Tüm dünya COVID 19 aşısını bekliyor. Ülkeler arasında bir aşı savaşı haline gelen bu kritik durumda herkesin aklında aynı sorular var. Aşıyı hangi ülke bulacak, tüm dünya bundan eşit bir şekilde yararlanabilecek mi?
Çin’de başlayan ve tüm dünyaya yayılan Covid 19 virüsü sebebiyle hayatını kaybedenlerin sayısı 500 binli rakamlara yaklaşırken yaşanan kaostan etkilenen tüm dünya merakla bulunacak aşıyı bekliyor.
Virüsün dünyaya yayılmasını takiben Dünya Sağlık Örgütü’nün salgını pandemi olarak ilan etmesinden sonra önde gelen bilimsel kurum ve tıp insanları tarafından farklı araştırma programlarında Covid-19 aşısının geliştirilmesi için çalışılıyor. Aynı zamanda tüm dünyada COVID-19 tedavisinde kullanılmak üzere geliştirilen ilaçların patentlerinin alınması için de başvurular yapılıyor.
Aşılar üzerindeki patent koruması ve kamu yararı gerekçesiyle zorunlu lisans durumları
Patent, buluş sahibinin, buluş konusu ürünü üçüncü kişilerin belirli bir süre üretme, kullanma, satma veya ithal etmesini engelleme hakkı olan belgedir. Başka bir ifadeyle patent ürettirtmeme, sattırtmama, kullandırtmama hakkıdır. Dünyadaki tüm ülkeler COVID-19 virüsü için geliştirilecek aşının bazı şirketler veya hükümetler tarafından patentle kısıtlanmasından endişe ediyor. Bu konu patent ile bir aşının tekel hakkı elde edilmesi ve kamu yararı söz konusu olduğunda devletlerin alması gereken kararlar neler olmalı sorularına neden oluyor.
Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz, aşılar üzerindeki patent koruması ve kamu yararı gerekçesiyle zorunlu lisans durumları hakkında önemli bilgiler verdi.
Aşılar patentlenebilir mi?
“Öncelikle doğada var olan mikro organizmalar, doğanın bir parçası olduğu için keşifleri bir buluş olarak değerlendirilmiyor, dolayısıyla patentlenemiyor. Bu sadece bizim ülkemizde değil, Avrupa Patent Ofisi’, Avusturya Patent Ofisi ve İsveç Patent Ofisi gibi dünyanın birçok ülkesinde bu şekilde değerlendiriliyor. Fakat bu kural, laboratuvar ortamında üretilebilen ya da geliştirilebilen mikroorganizmalar için geçerli değil. Gelişmiş pek çok ülkede, insan eliyle üretilmiş ya da geliştirilmiş mikroorganizmalar ile biyolojik materyaller patentlenebilir durumda.
Bakteriler, virüsler, mantarlar gibi örnekleri sayabiliriz. Ülkemizde de aşılar konusunda TÜRKPATENT veri tabanında yüzlerce yayınlanmış başvuru mevcuttur. Avrupa Patent Sözleşmesi’ne göre bir buluşun patentinin alınabilmesi için, üç şartı yerine getirmesi gerekiyor; Buluşun yeni olması, yaratıcı bir adım içermesi (buluş basamağı) ve endüstriyel uygulama kapasitesine sahip olmasıdır. Diyelim ki doğal bir mikroorganizmanın antibiyotik etkisi gösterebildiği bir buluş gerçekleşti; böyle bir durumda istisnai olarak mikroorganizma, buluşun bir parçası olarak patentlenebilir. Yani doğal bir mikroorganizmanın da içinde bulunduğu, farklı bileşenler de içeren bir buluş gerçekleşiyorsa, bu patentlenebiliyor. Şirketler ya da kişiler, bir aşının patenti için başvurduğunda, aşıda yer alan birçok bileşen için, yani aslında bir mikrop değil, ortaya çıkan formül için başvuruyor.
En önemli soru; aşı bulunduğu takdirde tüm insanlığın kullanımına açık olacak mı ve ekonomik olarak tüm ülkeler aşıya erişebilecek mi?
Bu bilgileri değerlendirdiğimizde, aşının patentle korunabileceğini ve tekel hak sahipliğinin olabileceği mümkündür. Ancak, patent hakkını elde edecek kişilerin yetkileri kamu sağlığının etkilendiği pandemi, savaş gibi istisnai durumlarda zorunlu lisansla sınırlandırılabilmektedir. Zorunlu lisans dediğimiz bu durum 6769 sayılı SMK ‘ nın ilgili maddeleriyle düzenlenmiştir.
Zorunlu lisans patent hakkı sahibini kısıtlayıcı niteliktedir. Zorunlu lisansta, patent hakkı sahibinin iradesi dışında lisans verme işlemi söz konusudur. Savaş, pandemi gibi olağanüstü koşullarda patent hakkı sahibinin izni aranmaksızın zorunlu lisans verilerek üçüncü kişilerin patent hakkının korunması kapsamına giren ürünleri üretmesi sağlanabilir. Burada patent hakkı sahibine haksızlık yapılıyor gibi düşünmemek gerekir. Hak sahipliği devam etmekte, mahkemenin belirleyeceği lisans bedeli patent sahibine ödenmektedir. Zorunlu lisansta temel olan patent hak sahibinin lisans verme iradesinin kamu sağlığı için devlet tarafından ortadan kaldırılıp kendisine zorunlu olarak lisans verilmesini sağlamaktır.