Aşırı sulamaya bağlı olarak, verimli toprakların akan sularla birlikte taşındığına dikkat çeken TZOB Başkanı Bayraktar, “Topraklarımız tuzlulaşıyor, çoraklaşıyor.” dedi.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çölleşmenin, dünyanın geleceği ve insanlığın gıda güvencesi açısından büyük tehlike oluşturduğunu söyledi.
17 Haziran Haziran Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü dolayısıyla bir açıklama yapan TZOB Genel Başkanı Bayraktar, dünyada her yıl Hollanda’nın üç katı büyüklüğünde bir alanın çölleştiğine dikkati çekti. Dünyadaki toplam kara alanlarının dörtte birinin farklı düzeylerde çölleşme tehdidi altında olduğunu belirten Bayraktar, şunları söyledi:
“Kurak, yarı kurak ve az yağışlı bölgelerde iklim değişikliği ve insan faaliyetleriyle ortaya çıkan çölleşmenin en önemli nedeni ise erozyondur. Ülkemiz, erozyona en fazla maruz kalan ülkeler arasındadır. Türkiye topraklarının yüzde 90’ında değişik derecelerde erozyon yaşanmaktadır. Erozyonun en önemli sebebi ise ormanların ve bitki örtüsünün tahrip edilmesidir. Toprağın aşırı kullanımı, iklim değişikliği, ormansızlaşma, anız yakma, amaç dışı toprak kullanımı, meraların tarıma açılması, aşırı otlatma, plansız sulama ve eğitimsizlik gibi nedenlerle çölleşmeyi hızlandırmaktadır.”
Acil tedbirler zorunlu
Bayraktar, nüfus artışına paralel olarak gıda, toprak ve suya olan talebin artması, zenginleşmeyle insanların tüketim alışkanlıklarının değişmesinin doğal kaynaklar üzerinde kurduğunu, bunun da çölleşmenin bir başka nedeni olduğunu söyledi.
Türkiye’nin iklim şartları, yer şekilleri ve toprak özellikleri itibariyle Dünya Çölleşme Tehlikesi Haritası’nda “çölleşmeye fazla duyarlı” ülkeler arasında yer aldığına işaret eden Bayraktar, “Bu nedenle ülkemizde çölleşmeyle mücadele ve kuraklığın etkilerini azaltmada acil tedbirlerin alınması zorunludur” dedi.
Topraklarımız çoraklaşıyor
Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Türkiye’de her yıl binlerce dönüm tarım arazisi, erozyona sebep olan hatalı sulama ve yanlış toprak işleme gibi uygulamalardan dolayı kullanılamaz hale geliyor. Ayrıca, su kaynaklarımız bilinçsiz sulama nedeniyle israf ediliyor. Aşırı sulamaya bağlı olarak, verimli topraklarımız akan sularla birlikte taşınıyor. Topraklarımız tuzlulaşıyor, çoraklaşıyor. Zaten su zengini olmayan ülkemizde, aşırı sulama bir yana, bir damla suyu dahi heba etme lüksümüz yoktur. Yine aşırı sulamaya bağlı olarak ekili alanlarda drenaj sorunu yaşanıyor. Ürünlerimizde verim ve kalite kayıpları meydana geliyor.”
Büyük bir tarımsal potansiyele sahip Türkiye’de insanların çölleşme ve erozyonla mücadele konusunda daha duyarlı ve bilinçli olması gerektiğini vurgulayan Bayraktar, “Kamu ve özel kuruluşların konuya gereken hassasiyeti göstermeleri son derece önemlidir. Toplumda çölleşmeyle mücadele bilincinin oluşturulması, çevre sorunlarına karşı duyarlı olunması ve gerekli önlemlerin alınmasının temelinde de eğitim yatmaktadır ” dedi.
Yaşamın devamı için toprak ve su gibi doğal kaynakların korunması ve amacına uygun kullanılmasının son derece önemli olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şunları söyledi:
“Gelecek nesillerin gıda gereksinimlerinin ülke kaynaklarıyla karşılanabilmesi başta toprak ve su olmak üzere ancak ve ancak doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımıyla mümkün olabilir. Toprağımız geleceğimizdir, toprağımız geleceğindir. Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için iklim değişikliği sürecinin olumsuz etkilerine karşı hazırlıklı ve dayanıklı olmak zorundayız. Her geçen gün azalmakta olan doğal kaynaklarımızı ve verimli arazilerimizi korumalı, bozulan alanların rehabilitasyonu için çalışmalara hız vermeliyiz.”