Ebeveynlerin bilinçsiz yaklaşımları, yanlış beslenme alışkanlıkları, hareketsizlik gibi nedenlerle son yıllarda dünyada ve ülkemizde şişman çocuk sayısı hızla artıyor. Sindirim sistemi rahatsızlıklarından ruhsal sorunlara kadar birçok tabloya neden olan bu durumun anne babalar tarafından ciddiye alınması önem taşıyor.
Memorial Ankara Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. İncilay Üstündağ, çocuklarda fazla kiloların beraberinde getirdiği sağlık sorunları ilgili bilgi verdi.
Çocuklukta artan yağ hücreleri vücutta ömür boyu korunuyor
Obezite sadece kilo fazlalığı değil, vücutta yağ dokusunun olması gerekenin üzerinde olmasıdır. Bu anlamda erişkin tipi obezite ile çocuklardaki obezite aslında birbirinden farklıdır. Erişkinlerde kilo artınca yağ hücreleri genişlemekte ve kilo verince daralmaktadır. Çocuklarda ise kilo arttıkça yağ hücre sayısı da artmakta ve ömür boyu bu hücreler vücutta korunmaktadır. Bu nedenle şişmanlık, çocukluk çağından itibaren dikkatle izlenmesi ve önlenmesi gereken bir sağlık sorunudur.
Obezitenin neden olduğu sağlık sorunları erken yaşlarda ortaya çıkıyor
Çocuğun fazla kilolu olup olmadığına; boyuna göre ağırlık yüzdesinin oranına bakılarak karar verilmektedir. Bununla birlikte beden kitle endeksi, bel çevresi, boyun çevresi gibi ölçümler şişmanlığın boyutunu daha net bir şekilde göstermektedir. Eskiden kilolu çocuk sağlıklıdır düşüncesi ön plandayken günümüzde çocuklarda şişmanlığın hastalık olarak değerlendirilmesinin nedeni; yetişkin şişmanlığında karşılaşılan sorunların temelinin çocukluk döneminden atılması ve kişinin sağlığını tehdit etmeye başlamasıdır. Çocuklarda fazla kiloların neden olduğu sağlık sorunları erken yaşlarda kendini göstermekte ve genç yaşta hayat kayıplarının daha sık görülmesiyle sonuçlanmaktadır.
Çocuklarda obezitenin neden olduğu diğer rahatsızlar şu şekilde sıralanabilir:
Metabolik Sorunlar: Kan şekerinin yükselip insülin direncinin artması sonucunda, eskiden sadece yetişkinlerde görülen Tip II şeker hastalığı oluşumu tetiklenmektedir.
Kardiyolojik Sorunlar: Kan yağlarının yükselmesiyle birlikte yüksek tansiyon, kalp büyümesi, kalp damarlarında bozulma ve buna bağlı kalp hastalıklarında artış görülmektedir.
Ortopedik Sorunlar: Geç yürüme, yürüme bozuklukları, eklemlerde aşınma, omurga bozuklukları gibi pek çok sorun ortaya çıkabilmektedir.
Bağışıklık Sistemi Sorunları: Enfeksiyona yatkınlık oluşmakta, otoimmün hastalıklar ve bazı kanser türleri tetiklenmektedir.
Sindirim Sistemi Sorunları: Ülser, reflü, karaciğer yağlanması, safra taşı oluşumu artmaktadır.
Ruhsal Sorunlar: Özgüven eksikliği, sosyal ayırımcılık, madde kullanımında artış, depresyon ve intihar eğilimine varan sorunlarla karşı karşıya kalınabilmektedir.
Çocuğunuz için doğru bir rol model olun
Şişmanlık harcanandan daha fazla enerji alınması sonucu yağ dokusunun birikmesiyle ortaya çıkmaktadır. Oluşumunda hormonal nedenlerin dışında esas olarak genetik faktörler ve çevresel etmenler en önemli rolü oynamaktadır. Özellikle ebeveyn obezitesi, ailenin yanlış beslenme alışkanlığı ve fiziksel aktivite yetersizliği şişmanlığın altında yatan temel etkenlerdir. Uzun süre TV seyreden, saatlerce bilgisayar başından kalkmayan ve o sırada sürekli yüksek yağ ve enerji içeren abur cubur atıştıran çocukları bekleyen en büyük tehlike şişmanlıktır. Şişmanlığın önlenmesi için ilk olarak diyetin düzenlenmesi ve fiziksel aktivitenin artırılması gerekmektedir. Bu noktada önemli görev ebeveynlere düşmektedir. Çocuğun doğru beslenme alışkanlığı kazanması, aile içindeki eğitimle sağlanabilir.
Çocuğunuza ödül olarak şeker çikolata ve cips vermeyin
Çocukların obezite sorunuyla karşı karşıya kalmamaları için bebeklik döneminden itibaren bazı önlemler alınmalıdır. Bebek beslenmesinde 1 yaşına kadar olan dönemde; ilk 6 ay sadece anne sütü verilmeli ek gıdalara erken başlanmamalıdır. Ek gıdaya geçildiğinde unlu şekerli muhallebi gibi besinler tercih edilmemeli, çocuk kaşıkla beslenmeli, biberon ve blender ile çekilmiş gıdalardan kaçınılmalı, miktarlar doğru ayarlanmalı ve çocuk yemeye zorlanmamalıdır. 6 yaşına kadar olan okul öncesi dönemde; çocuğun öncelikle ne yediğinin farkında olması sağlanmalıdır. Televizyon karşısında hipnotize olmuş bir çocuğa yemek yedirmek oldukça yanlıştır. Şeker, çikolata, cips gibi paketli gıdalar ödül olarak kullanılmamalı, gazlı ve şekerli içecekler yerine ayran tercih edilmelidir. Bu dönemde aile bireyleri çocuğa örnek olacak şekilde beslenmeli ve çocuğun fiziksel aktivitesi artırılmalıdır. 06-18 yaş arasını kapsayan okul ve adölesan döneminde ise; öğün atlanmaması sağlanmalı, varsa yanlış beslenme alışkanlıkları düzeltilmeli, fast-food yiyecek tüketimi sınırlandırılmalı ve çocuk tencere yemeğine yönlendirilmelidir. Bu yaş grubundaki çocuklara asla düşük kalorili veya yüksek proteinli diyetler yaptırılmamalıdır.