İzmir Tarım Grubu Dönem Sözcüsü Dr. Pınar Nacak, 16 Ekim Dünya Gıda Günü mesajında, “Çiftçilerimiz giderek yoksullaşıyor, yalnızlaşıyor ve yaşlanıyorsa vazgeçer.” dedi.
İzmir Tarım Grubu Dönem Sözcüsü Dr. Pınar Nacak, 16 Ekim Dünya Gıda Günü dolayısıyla yayınladığı mesajında, gıda üretiminin sürdürülebilirliğini sağlamak için, tarım topraklarının, su kaynaklarının, yerel tohumların ve çiftçilerimizin sürdürülebilirliğini sağlamanın şart olduğunu belirtti.
“Evet, onlar Gıda Kahramanları. Bugün, çok şükür aç değiliz ve onları bol bol alkışlıyoruz. Ama kahramanlar da yorulur, kahramanlar da yılar, kahramanlar da vazgeçer.” diyen Dr. Nacak, mesajında şunları kaydetti:
“Bugün, Dünya Gıda Günü. Gıda insanların cennetidir der bir atasözü. Oysa, insanlığın bir kısmı o cennetten mahrum. Bugün, dünya nüfusunun yüzde 11’i açlıkla mücadele ediyor. 1,3 Milyar insan gıda güvencesine sahip değil.
Oysa, tüm dünya nüfusunu besleyecek kadar gıda üretebiliyoruz aslında. Ne yazık ki, ürettiğimizin üçte birini de çöpe atıyoruz. Ancak şunu unutmayalım, dünya nüfusu artıkça, artan gıda talebini karşılayabilmek için gıda arzının da 2050 yılına kadar yüzde 70 oranında artması gerekiyor. Üstelik, iklim değişikliği ve düzensiz yağışlar nedeniyle gıda kıtlığı artık hepimiz için daha da olası bir tehdit.
Bugün ya da gelecekte, insanlığın en stratejik konularından biri sürdürülebilir gıda sistemleridir. Her şeyden önce sürdürülebilir gıda arzını sağlamamız şart. Gıda üretiminin sürdürülebilirliğini sağlamak için, tarım topraklarının, su kaynaklarının, yerel tohumların ve çiftçilerimizin sürdürülebilirliği sağlanmamız şarttır.
Evet, onlar Gıda Kahramanları. Bugün, çok şükür aç değiliz ve onları bol bol alkışlıyoruz. Ama kahramanlar da yorulur, kahramanlar da yılar, kahramanlar da vazgeçer.
Bugün, Dünyadaki tarım işletmelerinin yüzde 90’ını aile işletmesi. Söz konusu bu aile işletmeleri, dünya gıda arzının yaklaşık yüzde 80’ini üretiyorlar. Covid 19 salgını, gıdaya erişimimizi tehdit ederken, sağlıklı, yeterli ve güvenli gıda üretiminin stratejik öneminin farkında olan çiftçilerimiz fedakarca inadına üretime devam ediyorlar.
Ama nereye kadar?
Kahramanlar da yorulur, bıkar ve ümitsizliğe düşebilir. Üretime devam edebilmesi için yem-süt paritesinin 1,3 oranın altına düşmemesi gerekmektedir. Bugün, 1 Lt süt ile en az 1.3 kg yem alması gereken kahraman süt üreticisi, 1 lt süt ile 1.1 kg yem alabiliyorsa, sözün özü zarar ediyorsa vazgeçer. Bugün, tarlasında, bin bir emekle, kıt sermayesini tarlasına yatırarak domates üreten kahraman domates üreticimizi, 0,25 litre su fiyatına, 1 kg domatesini 35 kuruşa pazarlıyorsa sözün özü zarar ediyorsa, vazgeçer.
Çiftçilerimiz giderek yoksullaşıyor, yalnızlaşıyor ve yaşlanıyorsa vazgeçer.
Çiftçilerimiz, gıdamızın sahibi, gelecek nesillere devredeceğimiz mirasımız olan topraklarımıza, suyumuza ve tohumlarımıza sahip çıkanlarımızdır.
Çiftçilerimizin sürdürülebilirliğini sağlamadan sürdürülebilir tarım ve gıda sistemlerinden bahsetmek mümkün değil.
Tarım ve gıda sistemleri salt ekonomik sektör olarak değerlendirilemeyiz. Gelişmiş ülkeler de bile tarım koruma altındadır. Çiftçiler, en önemli üretim gücüdür.
Yerli ham madde, yerli üretim
Ülkemizin doğal kaynakları ve çiftçi varlığı Türkiye’nin tarımda kendi kendine yeterliliğini sağlamaya muktedirdir. Tarımsal üretimi nüfusun ihtiyacını karşılayamayan ülkeler pandeminin yaratacağı olumsuz etkilere açık yüksek risk altındaki ülkelerdir. Salgın sürecinde, en kritik konumuz kendine yeterli üretim yapmak ve gıda üretiminde sürdürülebilirliği sağlamak olmalıdır. Bu nedenle gıdada ithalata bağımlı olduğumuz tüm ürünlerde acil üretim planlamaları yapılmalı, artan döviz kurları nedeniyle artan maliyetler de göz önüne alınarak ithalat politikalarından vazgeçilmelidir. “Yerli ham madde, yerli üretim” diyerek yerel gıdamıza sahip çıkmalıyız.
Pandemi, birlikte önceliğimiz olan gıda güvencemizi, gıda güvenliğini, gıda egemenliğini sağlamak için çiftçilerimizi desteklemek zorundayız. Sağlıklı, güçlü, mutlu ve bağımsız bir toplum için tarım ve gıdanın kahramanları çiftçilerimizin yolunu açmalıyız.
Tarım, ekonomik büyümede ve yoksulluğun azaltılmasında en kritik enstrümandır. Unutmayalım Tarım Adalet demektir. Adalet bekçileri de çiftçilerimizdir.”