14 Kasım Dünya Diyabet Günü kapsamında, Girişimsel Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mutlu Cihangiroğlu, diyabet hastalarında görülen diyabetik ayak hakkında bilgi verdi. Cihangiroğlu diyetin önemine dikkat çekti.
Toplumda en sık görülen kronik hastalıklardan biri olan diyabet ile ayakta oluşan damar sertleşmesi ve kireçlenmesiyle birlikte diyabetik ayak meydana gelmektedir. Oluşan bu damar kireçlenmesine başta sigara olmak üzere yüksek kolestrol ve lipid değerleri, kontrolsüz kan şekeri, yüksek tansiyon, obezite ve genetik nedenler sebep olabiliyor. Günümüzde diyabet, diğer adıyla şeker hastalığı, devam eden kan şekeri yüksekliği sonucu meydana gelen ilerleyici bir hastalıktır. Diyabet hastalarında görülen diyabetik ayak hakkında bilgi veren Girişimsel Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mutlu Cihangiroğlu, diyetin önemine dikkat çekti.
Diyabetik ayak nedir ve nasıl önlenebilir?
Diyabet yani şeker hastalığı, toplumda en sık görülen kronik hastalıklardan biridir ve kan şekeri yüksekliği ile karakterizedir. Kan şekeri yüksekliği kontrol altına alınamadığında hastalarda diyabet komplikasyonları ortaya çıkar. Diyabetik ayak şeker hastalığının uzun sürmesine ya da kan şekerinin kontrol altına alınamamasına bağlı olarak ayakta kronik yara gelişmesidir. Diyabet hastalığı kılcal damarları etkileyerek nöropatiye yani sinirlerde enflamasyona ya da vaskülopatiye yani damarlarda enflamasyona sebep olur. Diyabetik hastalarda hem nöropati hem de vaskülopatiye bağlı olarak ayaklarda yaralar gelişir. Diyabetik ayak hastalığından korunmanın en etken yollarından biri de kan şekerini düzenleme ve kontrol altında tutmaktan geçer. Kan şekeri seviyelerinin düzenli olarak kontrol edilmesi, sağlıklı bir diyet, düzenli spor ve polifenol gibi diyabeti önlemede pozitif yönde etkileri olduğu düşünülen doğal ürünler tüketmenin diyabet ve diyabetik ayak hastalığından korunmada önemli etkileri vardır.
Araştırmalara göre, bazı besinler doğal olarak içerdikleri aktif bileşenleri ile sağlığı geliştirici ve hastalık riskini azaltıcı potansiyel etkileri olan bileşenler bulunduruyor. Bunlardan biri de zeytinde bulunan ve birden fazla fenolik grup bulunduran biyoaktif bir besin bileşeni: Polifenol. Polifenol açısından zengin bir diyet, kandaki şekeri hücrelere taşıyan insülin üretimini artırarak ve bununla doğru orantılı olarak kan şekerini düşürerek diyabetik ayak riskini azaltabiliyor. İçinde yüksek miktarda polifenol bulunan, zeytin ve zeytin yaprağından üretilen zeytin ekstresi bu konuda öne çıkıyor. Fenolik zeytin ekstresi, normal yağlara oranla 10 kat daha yüksek seviyelerde bulundurduğu polifenol oranıyla insan vücudunun ihtiyacı olan günlük polifenol tüketimi oranını karşılıyor. Ayrıca, fenolik bileşenlerin vücut tarafından yüzde 92’ye kadar emilebilmesiyle birlikte diğer polifenollü besinlerden ayırılıyor.
Polifenolün kan şekeri seviyesi üzerine nasıl bir etkisi vardır?
Polifenol, kan şekerinin salınımını kontrol etmeye yardımcı olan ve vücudun insülini daha iyi kullanmasını sağlayan güçlü bir antioksidan ve hipoglisemik bir bileşiktir. Kanımızdaki şekeri hücrelerimize taşıyan insulinin üretimini arttırarak ve dolayısı ile kan şekerini düşürerek diyabet riskini azaltmada pozitif ektileri olduğu bilinmektedir. Bu nedenle, yüksek polifenol içeren doğal gıdaların veya gıda takviyelerinin tüketimi, kan şekerini düzenlemede çok önemli bir rol oynamaktadır. Fenolik zeytin ekstresinde bulunan yüksek polifenol seviyeleri düzenli tüketildiğinde diyabet ve buna bağlı diyabetik ayak hastalıklarından size korumada yararlı olacaktır.
Girişimsel Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mutlu Cihangiroğlu polifenolün diyabetik ayak üzerinde koruyucu ve önleyici etkisi hakkında da bilgi verdi. Cihangiroğlu, diyabetik ayaktan korunmak için gereken önemleri şöyle vurguladı;
- Kan şekeri düzeyinizi düzenli takip edip 3 aylık hekim kontrolünüzü ihmal etmeyiniz.
- Diyetinize uyunuz, polifenolden zengin beslenmeyi tercih ediniz.
- Günde en az 30 dakika düzenli yürüyüşler ile eksersizler yapınız.
- Ayaklarınız terli ve nemli kalmamalı. Ayaklarınızı her gün yıkayıp, çoraplarınızı günlük değiştiriniz.
- Tırnaklarınızı dikkatli ve derin olmayacak şekilde kesiniz.
- Asla çıplak ayakla dolaşmayınız.
- Evde ve dışarıda içi yumuşak, dışı sert, kapalı ayakkabılar kullanınız.
- Yılda bir kez bacak atardamarlarınızı Doppler Ultrasonografi ile kontrol ettiriniz. Darlık ya da tıkanıklık durumunda ihmal etmeden tedavi ettiriniz.