Akuakültürle ekosistemlerin kaybı önlenebilir

0
574

Yeni bir araştırma, karasal tarımın yerine okyanus çiftçiliğinin yaygınlaşmasının küresel ekosistemin korunmasına yardımcı olabileceğini gösteriyor. Norveçli ve Amerikalı bilim insanlarının son araştırmalarına göre, insanların et tüketimlerinin küçük bir bölümünü bile deniz ürünleriyle değiştirmesi, Hindistan’ın iki katı kadar bir tarım alanını kurtarabilir.

Dünya nüfusu ve şehirleşme arttıkça gıda ihtiyacı da artıyor. Mevcut tarım alanları ise bu ihtiyacı gidermek için yetersiz kalıyor. Çünkü Birleşmiş Milletler’in verilerine göre 2050 yılında dünya nüfusunun 10 milyara ulaşmasıyla birlikte gıda ihtiyacı da yüzde 70 oranında artacak. ABD’nin saygın yayınlarından PNAS* (Proceeding of the National Academy of Science of the United States of America) akademik dergisinde mayıs ayında yayımlanan bir araştırma, karasal tarımın yerine okyanus çiftçiliğinin yaygınlaşmasının küresel ekosistemin korunmasına yardımcı olabileceğini gösteriyor.

Özellikle biyoloji ve ekoloji biliminde karşımıza sıklıkla çıkan biyokütle, yaşayan ve yakın zamanda ölmüş canlıların toplam kütlesini oluşturuyor. Balık ve diğer su ürünleri ise gıdayı insan tüketimi için biyokütleye dönüştürmek konusunda son derece verimli. Bir ineğin 0.45 kg biyokütle elde etmesi için en az 3,15 kg olmak üzere 14 kg’dan fazla gıdaya ihtiyacı varken, çiftlik balıklarının ise aynı şey için duyduğu ihtiyaç sadece yarım kiloyla 1 kilo arasında. İnsanların günlük beslenmelerinde et yerine daha sık balık yemesiyle elde edilecek bu verimlilik, gıda yetiştirmek için gerekli tarım alanı ihtiyacında da ciddi oranda azalma olacağı anlamına geliyor.

Akuakültürle ekosistemlerin kaybı önlenebilir

Norveç Tromso Üniversitesi’nden (University of Tromsø – The Arctic University of Norway) araştırmacı bilim insanı Claire Runge, “Tarımın dünya çapında yayılması, türlerin yok oluşunu ve ekosistemlerin dramatik kaybını tetikliyor. Bu yayılma artarak devam edecek. Su ürünleri yetiştiriciliği (akuakültür); doğal manzaralarımız, doğa ve yaban hayatı üzerindeki bu baskının bir kısmını azaltmanın bir yolunu sunuyor” diyor. Runge, ABD Kaliforniya’da bulunan Ekolojik Analiz ve Sentez Ulusal Merkezi’ndeki (NCEAS) meslektaşlarıyla yakın bir şekilde çalışıyor.

Bilim insanları, ülke düzeyinde bakıldığında, örneğin Brezilya gibi özellikle biyoçeşitliliği yüksek olan ülkelerin, su ürünleri kullanım senaryoları ile 2050’de arazi kullanımında önemli tasarruf sağlayabileceklerini keşfettiler. Meraları bunun dışında tutarsak, daha fazla akuakültüre yönelik küresel bir geçiş Brezilya’da gıda amaçlı tarım alanlarının miktarını ortalama olarak yüzde 25 ya da 11 milyon hektarın üzerinde azaltabiliyor ve meralar dahil edildiğinde bu sayı 12 kata kadar çıkabiliyor.

Norveç de bu konuda öne çıkan örneklerden. Ekonomisi her zaman okyanus tabanlı olan ve yüzyıllardır geçimini balık ve deniz ürünlerinden sağlayan Norveç, bugün dünyadaki en büyük ikinci su ürünleri ihracatçısı konumunda.

Okyanusların gıda üretimine katkısı artırılabilir

Norveç Deniz Ürünleri Konseyi’nin CEO’su Renate Larsen; “Okyanuslar, dünya yüzeyinin üçte ikisini kaplamakla birlikte, dünyanın gıda tüketiminin ancak yüzde 2’sini karşılıyor. Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ni karşılayabilmek için okyanusların gıda üretimine katkısını arttırmalıyız. Akuakültür ise bu durumu çözmenin anahtarıdır” diyor.

Deniz ürünleri dünya genelinde, yemek masalarında giderek daha fazla yer buluyor. Dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan sıradan biri günümüzde yılda 20 kg’dan fazla deniz ürünü yiyor. İlginçtir ki, bu deniz ürünlerinin yarısı su ürünleri yetiştiriciliğinden sağlanmış durumda.

CEO Larsen, “Su ürünleri yetiştiriciliği dünyadaki en hızlı büyüyen gıda üretim sistemi ve Norveç çiftlik somonu bugün dünyadaki en kaliteli deniz ürünlerinden birini temsil ediyor. Norveç’in sıkı kaynak yönetim sistemi, değerli doğal kaynaklarımızın korunmasıyla ekonomik ve toplumsal ihtiyaçlarının eksiksiz uyumunu sağlıyor. Akuakültür için en sürdürülebilir ve teknolojik olarak en gelişmiş yöntemleri geliştirmeye odaklanmamız, çevreye zarar vermeden dünyanın artan gıda ihtiyacını karşılamak için bize en iyi olanakları sunacak” diyor.

Su ürünleri yetiştiriciliğini geliştirmeye 1970’lerde başlayan Norveç’te Atlantik somon balığı yetiştiriciliği, bugün en önemli faaliyet alanlarından biri ve Norveç su ürünleri yetiştiriciliğinin yüzde 90’ından fazlasını oluşturuyor. Norveç’te yapılan son araştırmalar, su ürünleri yetiştiriciliğinin çok fazla miktarda gıda üretmek için çok az okyanus alanı gerektirdiğini ortaya koyuyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz