Tarımsal İşletme Yapı Araştırması 2016 nihayet yayımlandı. Verilerin işlenmesi uzun zaman alıyor anlaşılan!
Araştırmayı yapan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK).
Araştırmanın amacı, “Tarımsal işletmelerin fiziksel büyüklüklerinin belirlenmesi, tarımsal işletmelerin tip ve ekonomik büyüklüğü temel alınarak sınıflandırılması ve işletmelere ait temel yapısal istatistiklerin derlenmesi.”
Tarım ve hayvancılık işletmelerinin arazi ve ekonomik büyüklükleri, arazilerin hangi ürünlerin üretimi için kullanıldığı, kimler tarafından kullanıldığı, hanehalkı üyelerinin kendi işletmelerinde çalışma süreleri gibi bilgileri kapsıyor.
Bugün, verilerin hayvancılık işletmeleri ile ilgili bölümünü değerlendireceğim. Geçen üç haftanın ikisinde 2006 verilerini kullanmıştım. Bugün ise 2006 verileri ile 2016 verilerini karşılaştıracağım ki on yıl içinde hayvan işletmelerimizde meydana gelen yapısal değişiklikleri görelim. Buradan hareketle de bu değişikliklerin sonuçlarını değerlendirip geleceğe dair önerilerde bulunabilelim.
Veriler ne kadar sağlıklı
Tabloya geçmeden önce TÜİK’in araştırma ile ilgili teknik bilgileri açıkladığı metaveri kısmından bir bilgiyi paylaşayım.
“Tanım” başlığı altında denilmiş ki:
“Tarımsal İşletme Yapı Araştırması, Avrupa Birliği’nde düzenli olarak 3 yılda bir örnekleme araştırması ve her on yılda tarım sayımı olarak ortak bir metodolojiyle uygulanan, tarımsal işletmelerin yapısına dair karşılaştırılabilir ve temsil edici istatistiklerle birlikte diğer tarım araştırmalarına altyapı sağlayan çalışmadır. Bu çalışmadan elde edilen verilerle tarım sektöründeki değişimler takip edilmekte ve tarım politikaları için temel kararlar alınmaktadır.”
Tanımda 4 önemli konuya vurgu var:
- AB’de düzenli olarak 3 yılda bir örnekleme araştırması yapılıyor.
- AB’de düzenli olarak 10 yılda bir tarım sayımı yapılıyor.
- Araştırmalar, tarımsal işletmelerin yapısına dair karşılaştırılabilir ve temsil edici istatistiklerle birlikte diğer tarım araştırmalarına altyapı sağlıyor.
- Tarımsal İşletme Yapı Araştırması’ndan elde edilen verilerle tarım sektöründeki değişimler takip edilmekte ve tarım politikaları için temel kararlar alınmaktadır.
Tanımı tekrar etmiş gibi oldum ama olsun, tekrarda fayda var.
Sorularla devam edelim:
Türkiye’de -düzenli olarak- 3 yılda bir örnekleme araştırması yapılıyor mu? Hayır. Önceki Tarımsal İşletme Yapı Araştırması 2006 yılında yapılmış yani üzerinden 10 yıl geçmiş.
Türkiye’de -düzenli olarak- 10 yılda bir tarım sayımı yapılıyor mu? Hayır. Önceki Tarım Sayımı 2001 yılında yapılmış. Sayımın üzerinden 17 yıl geçmiş. İlgili mevzuatın amir hükmüne rağmen yapılmamış.
Belki de sistem, takipsizlikten artık o kadar karmaşık hâle gelmiş ki yapılamamış.
Araştırma ve sayımlar için konulan süreler öylesine konulmuş süreler değil. Örneğin tarım sayımı yapıldıktan sonra bir sonraki sayıma kadar her yıl, belli metotlarla tahminlerde bulunuluyor. Tekrar sayım yapılması gereken süre geçirilirse tahminlerin doğruluk oranı doğru planlamaya engel olacak düşüyor.
Dolayısıyla “zamanında yapılmayan araştırmaların diğer tarım araştırmalarına sağlam bir altyapı sağlaması” mümkün değil.
Dolayısıyla bu verilere dayanarak tarım politikaları için sağlıklı temel kararlar almak da mümkün değil. Bugün sağlıksız kararların özellikle hayvancılıktaki acı sonuçlarını yaşayarak görüyoruz.
2006-2016 karşılaştırması
Önce veriler:
Büyükbaş ve küçükbaş hayvanı olan işletmelerin işletme büyüklüğüne göre işletme ve hayvan varlığı dağılımı
Hükûmet olarak, hayvancılık politikalarını açıklarken daima “orta büyüklükteki aile işletmelerinin çoğaltılması gerektiğine” vurgu yaptılar. Uygulamaların da bu yönde olduğu iddiası içindeler. Bu politikanın Türkiye şartları için uygulanabilecek en doğru hayvancılık politikası olduğuna şüphe yok. Hele kırsaldaki nüfusun üretici olarak muhafaza edilmesinden kente göçlerin ve sebep olduğu sosyal sorunların en aza indirilmesine kadar birçok yan faydasıyla birlikte düşünüldüğünde tek çözüm yolu olduğu bile söylenebilir.
Büyük işletmelerin kurulmasına engel bir durum yok elbette. Orta büyüklükteki işletmelerin desteklenmesi ile ilgili değerlendirmemiz, hayvancılığımızın ana omurgasının inşa edilmesine yönelik bir değerlendirme.
Tabloyu, uygulanan politikanın başarılı olup olmadığı bakımından değerlendirdiğimde “başarılı olduğunu” rahatlıkla söyleyebilirim.
Hükûmet, örneğin büyükbaş işletme büyüklüklerini önce 10-19 sonra 20-49 sayısına yükseltmeyi hedeflemişti. Küçükbaş hayvancılıktaki hedef ise 150-299 ve 300+ sayısına yükseltmekti.
İlan edilen rakamlara baktığımda konulan hedeflere ulaşma yolunda küçümsenemeyecek bir hayli yol kat edildiği görülüyor.
Rakamlardan çıkan sonuç bu olmakla birlikte, hayvancılığımızın her geçen gün daha kötüye gittiği de bir vakıa. Yüz binlerce besilik hayvan, on binlerce ton et ile milyonlarca büyükbaş ve küçükbaş damızlık ithalatı kararı bu vakıanın somut göstergeleri.
Bir tarafta tablo, diğer tarafta somut göstergeler. Hangisine inanacağız?
İşlerin yolunda gitmediğine dair başka somut göstergeler de var:
Örneğin Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı çiftçi sayısı 2016’da 2.609.723 kişi iken 2017 sonu itibarıyla sayı 2.267.000’e düşmüş. On bir yıl içinde yüz binlerce çiftçi üretimi bırakmış ve muhtemelen şehre göçmüş. Köyden kente göç rakamları da bu değerlendirmemizi destekliyor.
Bu iki somut veri hayvan sayısı ile ilgili verileri de şüpheyle karşılamamıza sebep oluyor. Şüphe sahibi sadece ben değilim, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlarının da dâhil olduğu birçok kişi ve kurum verileri şüphe ile karşıladıklarını ifade ettiler.
Şüphe sahiplerinden biri de MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan. Kaan, bir süt sanayicisi olarak Türkiye’de hayvancılığı en iyi bilen insanlardan biridir. Realisttir ve veriye dayalı olarak konuşur. Görüşlerine, kendisinin Kurucu Üye ve Yönetim Kurulu üyesi görevlerinde bulunduğu, benim de kuruluş işlemlerini gerçekleştirip sonrasında Genel Koordinatör olarak yönetimini üstlendiğim Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneğinde (ASÜD) tanıdığım günden itibaren özel olarak değer veririm.
Kaan, MÜSİAD Genel Başkanı sıfatıyla 10 Ocak 2018’de Bloomberg TV’de katıldığı Tarım Analiz programında şunları söylemişti:
“Rakamlarda net olamıyoruz. Bizler de yatırım yapacağız. Bakıyoruz nerede hayvan varlığımız fazla fakat gidip yakından incelediğimizde özellikle doğudaki rakamlarımızın çok yanıltıcı olduğunu görüyoruz. (…) Rakama bakıyorsun, örneğin Erzurum, bugün süt üretiminde ikinci gözüküyor ama Erzurum’a gittiğiniz zaman 50 tonluk veya 40 tonluk işletme sayısı en az 50 tane olması lazım, yok. Bu durum öngörülebilirliği ve planlamayı etkileyen bir unsur.”
Tarımsal İşletme Yapı Araştırması’nın son cümlesi ile Kaan’ın son cümlesini tekrar okuyalım lütfen.
Araştırmada, “Tarımsal İşletme Yapı Araştırması’ndan elde edilen verilerle tarım sektöründeki değişimler takip edilmekte ve tarım politikaları için temel kararlar alınmaktadır.” denilmişti.
MÜSİAD Başkanı ise “İş adamlarının yatırım yapmak istediklerini fakat rakamların yanıltıcı olduğunu, bu durumun öngörülebilirliği ve planlamayı etkilediğini.” söylüyor.
Ayrıca MÜSİAD’ın 2017’nin sonunda yayımladığı Hayvancılıkta Kalkınma Raporu’nu okumanızı tavsiye ederim.
Bu bilgiler ışığında, ülke olarak gelecekle ilgili tarım ve hayvancılık planlamalarımızı doğru şekilde yapmak istiyorsak geciken Tarım Sayımı’nın en kısa zamanda yapılması gerektiğini tekrar hatırlatıyorum.