Yılda yaklaşık 1.35 milyon doğumun gerçekleştiği Türkiye’de, ani kalp ölümlerinden kalp kapak sorunlarına, hatta kalp nakline dek pek çok istenmeyen sonuca yol açan doğumsal kalp hastalıkları, her 1000 bebekten 8’ini etkiliyor ve doğumsal hastalıklar arasında birinci sırada yer alıyor.
Konjenital (Doğumsal) kalp hastalıkları ile doğan bebeklerin yüzde 25’i bir girişim veya ameliyata ihtiyaç duyuyor. Bu bebeklerin yaklaşık yüzde 15’i, çoğu kez zamanında teşhis veya tedaviye ulaşamadığı için 18 yaşına ulaşamadan kaybediliyor.
Her çocuğun en azından okula başlamadan önce basit bir EKG taramasından geçirilerek okul çağı çocukları arasında da sıkça rastlanan ani kalp ölümlerinin en önemli nedenlerinden biri olan doğumsal kalp anomalilerinin yaratacağı kötü sonuçlardan korunabileceğini söyleyen İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi Bölümü’nden Robotik Kalp Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. İhsan Bakır, “Bu çocuklar arasından takibe alınmazsa hayati risk oluşacak, kalp nakline kadar gidebilecek vakalar çıkabiliyor. Biz, Sağlık Bakanlığı ile Bakırköy ve Çekmece Bölgesi Genel Sekreterliğim sırasında 2013-2016 yılları arasında okul çağı çocukları için bir online tarama programı gerçekleştirdik. İstanbul ve Edirne bölgesinde 19 ilçede 637 bin çocuk hedeflendi ve yaklaşık 375 bin çocuk tarandı. Yaklaşık 47 bininde şüpheli bulgular saptandı ve muayeneye yönlendirildi. Bunların da bin 500’ünde yapısal, iletimsel veya her ikisinin bir arada görüldüğü kalp problemleri saptandı ve tedavilerine başlandı. Bu çocukların hepsi aileleri tarafından sağlıklı olduğu düşünülen çocuklardı. Bu da şu anlama geliyor, doğum öncesi taramalarda doğumsal kalp anomalileri atlanabiliyor. Zaten hamilelik sırasındaki taramalarda çoğu zaman doğumsal kalp hastalıklarının sadece ağır formları tespit edilebiliyor” dedi.
Böyle bir çocuğun greyfurt yemesi bile riskli
“Örneğin kalbinde iletimsel sorun olan bir çocuğun bazı antibiyotikleri kullanması, greyfurt gibi bazı meyveleri yemesi, kola gibi kafeinli içecekler tüketmesi bile hayati risk taşıyor” diyen Prof. Dr. Bakır, aileleri de uyardı: “Çocukta herhangi bir hastalık belirtisi yoksa aile bunu nereden bilecek? İstatistiklere göre her 100 öğrenciden 2’sinde anomali beklenir. Bu çocuklar için ameliyat da gerekebilir ilaçla da takip edilebilirler. Yeter ki taramadan geçip kontrol altında tutulsunlar. Anne babalara tavsiyem, çocukları ilkokula başlarken mutlaka bir kez EKG çektirsin. Doğar doğmaz EKO yapılmadığı için hiç değilse okula başlarken tarama yaptırılsın ki bir sorun varsa erkenden kontrol altına alınsın. Kalp anomalileri en çok 10-15 yaşlarında ortaya çıkmaya başlıyor. Çünkü organ yoruluyor o yaşa kadar. O aşamaya gelmeden erkenden önlem alınması çok daha iyi” dedi.
Aile öyküsü de önemli
Çocukluk çağında ani kardiyak ölüm (SCD) ve ritim bozuklukları hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Bakır, “Ani kardiyak ölüm genellikle daha önceden sağlıklı olan bir çocukta semptomların başlangıcından sonraki 1 saat içinde gelişen beklenmedik kalp damar nedenli ölümlerdir. En sık nedenleri, kalpteki yapısal ve fonksiyonel hastalıklar, aritmiler ve doğumsal kalp hastalıkları içinde ise özellikle aort darlıkları, yırtıkları ve Marfan sendromu ile doğumsal koroner anomalilerdir” dedi.
Çocukta egzersizle, korkuyla veya heyecanla ilişkili senkop (ani bayılma), nöbet geçirme, ateşin tetiklediği bayılmalar, özellikle egzersiz sırasında hızlı ve düzensiz kalp atım hızının en sık görülen belirtiler olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Bakır, sözlerini şöyle sürdürdü: “Aile öyküsünde ise kalp hastalığı hikayesi veya 40 yaş öncesi ani kardiyak ölüm, bazı doğumsal kalp hastalığı hikayelerinin olması, ailede açıklanamayan bayılma veya nöbet geçiren bireylerin olması, ani bebek ölüm sendromu öyküsü varlığı, çocuk açısından göze çarpan ailesel risk faktörleridir.”