MÜSİAD Başkanı Abdurrahman Kaan: “Önümüzdeki 10 yıl içinde gıda, tarım ve hayvancılık ürünleri ihracatımızı, 40 milyar dolara yükseltme hedefini gerçekleştireceğiz inşallah.”
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) 97. Genel İdare Kurulu (GİK) Toplantısı, Aksaray’da gerçekleşti. “Gıda, tarım ve hayvancılık” konusunun ele alındığı toplantıda, MÜSİAD tarafından hazırlanan “İYİ Ekonomide Gıda, Tarım ve Hayvancılık” raporu da sunuldu.
Türkiye’nin, özellikle son yıllarda gıda üretiminde büyük adımlar attığını ve önemli başarılara ulaştığını ifade eden MÜSİAD Başkanı Abdurrahman Kaan, şu değerlendirmede bulundu:
“Bugün Türkiye’de “ilk 500” sanayi işletmesi içerisinde 21, “İkinci 500”de ise 20 gıda tarım ve hayvancılık sektöründe faaliyet gösteren firma bulunuyor. Ürettiğimiz gıda ürünlerini Avrupa’dan Ortadoğu’ya, Asya’dan Amerika’ya kadar geniş bir coğrafyaya ulaştırıyoruz.
2016 verilerine baktığımızda, 10 yıllık dönemde ülkemizin gıda, tarım ve hayvancılık ürünleri ihracatının 8 milyar dolardan 16,2 milyar dolara yükseldiğini görüyoruz. 10 yıl içinde yüzde 100 artış büyük başarı. Fakat tabii bu alanda koyduğumuz hedefler daha büyük. Önümüzdeki 10 yıl içinde gıda, tarım ve hayvancılık ürünleri ihracatımızı, 40 milyar dolara yükseltme hedefini gerçekleştireceğiz inşallah.
“Organik tarım, ekonomimize farklı bir boyut ve katma değer sağlayacak”
Ülkemizin doğal tohum ve embriyo açısından oldukça zengin olması, doğal organik tarımda önemli bir fırsattır. 4000 civarında endemik tohum ve lezzet çeşitliliğimiz üzerinden yapılacak organik tarım, ekonomimize farklı bir boyut ve katma değer sağlayacaktır.
“Tohumlarımızı sertifikalandırmalıyız”
Aynı zamanda organik tarımda biyoçeşitlilik sağlanmalı ve bunu sürdürülebilir bir hale getirilmeliyiz. Bunu başardığımızda, kalitesiyle diğer pazarlara göre çok daha ileride olan memleketimizin ürünleri, uluslararası pazarda rekabet edebilecektir. Bunun için de, ürünlerimizi ve tohumlarımızı sertifikalandırmak zorundayız.
“Akıllı tarıma önem vermeliyiz”
Küresel pazarda rekabet koşullarını karşılayan bir aktör olarak kendimize yer bulmak için farklı bakış açıları geliştirmek zorundayız. Arazi ve iş gücü verimliliği, pazara yönelik ve pazarın beklentilerine göre organize olmuş ‘akıllı tarım’, özellikle üzerinde durmamız gereken konuların başında geliyor. Daha önce gelmiş olan ‘Makro Havzalar Modeli’ açılımının bir versiyonu mesafesinde kalan ‘Milli Tarım Projesi’nin ötesinde, felsefesi, vizyonu, kalkınma planı ve programı olan köklü bir reform söz konusu olmalı.
Hem konvansiyonel tarım hem de fonksiyonel tarım yaklaşımını bir arada kurgulamak zorundayız. Dışa bağımlı kaynaklarda rasyonel ve rekabetçi bir bakış açısıyla planlanacak verimliliği önceleyen teşvik politikasıyla konvansiyonel; doğal/yerli kaynaklarda ise milli ve destekleyici bakış açısıyla planlanacak ürün çeşitliliğini önceleyen teşvik politikalarımızla da fonksiyonel tarımı bir arada kurgulamak zorundayız. Bu, ülkemizi uluslararası rekabete hazırlıklı kılacaktır.”
Daniş: “Tarımsal anlamda ihracatçı konumdayız.”
Meyvecilikte çok iyi yol aldığımızı kaydeden Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Mehmet Daniş ise şöyle konuştu:
“Yine aynı şekilde sebze üretimimiz ciddi anlamda artmakta. Buğday üretimimiz artarak stabil şekilde devam etmekte. Mısır üretimimiz son yıllarda artmakta. Şunu çok sevinçle ifade edebiliriz ki havza bazında desteklemeye geçtik. 450 havzada pamuk ekilirken, 150-160 havzada sınırlamamıza rağmen pamuk ekilişinde de ciddi bir katkı sağladık. Şu an baktığımız zaman 11 milyar dolarlık tarımsal ithalatımız var. Ama hamdolsun ki 16 milyar doların üzerinde de ihracatımız mevcut. Yani tarımsal anlamda ihracatçı konumdayız.”