Bahar aylarının gelmesiyle birlikte alerji mevsimi de açıldı. Dünyada nüfusun yüzde 40’ını etkileyen bahar alerjilerinin ülkemizde görülme sıklığı yetişkinlerde yüzde 30’lardayken çocuklarda yüzde 37’lere kadar ulaştığını söyleyen uzmanlar, bu rahatsızlığın Türkiye’de 4 kişiden birini tehdit ettiğini vurguluyor.
Bahar alerjisi olanların mutlaka bir uzmana görünmeleri gerektiğine dikkat çeken Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Nedim Arda, konu hakkında bilgiler verdi. Zamanında tedavi edilmeyen hastaların astım ve burun içerisinde polip gelişimine yol açabileceğini söyleyen Arda, şunları dile getirdi:
Yaşam kalitesini düşürüyor
“Bahar ayları hepimize rengarenk çiçekleri ve yemyeşil ağaçları hatırlatsa da bu ayların gelmesiyle hayatı kabusa dönenler var. Bu tür hastalarda oluşan alerjik reaksiyonların şiddeti kişiden kişiye farklılık göstermekte, bazı hastalar bu reaksiyonları hafif bir şekilde atlatırken bazı hastalarda oluşan reaksiyonlar işlerini engelleyecek ve yaşam kalitelerini etkileyecek kadar şiddetli olabilmektedir. Alerji genetik geçiş özelliğine sahip bir hastalıktır ve her iki ebeveynin alerjik olması durumunda çocuklarında da yüzde 50 olasılıkla alerji görülmektedir.
Pek çok hastalığa neden oluyor
Alerjik kişilerin soğuk algınlığına, sinüzite ve kulak enfeksiyonlarına olan hassasiyetleri vardır. Bu hastalıklar onları alerjisi olmayanlardan daha fazla rahatsız edebilir. Hatta bazen daha ağır olarak bu kişilerde astım gelişebilir. Diğer taraftan zamanında tedavi edilmeyen bazı hastalarda burun içerisinde polip gelişimine yol açarak cerrahi tedaviye kadar giden sorunlar yaratır. Alerjinin neden olduğu burun tıkanıklıkları ise hem gün içinde hem de uykuda tıkanmaya (uyku apnesi) yol açarak yetersiz oksijen alımına ve sonuçta kalp ritim bozuklukları, yüksek tansiyon, kalp yetmezliği gibi ikincil problemlere neden olabilirler.Ayrıca şiddetli seyreden hastalarda sosyal açıdan bulunduğu ortamda rahatsız olmasına yol açacak boyutlara ulaşabilir.
Kişiye özel tedavi çok önemli
Şikayetlere herhangi bir enfeksiyonun ya da yapısal bir bozukluğun yol açıp açmadığı saptanması amacı ile tüm hastalarda tam bir kulak burun boğaz, baş ve boyun muayenesi yapılmalıdır. Böyle bir problemin belirlenmesi halinde öncelikle uygun tedavi planlanmalıdır. Alerjik reaksiyona neden olan alerjenleri tespit etmek amacı ile deri testleri ya da kan testleri istenebilir. Testlerde sadece hangi maddeye karşı alerjiniz olduğunu değil aynı zamanda bu alerjinin düzeyi de ortaya çıkmaktadır. Tedavi planlamasında hastanın özelliklerine, muayene bulgularına ve şikayetlerinin ciddiyetine göre farklı tedavi protokolleri uygulanabilir. Hafif geçen alerjik nezle de uygun anti alerjik ilaçlar verilerek hastalık kolaylıkla kontrol altına alınabilir. Ancak bu ilaçları bazen uzun süreli kullanmak gerekir. Tedaviye dirençli alerjik nezle de ise farklı gruptan ilaçlar verilir ve bazen de cerrahi tedavi uygulanabilir. Son yıllarda ise Rhinolight (ışık tedavisi) uygulanarak iyi sonuçlar alınmıştır.”