TÜSEDAD Yönetim Kurulu Başkanı Sencer Solakoğlu, yıl sonuna kadar süt fiyatının 2 TL’den sabitlenmek istenmesi halinde yem fiyatlarının da yıl sonuna kadar çiğ süt fiyatlarındaki gibi sabitlenmesi ya da çiğ süt fiyatının 1,5 pariteye bağlanarak aylık değişken hale getirilmesi gerektiğini savundu.
Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Yönetim Kurulu Başkanı Sencer Solakoğlu, bir süre önce Ulusal Süt Konseyi tarafından 2 TL olarak belirlenen çiğ süt tavsiye fiyatının üretici açısından kabul edilemez olduğunu açıkladı. Süt üreticisinin tarihinin en zor iki yılını yaşadığına dikkat çeken Solakoğlu, yazılı açıklamasında şunları kaydetti:
“Böylesine olağanüstü bir dönemde üreticiyi korumak gerekirken, sürdürülemez bir fiyatı yıl sonuna kadar dayatmak kabul edilebilir bir durum değildir. Fiyat mutlaka yeniden revize edilerek süt üreticiliği sürdürülebilir bir seviyeye getirilmelidir. Üreticilerimizin beklentilerinin altında kalan litrede 2 lira olan brüt çiğ süt tavsiye fiyatı zaten fiiliyatta da uygulanmayacaktır. Çünkü bilindiği üzere önceki fiyat olan 1 lira 70 kuruş da üreticinin eline ortalama 1 lira 52 kuruş geçmiştir. Biz TÜSEDAD olarak kamuoyuna süt üretiminin sürdürülebilir olabilmesi için beklentimizi 2 lira 28 kuruş olarak deklare etmiştik.
2019 yılı başında açıklanan 25krş/litre süt destekleme primi biz üreticilere adeta nefes olmuştur. Bu desteklemenin yıl sonuna kadar devam ettirilmesi tüm üreticiler açısından hayati önem arz etmektedir. Yıllardır arzulamamıza rağmen ilk kez, Ocak ayında ürettiğimiz süt primi desteğimizi Mart ayında almış bulunmaktayız. Bu ödeme takviminin aynı şekilde devam etmesini temenni ediyoruz.
Kamuoyu ile şunu açıkça paylaşmak istiyoruz;
Türkiye çapında belirlenen fiyat hiçbir bilimsel gerekçeye sahip olmamak ile beraber keyfi olarak dikte ettirildiğini gözlemliyoruz. USK toplantısında yıllardır alışageldiğimiz üzere bu sefer üreticinin süt üretim maliyeti bile ortaya konmadan fiyat açıklanmıştır. 2 TL/litre fiyatının Avrupa normlarının yaklaşık %15 altında kalması sonucu tüketici ve sanayicilerin beklentisinin altında bir üretim kalitesi ve miktarı ile sonuçlanacak olmasının yanı sıra kamuya getireceği yük bu hatalı fiyatın doğal sonucu olacaktır.
Maliyetlerin kontrol edilemediği bir ortamda satış fiyatını kontrol etmenin doğurduğu sonuç ortadadır. Türkiye yıllardır dünyanın en çok damızlık hayvan ithalatı yapan 5 ülkesinden biri olmasına rağmen her yıl artarak et üretimi için hayvan ithal etmektedir. TÜİK verilerinin de teyit ettiği üzere Türkiye 2018 yılında ürettiği her 100 birim besilik hayvana karşın yaklaşık 40 adet besilik hayvan ithal eder duruma gelmiştir.
Yem başta olmak üzere girdilerin dövize endeksli olarak sürekli arttığı bir ortamda üreticiyi korumanın tek yolunun çiğ süt fiyatlarını süt/yem paritesine göre belirlemektir. Avrupa normlarına göre üretimin sürdürülebilir olması için süt/yem paritesi 1,5 olmalıdır. Yıl sonuna kadar süt fiyatını sabitlemek istediğinizde, yem fiyatlarını da yıl sonuna kadar çiğ süt fiyatlarındaki gibi sabitlememiz gerekir, ya da çiğ süt fiyatını 1,5 pariteye bağlayarak aylık değişken hale getirmek mecburiyetindeyiz. Sektörün üretici açısından sürdürülebilirliği için bundan başka bir yol göremiyoruz, aksi durum ithalata bağımlılık, kırsaldan göç, hayat pahalılığı ve yüksek fiyat nedeniyle erişilemez gıdadır.
Bizim acilen üretime odaklanmamız, piyasayı öngörülebilir ve yatırım yapılabilir noktaya getirmemiz gerekmektedir.
Sanayiye aktarılan inek sütü miktarı bir önceki yılın aynı ayına göre, 2019 Ocak ayında yüzde 4,9, Şubat ayında ise yüzde 7,8 azalmıştır. Rakamlarda gösteriyor ki hayvancılığımız her geçen gün yok olmaya devam ediyor ve günden güne dışa bağımlı hale geliyordur.”