Mazot desteğinde hesap şaştı!

0
521

Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Atalık, önemli pek çok tarım ürününde mazot desteğinin yüzde 50’nin altında kaldığını savundu.

Başbakan Binali Yıldırım, Ekim 2016’da Milli Tarım Projesi’ni açıkladığında; yerli üretime ağırlık verileceğini, desteklerin havza bazlı dağıtılacağını, çiftçinin alın terinin ve nasırlı ellerinin karşılığını alacağını, çiftçinin kullanacağı mazotun yarısını devletin karşılayacağını belirtmişti.

Konuya ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı ise 18.08.2017 tarihli ve 30158 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştı. 2017 yılında yapılacak tarımsal desteklemelere ilişkin Bakanlar Kurulu Kararına göre çiftçilere dekar başına;

Buğday, arpa, çavdar, yulaf, tritikale için 13 TL, Çeltik ve pamuk için 36 TL, Yağlık ayçiçeği, soya, dane mısır ve patates için 17 TL, Aspir, nohut, mercimek ve kuru fasulye için 11 TL, Fındık, yem bitkileri, çay, kuru soğan, kanola ve diğer ürünler için 9 TL, Nadas alanları için 5 TL mazot desteği verilecek.

Atalık: “Çiftçinin tek bir girdi olan mazota ödediği vergi yılda 10,5 milyar TL’dir. Tarımsal desteklemeler için 2017 yılı bütçesinden 12,8 milyar TL ayrılmıştır. Görüleceği üzere çiftçiye ödenen desteğin neredeyse tamamı, kullandığı girdilerden sadece biri olan, mazot vergisi adı altında geri alınmaktadır.”

Ancak (ZMO) İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Atalık’a göre, mazot desteğinde hesap şaştı ve önemli pek çok tarım ürününde mazot desteği yüzde 50’nin altında kaldı.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Tarımsal Ekonomi ve Politika Geliştirme Enstitüsü (TEPGE) yayınlarında da yer alan, mülga Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün Türkiye’de Üretilen Tarım Ürünlerinin Üretim Girdileri Rehberi’ne atıfta bulunan Atalık; rehberde 1 dekar buğday üretiminde 6,54 litre mazot kullanıldığı, bu miktarın çeltikte 20,40 litre, pamukta 20,76 litre, ayçiçeğinde 7,50 litre, mısırda 11,88 litre, patateste 23,28 litre, fındıkta ise 5,40 litre olduğunun belirtildiğine dikkat çekti.

Mazotun Türkiye genelinde ortalama litre fiyatının 4,60 TL kabul edilirse, 1 dekar buğday üretmek için harcanan mazotun değerinin 30 TL, bu değerin çeltikte 94 TL, pamukta 95 TL, ayçiçeğinde 35 TL, mısırda 55 TL, patateste 107 TL, fındıkta 25 TL olduğunu kaydeden Atalık; verilen desteğin gerçekte harcanan mazota oranının ise buğdayda %43, çeltik ve pamukta %38, ayçiçeğinde %49, mısırda %31, patateste %16, fındıkta %36 olduğunu, bu hesaplama ile önemli pek çok üründe mazot desteğinin %50’nin altında kaldığını savundu.

Çiftçiye ödenen toplam destek, sadece mazot vergisiyle geri alınıyor

Çiftçinin traktöründe yılda ortalama 3,5 milyar litre mazot kullandığını ve bunun parasal değerinin yaklaşık 16 milyar TL’ye ulaştığını ifade eden Atalık; “mazot desteğinde verilen sözün tutulmadığını” vurguladığı yazılı açıklamasında şunları kaydetti:

“Siyasilerimizin de sık sık beyan ettikleri üzere mazot fiyatının yaklaşık %65’ini vergiler oluşturmaktadır. Bu noktada çiftçinin tek bir girdi olan mazota ödediği vergi yılda 10,5 milyar TL’dir. Tarımsal desteklemeler için 2017 yılı bütçesinden 12,8 milyar TL ayrılmıştır. Görüleceği üzere çiftçiye ödenen desteğin neredeyse tamamı, kullandığı girdilerden sadece biri olan, mazot vergisi adı altında geri alınmaktadır.”

Türkiye, ithalata bağımlı hale getirildi

“Türkiye pek çok tarım ürününde giderek artan bir şekilde ithalata bağımlı hale gelmiştir. 2003 yılından Haziran 2017’ye kadar 44 milyon ton buğday ithalatına 12,2 milyar dolar, 11 milyon ton pamuk ithalatına 18,3 milyar dolar, 22 milyon ton ayçiçeği tohumu, yağları ve küspesinin ithalatlarına 14,4 milyar dolar, 28 milyon ton soya fasulyesi ve küspesinin ithalatına da 12,2 milyar dolar ödenmiştir.”

Kendi tarımımızı desteklerken son derece cimri davranıyoruz

“Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı çerçevesinde üretimde verimi ve kaliteyi artırmaya yönelik destekleri incelediğimizde; Organik tarım ile iyi tarım uygulamaları desteklerinin geçen yıl ile aynı kaldığını, prim desteği verilen yağlık ayçiçeği, soya, kanola, aspir, buğday, arpa, yulaf, tritikale, çeltik, kuru fasulye, nohut, mercimek, zeytinyağı ve çay desteklerinde geçen yıla göre bir değişme olmadığını, her yıl 500 bin ton ile 1,5 milyon ton arasında ithal ettiğimiz mısırın prim desteğinin sadece 1 kuruş artırıldığını, pamuktaki prim desteğinin ise 75 kuruştan 80 kuruşa çıkarıldığını, görmekteyiz.

Kendi tarımımızı desteklerken son derece cimri davranan, ancak ithalata milyarlarca dolar akıtan böyle bir anlayışla tarımımızı, istihdamı ve refahımızı geliştirmek, bitkisel üretimde artış sağlamak mümkün değildir.

Uygulanan politikalar çiftçinin tarlasını boş bırakmasına, ekilen alanların daralmasına, tarım arazilerinin amaç dışı kullanılarak betonlaşmasına neden olmaktadır.

Tarım Yasası’nda tarıma verilecek desteklerin milli gelirin %1’inden az olamayacağı hüküm altına alınmasına rağmen verilen desteklerin bir türlü %0,5’i geçememesi gibi mazot desteğinde de çiftçiye verilen söz tutulmamıştır.

Yapılması gereken günübirlik politikalar yerine uzun vadeli politikalarla tarımımıza yön verilmesi, çiftçilerin kooperatif çatı altında faaliyet göstermesinin teşvik edilmesi, ürünün bu çatılar altında işlenerek tüketiciye ulaştırılması, bu yolla aracıların sayısının azaltılması, üretici ve tüketicinin memnun edilmesi, üreticinin ekmekten vazgeçtiği Belçika yüzölçümüne eş değer tarım arazimizin tekrar üretime yönlendirilmesi olmalıdır.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz