Böbrek taşı hastalarına özel 6 öneri

0
575
Böbrek taşı hastalığında en yaygın görülen belirti ağrıdır.

Böbrek taş hastalıkları, tedavi sonrasında da yaşam boyu takip ve özen gerektiren bir sağlık sorunu. Bu nedenle hastaların sağlıklı yaşam alışkanlıkları kazanması ve düzenli sağlık kontrollerinden geçmesi, hastalığın tekrarlama riskini azaltması açısından gereklidir. İşte, böbrek taşı hastalarına sağlıklı yaşam önerileri…

Op. Dr. Salih Alar

Böbrek taşı sorunları, toplumda her 11 kişiden birinde görülüyor ve 70 yaşına kadar erkeklerin %19’unda, kadınların ise %9’unda ortaya çıkabiliyor. Yaşam kalitesini düşüren, ciddi ağrılara yol açan ve taş oluşumu nedeniyle böbrek fonksiyonlarında da harabiyet oluşturabilen taş hastalıkları, bazı kişilerde ağrı gibi bir belirti vermeden de sessizce ilerleyebiliyor. Böbrek sağlığını koruyucu bazı önlemler almak, böbrek taş oluşum riskini azaltabiliyor. Memorial Diyarbakır Hastanesi Üroloji Bölümü’nden Op. Dr. Salih Alar, böbrek taşı hastalığı ve tedavi seçenekleri ile taş hastalarına sağlıklı yaşam önerileri hakkında bilgi verdi.

Ağrı şikayeti taş göstergesi olabilir

Böbrek taşı hastalığında en yaygın görülen belirti ağrıdır. Ağrı çoğunlukla, taşın, böbrekten mesaneye idrar akışını kısmen ya da tamamen engellemesi sonucu oluşur. Hastanın bazen hafifçe atlattığı ancak bazen de hastaneye yatışını gerektirecek kadar şiddetli olabilen ağrı, tamamen ortadan kalkmaz. Genellikle 20 dakika ile bir saat arasında devam eden ağrı, kaburgaların altında sırt bölgesinde veya karnın alt bölgesinde oluşur ve kasığa doğru ilerleyebilir. Bulantı-kusma, sık idrara çıkma, idrar yaparken yanma, sızı ve bunlara sürekli idrar yapma hissi ağrıya eşlik edebilir. Bu durum, taşın hareket ettiğinin veya düştüğünün bir göstergesi olabilir.

Sessiz böbrek taşı tesadüfen ortaya çıkabilir

Böbrek taşları bazen hiçbir belirti vermeden sessizce oluşabilir. Bazı durumlarda farklı bir nedene bağlı olarak yapılan radyolojik tetkiklerle, taş varlığının tanısı tesadüfen konulur. Taş hastalıklarının tanısında öncelikle ultrasondan yararlanılır. Ultrasonografi özellikle gebelerde, çocuklarda ve radyasyona maruz kalmak istemeyen hastalarda kullanılan ilk yöntemdir. Ancak çok küçük veya böbrekten çıkıp kanala düşen taşlar ultrasonda gözden kaçabilir. Bu nedenle kesin tanı için ileri görüntüleme tetkiklerinden biri olan ve taş tanısında sık kullanılan ilaçsız (kontrastsız) bilgisayarlı tomografi yöntemine başvurulur. Tomografi sayesinde hem en küçük taşlar görülebilir hem de yapılacak ameliyat ya da müdahaleyi planlayabilmek için 3 boyutlu görüntüler elde edilebilir. Özellikle ailesinde böbrek taşı öyküsü bulunanlar ve daha önce taş düşürenler, düzenli sağlık kontrolleri ile sessiz böbrek taşlarının olup olmadığını kontrol ettirmelidir.

Taş hastaları yaşam standardını değiştirmeli

Böbrek taş hastalıkları, tedavi sonrasında da yaşam boyu takip ve özen gerektiren bir sağlık sorunudur. Bu nedenle hastaların sağlıklı yaşam alışkanlıkları kazanması ve düzenli sağlık kontrollerinden geçmesi, hastalığın tekrarlama riskini azaltması açısından gereklidir.

Taş hastaları, aşağıdaki önerileri dikkate almalıdır:

  • Günde ortalama 2,5 lt su tüketilmeli ve bu gün içerisine yayılmalı.
  • Taş hastalarına özel, Akdeniz tipi beslenme ağırlıklı ve protein sınırlaması olan diyet planına dikkat edilmeli.
  • Düzenli spor ya da egzersiz yapılmalı.
  • Stresten mümkün olduğunca uzak durulmalı ya da stres kontrolünü sağlayacak aktiviteler planlanmalı.
  • Düzenli doktor kontrolleri, kah tahlilleri ve ultrason tetkiki ile süreç takip edilmeli.
  • Doktorun önermediği alternatif bir tedavi seçeneği tercih edilmemeli.

Böbrek taşı tedavisinde endoskopik ve laparaskopik cerrahi dönemi

Böbrek taşı ameliyatları günümüzde artık iki farklı teknikle, hastanın vücudunda ameliyat izi oluşmadan gerçekleştirilmektedir. Bunlardan ilki endoskopik yani doğal delikten yapılan cerrahidir. Böbrekteki taşaidrarın geçtiği kanallar kullanılarak ve çok ince kıvrılabilir kameralı aletler ile ulaşılarak yapılan bu ameliyatlarda, lazer yöntemiyle böbrekteki taşlar mümkün olduğunca en küçük parçaya ayrılır. Daha sonra da bu küçük parçaların vücuttan tahliyesi için böbrek içerisine kateter yerleştirilir. Yöntem genellikle 2 cm’den küçük taşlar için uygulanır. Böbreğe konulan kateter ile küçük parçalı taşlar dökülür ve daha sonra ikinci bir ameliyat ile kateter alınır. İkinci kapalı cerrahi yöntemi de hastanın sırt bölgesinden böbreğe doğru yaklaşık 1cm genişliğinde bir tünel oluşturulmasıdır. Bu tünel içerisinden gönderilen kameralı aletler ile böbreğin içindeki taşlar görülür ve bir bütün halinde veya kırılarak aynı yoldan dışarı çıkartılır. Teknolojik gelişmeler sayesinde, günümüzde bu tünel çapı küçültülmüş, ameliyat hem hasta hem de doktor için daha konforlu hale getirilmiştir.

Kapalı cerrahiler açık ameliyatların yerini alıyor

Tüm dünyada hemen hemen tüm açık böbrek taşı ameliyatların yerini, eğer hasta için uygunsa ve yapılabiliyorsa, kapalı ameliyat yöntemleri almıştır. Bu özellikli cerrahilerin en önemli üstünlüğü, vücut dokularının normal yapısı korunduğu için hastanın iyileşme sürecinin de kısalmasıdır. Ameliyat daha kısa sürmekte, hasta genellikle bir gün sonra taburcu olabilmekte, ameliyat sonrasında daha az ilaç kullanılmakta ve hasta normal yaşamına daha çabuk geri dönmektedir. Taş hastalıkları ortalama % 50 oranında tekrar edebilir. Kapalı cerrahiler sayesinde hasta, aynı yöntemlerle birden çok kez taş ameliyatı olabilir. Açık cerrahide ise bu durum hasta için ciddi komplikasyon riski taşımaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz