Yaz bunları!

0
501
Vehbi Özkanlı / [email protected]

Günlerdir hazırladığım yazımı siliverdim bilgisayarımdan. İstatistiki bilgilerle donattığım, enflasyon verileriyle süslediğim, tarım sektörünün içinde bulunduğu durumu en ince detayına kadar aktarmaya çalıştığım yazımı ve bu yazıyı kaleme almama sebep olan düşüncelerimi de sildim. Rahatladım. Tüm gün içimi karartan ekonomi haberleri ve yorumlar da silinince belleğimden, sanki her şey mükemmel oluvermiş gibiydi. Neden mi sildim? Takip edin beni…

Cuma namazı çıkışında Şemsettin amca kolumdan tuttuğu gibi köyün kahvesine götürdü beni. Bu sefer çay içmeden bırakmaya niyeti yoktu. Oturduk. Kırmak olmazdı Şemsettin amcayı. Yaşı 70’leri bulmuştu. Elleri sertleşmiş, soğuktan, sudan, topraktan nasır tutmuştu. Kasketini yaz kış çıkarmazdı. Çayından bir yudum aldı, ağır ağır başladı anlatmaya. Doğduğundan beri çiftçiydi. Hiç zenginlik görmemişti. Ama bu yıl ona çok ağır gelmişti. Mazotun ve elektrik fiyatının yüksekliği ya da gübrenin altın fiyatına gelmesi değildi derdi; “Asıl derdim, şehirlilerle aramız bozuldu. Sanıyorlar ki bunca maliyeti sırtlandık para kazanırız! Sanırlar ki malı ürettik karaborsacılık yaparız. Ben soğuk sıcak demeden çalışmaya razıyım da, belimi büken bu kavga oldu oğul! Yaz bunları!”

*****

Hatice abla yağmura rağmen sardı kocası Hikmet ile ürününü. Tezgahını açtı Edremit’e. Fiyatlar ateş pahası. Ne yaptın Hatice abla demeye varmadan öyle bir baktı ki; iri gözlerinden sanki tüm olan biteni okudum. Sabah ezandan evvel başladı malını sarmaya Hatice kadın. Yağmayan yağmurda elektrikli motorla suladı tarlasını bugüne kadar. Mazotlu kamyoneti ile taşıdı pazara malını. İki çocuk okula gidiyor. Her şeyin fiyatı ikiye katlanmış. Maydanozu 2 TL’den, patlıcanı 4 TL’den satıp hayata tutunmaya çalışıyor. Elektrik ve mazot parasını ödedikten sonra elinde bir şey kalmadığını söylemesine gerek dahi yok. Yaz bunları!

*****

Pazar çantasını taşana kadar doldurduk eşimle. 100 TL’yi çoktan aştık. Allahtan et, süt ürünleri yok dedik, sevinerek tuttuk evin yolunu. Markette her şeyin fiyatı çok yüksek. Gramajı azaltmasına gerek kalmadı firmaların, biz aldığımızın miktarını zaten yarı yarıya azalttık. Enflasyonu düşürmeye kararlıyız gıda fiyatlarıyla. Süt firması ödemeleri 90 güne çıkarmış. Büyük şükürdeyiz. Konkordato ilan eden firmaya süt veren üreticilerin hali duman. Gece gündüz dua grubu kurduk. Bizim sütü alan firmamıza rabbim zenginlik versin diye.

Şehirde yaşayan arkadaşımı aradım hemen. Anlat dedim arkadaşlarına. Bir tek soğanın hikayesini. Şemsettin amcanın nasırlı ellerini. Yazın sıcağında günler ve geceler boyu tarlasını sulamak için katlandığı eziyeti anlat onlara. 1 litre mazotun yatlara satıldığı gibi çiftçiye satılmadığını anlat. Hatice kadının bir demet maydanoza bağlı yaşam hikayesini anlat onlara. Anlat ki bir dilim ekmeği yerken, buğday tanesinin içine kaç Şemsettin amcanın, kaç Hatice ablanın yaşamının sığdığının farkına varsınlar. İsraf edilmesin…

*****

Arkeologların araştırmaları binlerce yıllık yaşamları ortaya koyuyor. 3000 yıl önce, bugün olan hiçbir şey yok iken buğdayın ekildiğini, ekmek üretildiğini bize haber veriyor. Otobanlarımız, televizyonlarımız yoktu ama tarım hep vardı. Teknolojinin gelişmesi yaratıcı fikirlerle oldu. Artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılayabilecek yeteri kadar gıdayı, gelişen teknoloji ile üretebilecek kapasiteye ulaşmayı hedefleyen insanlık bugün daha refah düzeyi yüksek uygarlık kurmanın peşinde. Kaliteli ve sağlıklı beslenme stratejik bir hususa dönüştü bile.

Türkiye çok zor günlerden geçiyor. Ekonomik kriz bu kez daha sert hissediliyor. Gelişmiş ülkeler artık finansal kaynaklarını hoyratça diğer ülkelerle paylaşmak istemiyorlar. Paraya ulaşmak oldukça maliyetli ve kaynaklar çok uzakta. Dün olduğu gibi para sadece fırsatlara gelmiyor. Bir ülkenin hukuk, eğitim, siyasi yapısını analiz ederek geliyor. Dünya hızla ticaret savaşlarına evrilirken, pek çok ülke halkları şiddetli fakirliğin pençesinde inliyor. Ayakta kalabilmek için iki hususu önümüze koyup yatırım yapmaya devam edeceğiz; Savunma sanayi ve tarım sektörü.

Tarımda kendimize yeteceğiz ve tarım sanayimizi geliştirerek dünyayı beslemeye aday olacağız.

Ama hanımlar, beyler!

Çiftçiye dünyanın en pahalı mazot ve elektriğini satmanız, kur yükseldi bahanesiyle gübre ve hayvan yemi fiyatlarını iki katına çıkarmanız yetmiyormuş gibi, bir de yüksek maliyetlerle ürettiği ürününü zarar etme pahasına çiftçiye sattırmak suretiyle bu ülkeyi ayakta tutamazsınız. Marketlerde süt ve süt ürünlerinin fiyatları katlanmış iken, sütü üreticiden 1.70 TL’nin altında bir fiyattan hem de 90 günlere varan vadelerde satın alarak yarınlara güvenle bakamazsınız. Devletin onca desteğine sahip tarım sektöründe, maliyet enflasyonunu ürün bazlı hesaplamadan yaptığınız fiyatlama politikası ile temel dayanağımız tarım sektörü can çekişmektedir. Şemsettin amcanın ve Hatice ablanın kaygılarını gıdada rant peşinde koşan büyük holding politikalarına esir edersek, bu ah ile yediğimiz her lokma boğazımızda düğümlenecektir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz