Ülkemiz Çölleşme Risk Haritasına göre, topraklarımızın yüzde 19’u yüksek risk altında

0
807
Ülkemiz Çölleşme Risk Haritasına göre, topraklarımızın yüzde 19’u yüksek risk altında

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ülkemiz ‘Çölleşme Risk Haritası’na göre topraklarımızın yaklaşık olarak yüzde 20’sinin zayıf, yüzde 52’sinin orta ve yüzde 19’unun yüksek risk grubunda bulunduğunu açıkladı.

Bayraktar, 16 Haziran Toprak Bayramı ve 17 Haziran Dünya Çölleşme Mücadele Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, erozyon, tuzluluk ve çoraklaşma ile tarım arazilerinin yanlış ve amaç dışı kullanımının ülkemiz topraklarının en önemli sorunu olduğunu bildirdi.

Dünyada çölleşme ve kuraklığın, kara alanlarının dörtte birini, 168 ülkeyi ve 1,5 milyar insanı doğrudan etkilediğine dikkati çeken Bayraktar, ülkemiz topraklarının yüzde 19’unun da yüksek risk grubunda oluğunu kaydetti. Bayraktar şu bilgileri paylaştı:

“Bu nüfusun 250 milyon kadarı ciddi risk altında iken yaklaşık 10 milyon kadarı çölleşme/arazi tahribatı ve kuraklık nedeniyle göç etmek durumunda kalmıştır. Çölleşme/arazi tahribatı ve kuraklık sebebiyle dünyada her yıl 12 milyon hektar tarım arazisi bozulmakta, 5,6 milyon hektar orman arazisi azalmaktadır.

Ülkemiz ‘Çölleşme Risk Haritası’na göre de topraklarımızın yaklaşık olarak yüzde 20’si zayıf, yüzde 52’si orta ve yüzde 19’u yüksek risk grubunda bulunmaktadır. Türkiye’de Konya gibi kurak ve mikro klima özelliği gösteren bölgelerimiz bulunmakta ve bu alanlar çölleşme açısından sıcak noktalarımızı oluşturmaktadır. Konya-Karapınar, Iğdır-Aralık ve Urfa-Ceylanpınar çok yüksek risk taşıyan bölgeler olarak görülürken, Tuz Gölü havzası, Ereğli-Karaman bölgesi, Urfa-Ceylanpınar-Mardin-Batman hattıyla Eskişehir çevresi orta ve yüksek risk grubunu oluşturmaktadır. Yeşilin, yağışın ve nemin bol olduğu Karadeniz bölgesi ise en düşük risk sınıfında yer almaktadır.”

Bayraktar, topoğrafyanın çok engebeli olması, farklı iklim özelliği yanında, bitki örtüsünün tahrip edilmesi ve yetersizliği, tarım ve orman arazilerinin amaç dışı kullanımı, yanlış tarım uygulamaları, meraların aşırı ve düzensiz kullanımı, bilinçsiz ve aşırı sulama,  toprak kirlenmesi ve vahşi madencilik faaliyetlerinin çölleşmeyi hızlandırdığını belirtti.

“Çölleşme ve erozyonla mücadelede ormanlar büyük öneme haiz”

 Çölleşme ve erozyonla mücadelede ormanların korunması, geliştirilmesi ve genişletilmesi çalışmalarının önem arz ettiğini vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:

“Ormancılık faaliyetlerinin planlanmasında ve uygulanmasında erozyon riski dikkate alınarak toprağı koruyucu tedbirler uygulanmalı, ormancılık dışı faaliyetler için tahsis edilen alanlarda erozyon ve toprağın korunması açısından etkin bir denetim yapılmalıdır. Toprak kayıplarında heyelan ve erozyon gibi doğal süreçlerin önemli bir rolü vardır. Ancak; sürdürülebilir olmayan arazi kullanımı, uygunsuz tarımsal faaliyetler ve toprağın organik maddelerine zarar veren hasat, anız yakılması gibi insan faaliyetleri, doğal döngüye kıyasla toprakta biyolojik çeşitliliğin kaybı için çok daha büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Türkiye çölleşme, su erozyonu, rüzgâr erozyonu, heyelan ve çığ risk haritaları yapılmalıdır. Tarım arazilerinde toplulaştırma çalışmaları yapılırken, rüzgâr erozyonu görülen alanlarda, rüzgâr perdesi, yeşil kuşak ve rekreasyon maksatlı ağaçlandırma çalışmaları yapılacak alanlar planlanmalıdır.

Toprakların çoraklaşmasını ve verimliliğin azalmasını önlemek maksadıyla atık sular ve tarımdan dönen drenaj suları, uygun arıtım sağlanmadan tarımda kullanılmamalıdır. Gübre ve pestisit kullanımlarının mutlak surette toprak ve bitki analiz sonuçlarına dayandırılması için gerekli önlemler alınmalıdır.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz