Uzun yıllar kenevir ve haşhaş bitkileri üzerine çalışan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesinden emekli Prof. Dr. Neşet Arslan, Tıbbi ve Aromatik Bitki Çeşitliliğinin Korunmasında, Bunların Üretiminde ve Pazarlanmasında Karşılaşılan Sorunlar ile Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu’na sunum yaptı.
Komisyona, uzun yıllar üzerinde çalıştığı kenevir ve haşhaş bitkilerine ilişkin sunum yapan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesinden emekli Prof. Dr. Neşet Arslan, kenevirin erkek ve dişi olmak üzere iki evcikli bir bitki olduğunu, ıslah çalışmaları sonucu bu bitkinin tek evcikli hale dönüştürüldüğünü belirtti.
Kenevirin lif ve saplarından, tohumlarından, çiçek ve yapraklarından yararlanıldığını anlatan Prof. Dr. Arslan, Türkiye’de esrar elde edilen çiçek ve yapraklarından faydalanılmasının 1933 yılında çıkarılan bir kanunla yasaklandığını ifade etti.
Arslan, kenevirin lif ve tohumlarının 1990 yılına kadar herhangi bir kısıtlama olmaksızın yetiştirildiğini, bu tarihten sonra ise izne tabi tutularak belirli illerde yetiştirilmesine müsaade edildiğini anımsattı.
Kenevirin ilaç olarak kullanımının yasaklanmasıyla da farmakopelerden çıkarıldığına dikkati çeken Arslan, şöyle konuştu:
“İlk yasaklama ABD’de olmuş. Yetiştiriciliği konusunda ağır vergiler gündeme gelince de yetiştirilemez konuma gelmiştir. ABD’yi diğer devletler takip etmiştir. Kenevir esrar maddesi içermesinden dolayı önemini kaybetmeye başlamışsa da lif ve tohumunun başka endüstriyel alanlarda kullanımını nedeniyle bu yasaklamaların da yavaş yavaş gevşetildiği görülmüştür. Avrupa ülkeleri tekrar kenevir ekimini teşvik etmiştir. Üretimi konusunda tek şart olarak, uyuşturucu bakımından kullanılamayacak düzeyde Tetra-Hidro-Kanabinol (THC) oranlarına sahip olması belirlenmiştir. Türkiye’de üretimi yapılan kenevirin Tetra-Hidro-Kanabinol oranı belirlenen oranların altında olduğundan endüstriyel alanda üretimi yasaklanmamıştır.”
Arslan, geçmiş yıllarda kenevir üretiminin 21 ilde yapıldığını, amaç dışı üretim dolayısıyla bu sayının 5’e kadar düşürüldüğünü, endüstriyel üretimin yeniden canlandırılması amacıyla oluşturulan komisyonun kenevir yetiştirilen il sayısını yeniden 19’a çıkardığını dile getirdi.
Kenevir preparatlarının tıbbi amaçlı olarak kemoterapiye bağlı bulantıyı ve ağrıyı kestiğini, iştah artırıcı özelliğinin olduğunu, AIDS hastaları için kullanıldığını anlatan Arslan, “Biz kenevirin de haşhaş gibi kontrollü şekilde yetiştirilmesini ve sağlık yönünden faydalarından yararlanmayı istiyoruz. Kenevir ayrıca endüstriyel açıdan da çevreci bir ürün. Kağıt, tekstil, kozmetik, inşaat, otomotiv alanlarında da kullanılabilmektedir. Bunu da gözardı edemeyiz.” diye konuştu.
Arslan, Türkiye’de birçok üründe çeşit geliştirme çalışmalarının yeterince yapılmadığını öne sürdü.
Neşet Arslan, kenevir bitkisinin bol miktarda üretiminin yapıldığı dönemde Türkiye’nin tohumunun oldukça kıymetli olduğunu, İtalya, İspanya ve diğer bazı Avrupa ülkelerine tohum ihraç edildiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kenevir ekimine ilişkin açıklamalarının ardından, talep artışı olduğunu belirten Arslan, “Kilosu normalde 10-15 lira olması gereken tohumun karaborsaya düşmesi, 350-500 lira arasında satışına sebep oldu. OMÜ Ziraat Fakültesi ile Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsünde kenevir ile ilgili çalışmalar yapılıyor. İki tohum çeşidi tescile verildi ve üretim izni alındı. Yıl sonunda tescilin kabul edilmesini umuyorum. Böylece iki tescilli çeşidimiz olacak.” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Meclis Haber