Çocuklarda büyüme sorunlarına neden olan hastalıklardan biri olan Çölyak, genetik, çevresel ve immünolojik faktörlerin etkileşimi ile ortaya çıkan bir sorun. Daha çok süt çocukları ve yaşamın 6-24. aylarında gluten alımı başladıktan sonra ortaya çıkıyor.
Çölyak, kronik ishal veya cıvık dışkılama, kusma, karın ağrısı, karın şişliği, kas zayıflığı, hipotoni, iştahsızlık gibi mide- barsak sistemi bulguları ve malabsorbsiyon sendromu gibi şikayetlerle kendini gösterdiği için ebeveynler tarafından fark edilemeyebiliyor.
Çocuk Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Meltem Uğraş, özellikle son yıllarda literatürde, obez çocuklarda tedaviye dirençli demir eksikliği anemisi, tekrarlayan karın ağrısı, transaminaz yüksekliği ve makarna yedikten sonra ishal görülmesi gibi nedenlerle yapılan incelemeler sonucunda çölyak tanısı alan vakalara rastlandığına dikkat çekti.
Bu belirtilere dikkat
Prof. Dr. Meltem Uğraş; Çölyak için dikkat edilmesi gereken belirtiler konusunda şunları aktardı:
“Boy kısalığı, ergenlikte gecikme, diş mine tabakası bozuklukları, aftöz stomatit, tedaviye cevap vermeyen veya nedeni kesin belli olmayan demir eksikliği anemisi, osteoporoz veya osteopenik kemik hastalıkları, kronik artrit, kardiyomyopati gibi kalp kası bozuklukları, karaciğer fonksiyonlarında bozukluk, nörolojik bozukluklar gibi bulgular yanında, tekrarlayan karın ağrısı, bulantı-kusma, şişkinlik gibi irritabl barsak hastalığını düşündüren yakınmalar, gastroözofageal reflü ve kabızlık gibi atipik intestinal yakınmalarla saptanır.”
Tüm dünyada görülme sıklığı artıyor
Önceleri nadir bir hastalık olarak kuzey-batı Avrupa’nın hastalığı olduğu düşünülen ÇH’nın yapılan çalışmalarla bugün bütün dünyada çok yaygın olduğu, farklı toplumlarda ortalama yüzde 0,3-1 civarında görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Uğraş hastalığın sıklığı konusunda ise şunları anlattı:
“Tarama çalışmaları ile çölyak hastalığı sıklığı tüm dünyada giderek artan bir eğri çizmektedir. Avrupa kökenli toplumlarda 1/85- 1/300 (ortalama 1/100) arasında bildirilirken ülkemizde yapılan bölgesel çalışmalarda çocuklarda yüzde 1 civarında, erişkinlerde ve sağlıklı kan vericilerinde yüzde 0,8-1,3 arasında saptanmıştır. Ülkemizde en son gerçekleştirilen ÇH tarama projesinde ise sağlıklı görünen okul çocuklarında ÇH sıklığı yüzde 0,47 (1/212) olarak bulunmuştur.
Farklı hastalıklarla da ilişkili
Çölyak otoimmün bir hastalık olduğu için tip I diyabet, tiroidid, Sjögren hastalığı, Addison hastalığı, ayrıca osteoporoz, primer biliyer siroz, Down sendromu ve seçici immünglobulin A (IgA) eksikliği gibi hastalıklarla da sıklıkla bir arada görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Uğraş, “Bu nedenle risk grubu denilen, 1. derece akrabalarında ÇH saptanmış ya da ÇH ile birlikte görülebilen diğer hastalıkları olan bireyler belli aralıklarla ÇH açısından araştırılmalıdırlar” dedi.
Kesin tanı önemli
Hastalığın tedavisinin ömür boyu süreceği için Çölyak Hastalığı tanısının kesin olarak konmasının çok önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Meltem Uğraş, şu bilgileri verdi:
“Klinik bulguları Çölyak hastalığı düşünülen hastalardan kan tahlilleri istenilir. Kan tetkiklerinde pozitiflik çıkması durumunda hastalara endoskopi yapılıp oniki parmak barsağından biyopsi alınır. Bu biyopsi örneğinin patolojik olarak incelenmesi ile hastalığın kesin tanısı konur.
Tedaviye tam uyum şart
Tedavi, ömür boyu sürecek glutensiz diyettir. Bu tedaviye sıkı bir şekilde uyulması hastalığın prognozu açısından önemlidir. Henüz alternatif tedavi yoktur. Ancak uzun süre tanı almadan devam eden çölyak hastalığında en önemli komplikasyonlar ilerleyen yaşla birlikte diğer otoimmün hastalıkların eşlik etmesi, osteoporoz, ülseratif jejunoileitis ve T hücreli intestinal lenfoma gibi malignansilerin ortaya çıkmasıdır.”