CHP Tarım Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Orhan Sarıbal, artan girdi maliyetlerine rağmen çiğ süt alım fiyatlarının 1 yıldır değişmediğini belirterek, “Süt üreticileri maliyetlerini karşılamıyor. Süt hayvanları kesime gidiyor. Önümüzdeki süreçte süt hayvanlarının kesime gitmesinden dolayı bizleri süt ve et krizi beklemektedir” dedi.
2008-2009 döneminde de benzer bir durum yaşandığını ve süt para etmediği için çiftçilerin süt ineklerini kesime göndermek zorunda kaldığını hatırlatan Sarıbal, “Çiftçi süt ineklerini yani doğum yapması gereken hem kendi damızlığını hem besi hayvanını doğurması gereken süt ineğimiz şu anda kasaba gidiyor. Çünkü hayvanın yediği yem, yediği yemle beraber ürettiği süt maliyetini karşılamıyor. Hayvancılık maliyetlerinin %70’ni yem oluşturmaktadır. Eğer siz bir ülkede yem sorununu çözememişseniz hayvancılığı sürdüremezsiniz” dedi.Hayvancılığın sürdürülmesinde meranın büyük önem taşıdığını ancak ülkemizde meraların yetersiz kaldığını kaydeden Sarıbal, şunları söyledi:
Mera yok, üretici yeme mahkûm
“TÜİK verilerine göre 2002’den beri ülkemizdeki mera alanları 146 milyon dönüm. O günden beri 1 santim değişmiş görünmüyor. Ama Tarım ve Orman Bakanlığı 12 milyon hektar mera alanı olduğunu, bir kısmını ıslah ettiğini bir kısmını ise ıslah etmediğini söylüyor. Türkiye de ne yazık ki meralar verimsiz ve amaca uygun kullanılmıyor. Büyükşehir yasası ile meralar iktidar eliyle pazarlandı imara açıldı. Meralar can çekişiyor. Mera olmayınca kaba yem olmayınca üretici kesif yem dediğimiz fabrika yemine mahkûm ediliyor.
1 litre süt ile 1 kg yem alınabiliyor
Ancak kesif yem girdileri ithal ve dövize endeksli. O yüzden yem fiyatları bu yıl %30 ile %40 zam gördü. Dolar arttıkça da fiyatı artıyor. Süt hayvancılığında süt/yem paritesi var. Yani bir hayvancığın sürdürülebilmesi için 1 litre sütle 1.5 kilogram yem alınabilmesi gerekir. Bugün 1 litre sütle ne yazık ki 1 kilogram civarında 1 kilo 250 gram 1 kilo 200 gram ancak yem alabiliyoruz. Elektrik gibi yeni girdi maliyetlerini de dikkate aldığımızda çiftçinin kazanabilmesi için sütün litre fiyatının 3.5 liranın altında olmaması lazım.
Prim artışı sorunu çözmez
Oysa son bir yıldır çiğ sütün alım fiyatı 2,30 TL. Üreticilerin taleplerini görmezden gelen hükümet süt primlerini 25 kuruş arttırarak litre başına Ekim, Kasım ve Aralık 2020 ayları için 40 kuruş yaptı. Ama bu üreticinin sorunlarını çözmez. Çünkü 2020 yılının ilk 6 ayına ait süt primleri ortalama 5 ayda ödendi. Süt üreticisi yem alıp, tesislerine masraf yapıp, işçiliğini yaptıktan ve sütünü sattıktan 5 ay sonra primini alabilmektedir. Zamanında ödenmeyen prim çiftçinin maliyetlerine bir fayda sağlamamaktadır.
Kaldı ki süt primini alabilmek için üretici birliklerine üye olmak şartı vardır. Üye olmayan birçok süt üreticisi için durum daha da vahimdir.”