prof. Dr. Rüştü Serter vücuttaki iyot durumunu değerlendirmek için en pratik yöntemin idrarda iyot atılımının ölçülmesi olduğunu belirtiyor ve şüphelenilen vakalarda idrarda iyot düzeyi ölçülmesi gerektiğine işaret ediyor.
Önlemede en etkin yol, iyottan zenginleştirilmiş tuz
İyot eksikliğinde korunma tedavisi gıdalarla yeterli iyot alımıyla başlıyor. İşlenmemiş deniz ve kaya tuzu ise önemli doğal iyot kaynağını oluşturuyor. İyottan zenginleştirilmiş tuz ise iyot eksikliği ile mücadelenin en etkin yolu. Bu amaç için fazla miktarda tuz kullanımına gerek olmadığını söyleyen Prof. Dr. Rüştü Serter, “Günde sadece 2 gram iyotlu tuzun sürekli kullanılıyor olması iyot ihtiyacını karşılamaya yetiyor. Tuzdaki iyotun korunması için nemli olmayan, ışık görmeyen kapalı kaplarda saklanması ve yemeğe piştikten sonra ilave edilmesi önem taşıyor. Belirgin iyot eksikliği tespit edilmiş kişilerde ise hekim tarafından iyot preparatları önerilebilir” diyor.
Ülkemizde 1999 yılından bu yana iyot eksikliği/guatr ile mücadele amacı ile sofra tuzlarına iyot ekleniyor. Bu korunma politikasının guatrı olmayan yeni nesillerde guatr gelişme olasılığını belirgin olarak azalttığına işaret eden Prof. Dr. Rüştü Serter, okul çocuklarında iyot taraması olarak gerçekleştirilen çalışmalarda 1999 dan 2007 ye iyot düzeyinde yaklaşık 4 kat artış gözlendiğini anlatıyor. Genel olarak bakıldığında iyotlu tuz ile toplumda iyot alımının artırılmasının gelecekteki guatr oranını belirgin olarak düşüreceği düşünülüyor.