Endüstriyel tarımın daha verimli olduğu algısının bir aldatmaca olduğunu söyleyen Birleşmiş Milletler Gıda Hakkı Özel Raportörü Prof. Dr. Hilal Elver: “Özellikle yabancı yatırımlarla endüstriyel tarım Afrika ve Güney Asya’da çok etkin. Yani Avrupa kendi topraklarında agroekolojiyi savunurken, eski kolonilerinde endüstriyel tarım yatırımı yapıyor.” dedi.
BM Gıda Hakkı Özel Raportörü Prof. Dr. Hilal Elver, Milliyet Gazetesinden Gürkan Akgüneş’e konuştu. Akgüneş’in gıda güvenliği ve endüstriyel tarım konularındaki sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Hilal Elver, endüstriyel tarımın daha verimli olduğu bilgisinin bir aldatmaca olduğunu, Avrupa ülkelerinin organik tarıma yönelmeye başladığını söyledi.
Kimyasallar ve GDO’yu dayatan endüstriyel tarımdaki verimlilik hesaplarının aldatmaca olduğu görüşünde olan Prof. Dr. Elver; “Endüstriyel tarımda verim hesabı kısa zamanda hektar başına ne kadar üretim elde edildiğine göre ölçülüyor. Ancak uzun dönemde fazla kimyasal kullanımı nedeniyle toprağın kalitesi düşüyor, biyolojik çeşitlilik ve verim azalıyor. Ayrıca üretilen gıdanın vitamin ve besin değerinde düşüşler olduğundan sağlık riski artıyor. Aniden gelen şoklar da endüstriyel tarıma daha fazla zarar veriyor. Yani risk yüksek. Yine yoğun makine kullanımı işsizlik yaratıyor. Sözün kısası daha verimli algısı evet bir aldatmaca.” dedi.
Tüm bu nedenler ve özellikle de toprağı koruma adına gelişmiş ülkelerde organik ve geleneksel tarıma yöneliş olduğuna dikkat çeken Elver; “Özellikle yabancı yatırımlarla endüstriyel tarım Afrika ve Güney Asya’da çok etkin. Yani Avrupa kendi topraklarında agroekolojiyi savunurken, eski kolonilerinde endüstriyel tarım yatırımı yapıyor.” sözlerini kaydetti.
Özellikle hayvan yemi ve mısır nişastasının büyük ölçüde GDO tohumlu olduğunu kaydeden Elver, büyük tarım ihracatçısı ülkelerin, hatta bazen onlardan da etkin global tarım şirketlerinin karar mekanizmalarını bazen açık bazen de gizlice etkilediğine dikkat çekti.
Elli yıl gıda ve doğal kaynaklar ekonomisi çalışan birisi olarak dikkatim hep çekmiştir. Hatta bir defasında bir açıklaması için Dünya bankasına bir mektup yazdım ve samimi yanıtta aldım. İşin özeti şuydu. Birleşmiş milletler ve II. Dünya savaşından sonra kurulan uluslararası örgütler istihdam ettikleri bilim insanları yoluyla dünya gerçeklerini göz önüne seren çalışma ve bildirimler yaptırıyorlar. yayınlar yapıyorlar. Ancak, bu organlar eliyle eleştiri yapılan konuları yaratıcıları da bu kuruluşların arkasındaki süper güçler. Bu nedenle çalışmaları çok samimi bulmadığımı belirtmek isterim. Umarım yanlış anlaşılmaz. Selam saygılar.