TTIP ve Avrupa tarımının çöküşü

0
1538
Eğer Atlantik’in her iki tarafındaki müzakerecilerin arzu ettiği şekilde tarımsal gıda endüstrisi standartları iki ticaret bloğu arasında uyumlaştırılırsa Avrupa’da tüm tarım sektörleri tehlike altında kalır.

Amerika ve Avrupa Birliği arasında planlanan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) Anlaşması, Avrupa Birliği çiftçilerini daha büyük ve sıkı denetimlere tabi olmayan Amerikan işletmeleri ile karşı karşıya getirerek AB çiftçilerine büyük bir zarar verebilir. Bu satırlar Dario Sarmadi tarafından yeni yayımlanan raporun sonuç bölümünde yer alıyor. Raporda ayrıca küçük ölçekli çiftliklerin ilk havlu atanlar olacağı, büyük tarımsal gıda şirketlerinin bu durumdan kazançlı çıkacağı belirtiliyor.

Gerçekleştirilen yeni bir araştırmaya göre, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması daha fazla hormonlu et ve genetik mühendislik kullanımı ile küçük ve orta ölçekli çiftliklerin idare şeklinin tamamıyla değişmesi tehdidini de beraberinde getiriyor.

Avrupalı çiftçiler bir krizin ortasında; süt fiyatları dibe vurmuş durumda, AB’nin Rusya’ya yaptırımları devam ediyor ve bu sırada küçük ölçekli işletmeler iflas bayrağını çekiyor.

Ancak öldürücü darbe hala gelmiş değil, AB ve ABD arasında planlanan serbest ticaret anlaşması, TTIP ufukta gözüküyor.

Eğer Atlantik’in her iki tarafındaki müzakerecilerin arzu ettiği şekilde tarımsal gıda endüstrisi standartları iki ticaret bloğu arasında uyumlaştırılırsa Avrupa’da tüm tarım sektörleri tehlike altında kalır.

Alman Ekonomi Derneği UnternehmensGrün tarafından TTIP üzerine gerçekleştirilen araştırma raporunda; “Kimse tahıl gibi ürünleri ABD kadar ucuza üretemez” deniliyor. Raporda yer alan bu ifade; Amerika’da yerel düzeyde genetik mühendisliğin kullanılmasına, eşik değerlerin daha zayıf olmasına ve daha büyük üretim alanlarında tarım yapılmasına dayandırılıyor. “Ekonomik açıdan Avrupalı çiftçiler yenilmiş durumda… Bu durum tarımsal sektörün parça parça çökmesi anlamına gelebilir” ifadesi raporda yer alıyor.

Günümüzde Amerika’ya gerçekleştirilen tarımsal ürün ve gıda ürünleri ihracatı 15 milyar avro, ithalat ise 8 milyar avro seviyelerinde. Ancak eğer TTIP konusunda anlaşmaya varılırsa ve gümrük vergileri ve gümrük vergisi dışındaki engeller kaldırılıp Amerikan şirketleri Avrupa pazarına neredeyse sınırsız erişim şansını yakalarlarsa, araştırmaya göre günümüzdeki bu ithalat ve ihracat rakamları tümüyle değişecek.

Araştırma, bulgularını, küçük ve orta ölçekli tarımcılar ile ilgili kendi inceleme ve analizlerine dayandırıyor.  Araştırma raporunun sonuç bölümünde; “Teklif edilen şekli ile TTIP, hali hazırda ticari engelleri üretim merkezlerinin konumlandırılması ile çözmüş olan büyük tarımsal gıda şirketlerinin pozisyonunu güçlendirecek.” ifadesine yer veriliyor.

Raporun yazarları küçük ve orta ölçekli işletmelerin %99 oranında mevcudiyetinin Avrupa Komisyonu tarafından göz ardı edildiğini belirtiyorlar.

ABD için rekabette avantaj

Araştırmaya göre Amerikan çiftlikleri alan büyüklüklerinin yanı sıra faaliyetlerini sürdürebilmek için yerine getirmekle yükümlü oldukları üretim standartları ve tüketici standartları daha düşük seviyede olduğu için kendilerini Avrupa çiftliklerine göre daha avantajlı bir pozisyonda buluyorlar.

Bu durumun başlıca örneği genetik mühendislik. Avrupa’da %0,9 eşik değerinden daha yüksek miktarda GDO içeren tüm gıdaları etiketleme zorunluluğu bulunuyor oysa ABD ve Kanada’da böyle bir zorunluluk söz konusu değil.

Amerika’da GDO’lara karşı tutumlar muazzam derecede değişiklik gösterse de bu ürünler güvenli olarak kabul ediliyor ve çok daha düşük maliyetle üretiliyor. Bu fiyat avantajından dolayı Avrupalı çiftçiler en azından hayvanlarını GDO’lu ürünlerle beslemek zorunda kalacak ancak bu hayvanlardan elde ettikleri ürünler farklı bir etiketleme uygulaması ile karşı karşıya kalacak.

Araştırma raporu ayrıca geleneksel, GDO’suz üretim yapan çiftçilerin pazar dışında kalacağı uyarısında bulunuyor.

Tüm bunlara ilaveten Alman hükümeti, GDO’lu yem ile beslenen hayvanlardan elde edilen süt, et ve yumurta gibi ürünlere etiket zorunluluğu getirme hazırlığında. TTIP böyle bir yasanın adaptasyonunu karmaşıklaştıracaktır.

Hormonlar, tarım ilaçları ve klor

Araştırma, ABD ve AB tarımsal pazarları arasında aşılması zor gözüken farklılıklara da dikkat çekiyor. ABD’de yüksek performans, ihracat ve seri üretim odak noktalarını oluştururken, AB’de iç pazara yönelik küçük çaplı üretim temel odak noktası konumunda.

AB’de büyüme hormonları ile ilgili yasak Amerikan etlerinin büyük bir çoğunluğunun bu bölgede satışını imkansız hale getiriyor. AB’deki bu uygulamanın nedenlerinden biri yerel ve geleneksel çiftçiliği korumaktı. Amerikan et endüstrisi çoktan TTIP görüşmelerinde bu engelin kaldırılması için Washington’a çağrıda bulundu.

Böcek ilaçları konusu da Amerikalı çiftçilerin avantaj sağlayacağı alanlardan biri. Amerika’da yasal böcek ilacı kalıntı seviyesi AB’den %5,000 daha yüksek seviyede. Gıda güvenliğindeki görüş farklılıkları böcek ilacı kullamı ile ilgili bu iki uç tavrın nedenlerinden biri. Avrupa Komisyonu 2015 yılında hazırladığı taslak teklifte böcek ilacı kalıntı seviyesini arttırmayı teklif etti.

Tabii bir de iki tarafın standartları ve koşulları arasındaki temel farklılıkları ortaya koyan klorlu tavuk konusu var. Avrupalı üreticiler ürünlerin güvenliğini ve hijyenini tüm gıda tedarik zinciri boyunca sağlamak zorundayken, Amerikalı üreticiler tavuk etinde patojenleri yok etmek için üretim zincirinin sonunda klor dioksit gibi kimyasallar kullanıyorlar ki bu uygulama raporda maliyetli ve tehlikeli olarak değerlendiriliyor.

Yerel tarım tehdit altında

Araştıma; hububat, et ve süt sektörlerinin Avrupa’da tarım alanında en büyük sıkıntıyı yaşayacak sektörler olduğuna işaret ediyor. Macaristan hükümeti tarafından gerçekleştirilen ve yaklaşık bir yıl boyunca gizli tutulup açıklanmayan TTIP araştırması da sonuç olarak yerel çiftçilerin serbest ticaret bölgesi nedeniyle büyük bir baskı altına gireceklerini belirtiyor.

Macaristan’da mısır yetiştiricileri ve şarap üreticilerinin yanı sıra tavuk, büyükbaş hayvan ve domuz ürünleri işleyen kesim tesisleri de tehdit altında bulunuyor.

UnternehmensGrün derneği başkanı ve TTIP araştırma raporu yazarlarından Katharina Reuter, EurActiv haber sitesine yaptığı açıklamada; “Aynı durum Almanya ve Avusturya gibi büyük pazarlar için de söz konusu.” tespitinde bulunuyor. Reuter, TTIP pazarlık masasından tarım ve gıda sektörlerinin kaldırılması çağrısında bulunuyor.

Ancak Almanya Çiftçiler Derneği’nden (DBV) Peter Pascher, TTIP karşıtlarını anlayamadığını belirtiyor. EurActiv haber sitesinde yer alan röportajında Pascher; “TTIP Avrupalı üreticilere Amerika pazarına ulaşma şansı veriyor, endüstride güçlü bir büyüme ve hız kazanma beklentisi içerisindeyiz.” diyor.

Fransız peyniri, Alman sosisi, İtalyan makarnası gibi ‘Eski Avrupa’ ile ilişkilendirilen her şey Atlantiğin diğer tarafındaki pazarda daha da değerli. Pascher’e göre bu durum, “ürün ne kadar rafine ise Amerikan pazarında satış tahminlerinin de o kadar yüksek” olması anlamına geliyor.

Almanya Çiftçiler Derneği 280,000 civarında üyesi ile Alman çiftçilerin %90’ını temsil ediyor. Peter Pascher dernekte tarımsal yapı ve yerel politikalar konusunda uzman olarak çalışmalarını sürdürüyor.  Pascher, AB ile Kanada Serbest Ticaret Anlaşması (CETA) kapsamında görüşmeleri tamamlanmış olan konularda da olduğu gibi Avrupa tarımının “hassas” noktalarını korumayı amaçlıyor.

Pascher; “Temel olarak Amerika’da daha düşük maliyetle üretim yapılabildiği için büyükbaş, domuz ve kanatlı kümes hayvanları ihracatında kota sınırlaması getirilmesi çağrısında bulunuyoruz.” diyor. Ayrıca Avrupa’nın yerel ve sürdürülebilir üretiminin yok olacağına da inanmayan Pascher; “TTIP ile birlikte yerel tarım ortadan kalkmayacak hatta tam tersine Almanya’da yerel üretim yükselişte. Ayrıca Amerikalı tüketiciler özel Avrupa karakteristiğine sahip olan ürünlere büyük bir ilgi gösterecekler.” açıklamasında bulunuyor.

 Çiftçilerin derneği çiftçileri ‘temsil etmiyor’

 Almanya Çiftçiler Derneği’nin TTIP ile ilgili görüşünü hazırlarken üyelerine kapsamlı bir şekilde danıştığı konusunda kuşkuları olduğunu ifade eden Katharina Reuter; “Süt ve süt ürünleri sektörü gibi pek çok alanda dernek üyelerinin menfaatlerini uzun zaman önce korumayı bırakmış gibi gözüküyor. Dünya pazarı için üretim yapmak, ticaret gibi konular tüm işletmeler için mucizevi iyileşme yöntemleri değildir, özellikle de küçük ve orta ölçekli işletmeler söz konusu olduğunda.” açıklamasında bulunuyor.

Ancak Derneğin güçlü bir müttefiği bulunuyor; Alman hükümeti. Almanya Gıda ve Tarım Bakanlığı TTIP’nin tarımsal gıda sektöründe standartları aşağıya çekmeyeceği konusunda güvence vermeye devam ediyor.

Aynı zamanda Bakanlık, Avrupa’nın TTIP tarafından sunulan fırsatlardan faydalanması gerektiğine dikkat çekiyor. Pazara erişimin durma noktasına geldiği ya da başarısız olduğu durumda gümrük vergisi muafiyeti ve düzenlemelerin uyumlaştırılması büyümeyi sağlayabilir.

Bakanlık bu görüşünü internet sitesinde de; “Gümrük vergilerinde düşüş ve diğer ticari engellerin kalkmasına paralel olarak Almanya’nın ve Avrupa’nın yüksek standartları da korunacaktır.” ifadeleri ile tekrar etti.

AB kaybedecek

Şimdiye kadar TTIP’nin tarım üzerine etkileri konulu çok fazla araştırma gerçekleştirilmedi. Ancak yapılmış olan araştırmaların çok büyük bir çoğunluğu Avrupalı çiftçiler için geleceğin hiç de parlak olmadığı öngörüsünde bulunuyor.

ABD Tarım Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen ve üç farklı senaryoyu inceleyen bir araştırma sonunda Amerikalı çiftçilerin kazanacağını ortaya koyuyor.

Avrupa Parlamentosu adına 2014 yılında gerçekleştirilen başka bir araştırma  da benzer bir sonucu gösteriyor, TTIP’nin sonucunda AB’de tarımsal değer %0.5 oranında düşüş gösterirken Amerika’da %0.4 artış sergileyecek.

Ancak Peter Pascher tüm araştırmaların TTIP görüşmeleri başlamadan ve sonuca varmadan gerçekleştirildiğine dikkat çekerek araştırma sonuçlarının tamamiyle tahminlere dayandığını bu nedenle eleştirmenlerin beklemeye devam etmeleri gerektiği belirtiyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz