Tarım ve hayvancılığın sorunlarını çözmek amacıyla uygulanan kısa vadeli geçici çözümlerin üreticiye zarar verdiğini belirten TÜSEDAD Yönetim Kurulu, COVID-19 salgınına rağmen üretmeye devam eden çiftçinin, üretimi teşvik edici politikalar, fiyat istikrarı ve öngörülebilirlik talep ettiğini açıkladı.
Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Yönetim Kurulu, 1 Haziran Dünya Süt Günü dolayısıyla yazılı açıklama yaptı. Dünyayı kasıp kavuran COVID-19 salgınına rağmen çiftçinin üretimini sürdürmeye devam ettiğine dikkat çekilen açıklamada; üreticiler olarak taleplerinin; üretimi teşvik edici politikalar, fiyat istikrarı ve öngörülebilirlik olduğu vurgulandı.
Tarım ve hayvancılığın sorunlarını çözmek amacıyla uygulanan kısa vadeli geçici çözümlerin üreticiye zarar verdiğine dikkat çekilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Üretici, sürekli artan maliyetin altında eziliyor”
“TÜİK rakamlarına göre 2020 yılının ilk üç ayında sanayiye gönderilen süt üretim miktarı yaklaşık 2,5 milyon ton civarındadır. Üretim rakamları bir önceki yıla göre artış gösterse de 2018 yılının aynı dönemine göre %4 oranında daha düşüktür.
Mevsimsel düşüş gösteren çiğ süt fiyatı, pandemi sürecinde süt tüketiminin artması ile genel olarak etkilenmemiştir. Ancak girdi fiyatlarının ithalata bağlı olması dolayısı ile kur artışı karşısında maliyetlerin yükselmesi çiftçileri olumsuz olarak etkilemeye devam etmektedir.
Yem Sanayicileri Birliği’nin verilerine göre yem ve hammaddelerinde Nisan ayında besi ve süt yeminde yaklaşık %10 Ayçiçeği tohumu küspesinde %25, DDGS’de ise %23 oranında artış görülmektedir.
Ulusal Süt Konseyinin aldığı karar ile 15 Kasım 2019 tarihinden itibaren soğutulmuş çiğ süt fiyatı 31 Aralık 2020 tarihine kadar geçerli olmak üzere brüt 2,30 TL/Lt. olarak belirlenmiştir. Ancak sabit çiğ süt fiyatına rağmen artan girdi maliyetleri, üreticilerin üretimden çekilmesine neden olabilecek ve çiğ süt fiyatı önümüzdeki dönemde üretimin azalması halinde daha da artabilecektir.
Üretim maliyetinin artmasına karşın çiğ süt fiyatının sabitlenmesi, sürekli artan maliyetin altında ezilen üreticiyi bir süre sonra bir daha geri dönmemek üzere üretimden çıkartmaktadır.
Yine besicilikte de fiyat artışı karşısında bir çare olarak algılanan ithalat, orta ve uzun vadede yurtiçi üretimi geri dönülemez şekilde baltalamaktadır.
Kırmızı et ve süt gibi gıda ürünlerinin enflasyon üzerindeki etkisi nedeniyle alınan bu önlemler sanıldığının aksine tüketicinin uygun fiyatlı gıdaya erişimine değil, yurtiçindeki üretimin azalmasına ve adım adım gıdada ülke bağımsızlığının yitirilmesine neden olmaktadır.
ESK ve TMO gibi elzem kurumlarımızın gerektiği durumda üreticilerimizin yanında olarak üretimi desteklemek fiyat istikrarına katkı sağlamak gibi hayati öneme sahip görevleri bulunmaktadır. Ancak planlama hatası ile yurtdışından ihtiyaç fazlası ithal edilen karkas etin depolanması ve şeffaflık eksikliği nedeniyle bu etin piyasaya sürüleceğine dair piyasada yayılan haberler ve buna benzer yanlış politikaların uygulanması üreticilerimizin aleyhine gelişmeler söz konusu olabilmektedir.
Tarım ve hayvancılığın sorunlarını çözmek için kısa vadeli geçici çözümlerin ülkemize verdiği zararlar açıkça görülmektedir. Bu nedenle orta ve uzun vadeli kararlı tarım politikalarının geliştirilmesi önem arz etmektedir.
Tarımsal üretimin geliştirilmesinin ana unsurlarından birisi Tarımsal üretim planlamasıdır. Bu konuda halen havza bazlı üretim modeli başta olmak üzere alınacak çok fazla yolumuz bulunmaktadır.
“Çiğ süt fiyatının revize edilmesi gerekiyor”
Destekleme politikalarının gelişmiş ülke örneklerinde olduğu 3-5 senelik dönemlerle belirlenmesi üreticilerimizin önünü görmesini sağlayacak ve üretimde istikrara katkı verecektir. Bu konuda Tarım Kredi Kooperatifleri ve T.C. Ziraat Bankası tarafından kullandırılan faizsiz kredi mevzuatının 3 yıllık olarak hazırlanmasının iyi bir örnek oluşturduğunu düşünmekteyiz.
ESK ve TMO’nun gerektiği hallerde piyasaya doğru zaman ve doğru şekilde müdahale ederek üreticinin desteklenmesi sağlanmalıdır.
Yem ve yem hammaddelerinde dolar kurunun sabitlenmesi yem maliyetlerinin azaltılmasına katkı sağlayacaktır.
Ulusal Süt Konseyi’nin 2020 yılına kadar sabitlediği çiğ süt fiyatının revize edilmesi için USK olağanüstü olarak toplantıya çağırılmalıdır.
Çiftçilerimizin ürünlerini farklılaştırarak, markalaşmaya yoğunlaşmaları ve bu ürünlerin özel imtiyazlar ile çiftçiden sofraya, yerel marketlere gıda hijyeni ve kalite güvencesi ile sunulması halinde hem üreticinin hem de tüketicinin kazanması teşvik edilecektir.
Çiftçilerin ürettikleri ürünleri katma değerli hale getirebilmesi ve markalaşmalarının sağlanması, ürünlerimizde coğrafi işaretlemenin önemi hakkında çiftçilerin bilinçlendirilmesi için Ülke çapında bir tarımsal eğitim seferberliğine ihtiyaç bulunmaktadır. Buna katkı sağlamak için Derneğimiz dahil olmak üzere hiçbir STK ve sektör paydaşının katkı koymada kayıtsız kalamayacağı bilinmelidir.
Tarım ve Hayvancılıkta yaşanan sorunların kaynaklarının tek taraflı olmadığı bilinmekle beraber sorunların çözümünün de tek taraflı olamayacağı açıktır. Bu kapsamda Derneğimiz Türk çiftçisinin ve Türk tarımının gelişimi için çalışmaya devam edecektir.”