Bakan Fakıbaba, bakanlığın satın aldığı hayvanların fiyatlarını açıklayacağını, kimlerden alındığını söyleyeceğini belirterek, “Avrupa’dan kontrol edeceksiniz ve diyeceksiniz ki ‘Helal olsun bu Bakana, çok ucuza almış bu hayvanları.’”
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eşref Fakıbaba, TBMM Genel Kurulunda görüşülen bakanlığının bütçesi üzerine açıklamalarda bulundu. AK Parti döneminde Türkiye tarımının verimlilik, üretim ve kalitede çok önemli gelişmeler kaydettiğini, 2017 yılının dokuz ayında yüzde 3,3 büyüyen tarım sektörünün bu yılı büyümeyle tamamlamasını beklediklerini ifade eden Fakıbaba, son 14 yılın 12’sinde büyüyen tarımın, Cumhuriyet tarihinin en istikrarlı dönemini yaşadığını söyledi.
Bakan Fakıbaba, tarımsal hasılada 2005 yılından bugüne Türkiye’nin Avrupa liderliğinin devam ettiğine dikkati çekerek, “Tarım ve gıda ürünleri ihracatımız 2002-2016 döneminde 4 kat artmış, 3,7 milyar dolardan 16,2 milyar dolara çıkmıştır. Türkiye tarımsal dış ticarette net ihracatçı bir ülkedir. Son 15 yılda tarım ve gıda ürünleri dış ticaretinde toplam 58 milyar dolar ihracat fazlası verdik.” dedi.
Türkiye’nin sadece kendi ürettiğini ihraç eden bir ülke değil, aynı zamanda ham maddesini yurt dışından alıp içeride işleyip katma değer katıp ihraç edebilen bir ülke olduğunu ifade eden Fakıbaba, Türkiye’nin dünyada buğday unu ihracatında lider, makarna ihracatında ikinci sırada olduğunu, tarım ve gıda ürünlerinde katma değerli ihracatımızı artırmaya yönelik çalışmaların devam edeceğini vurguladı.
“Üreticilerimize 103 milyar TL destek ödedik”
AK Parti hükümetlerinin daima çiftçinin yanında yer aldığını, devletin tüm imkanlarını tarım için seferber ettiğini belirten Fakıbaba, şöyle devam etti:
“2003-2017 döneminde üreticilerimize 103 milyar lira yani eski parayla 103 katrilyon lira destek ödedik. 2018 yılında ise 14,5 milyar lira destek vereceğiz. Bu destek tarıma sağladığımız nakit hibe kaynaktır. Bunun yanında ayrıca arazi toplulaştırma ve tarımsal sulama yatırımları, tarımsal kredi sübvansiyonları, müdahale alımları ve ihracat destekleri gibi birçok kalemde tarıma önemli kaynak sağlıyoruz, sağlamaya devam edeceğiz.
Özellikle girdilere yönelik mazot, gübre, tohum ve yem bitkileri desteklerimiz devam edecektir. Şayet, 14,5 artı yukarıdaki bahsettiğim mevzuları göz önüne aldığımızda tarımda ortalama 30 milyara yakın Hükümet olarak destek vermekteyiz. Mazot desteğini 2003 yılında ilk kez hayata geçiren Hükümet olarak şimdi ürün bazında mazot maliyetinin yarısını biz karşılıyoruz. Mazotun fiyatının arttığını biliyoruz, bu yıl mazot desteğini de artışları baz alarak güncelleyeceğiz. Tarımsal kredilerde konusuna göre yüzde 25 ila yüzde 100 arasında faiz indirimi yani sübvansiyon uygulamamız devam edecektir.”
Bakan Fakıbaba, bu yıl 192 büyük tarımsal ovanın Bakanlar Kurulu kararıyla koruma altına alındığını, koruma altındaki ova sayısını 2018 yılında 250’ye çıkaracaklarını söyledi.
Arazi toplulaştırma çalışmalarına önem verdiklerini, 1961’den 2002 yılına kadar 450 bin hektar alanda toplulaştırma yapılırken AK Parti döneminde 5 milyon 600 bin hektar alanda toplulaştırmanın tamamlandığını, 1,8 milyon hektar alanda çalışmaların devam ettiğini, 2023’e kadar da 8 milyon hektar alanda toplulaştırmayı tamamlayıp toplamda 14 milyon hektara ulaşarak, Türkiye’nin toplulaştırma problemini çözeceklerini bildirdi.
Fakıbaba, suyu verimli kullanmak amacıyla basınçlı sulama sistemini kullanan çiftçilere yüzde 50 hibe desteği ve sıfır faizli kredi uygulamasına devam edileceğini, bu tarihten itibaren Türkiye’de vahşi sulama olayının bittiğini, basınçlı sulamayla toprağın sulanacağını kaydetti.
Amaçlarının verimli, kaliteli ve planlı üretmek olduğuna dikkati çeken Fakıbaba, Milli Tarım Projesi kapsamında Havza Bazlı Destekleme Modeli’ne geçtiklerini, Türkiye için stratejik açıdan önemli 21 ürünü en iyi yetişeceği havzalarda desteklediklerini, buğday ve yem bitkilerini ise ayrım yapmadan tüm havzalarda desteklediklerini, desteklemeye devam edeceklerini anlattı.
“Yerli sebze tohum kullanım oranını yüzde 10’dan yüzde 60 seviyesine çıkardık.”
Bakan Fakıbaba, AK Parti hükümetleri döneminde ilk kez başlatılan tohumluk desteğiyle de hem üretim hem de ihracatta önemli bir seviyeye ulaştıklarını vurgulayarak, şöyle konuştu:
“Son 15 yılda tohum üretimimiz 145 bin tondan 960 bin tona, tohum ihracatımız 15 milyon dolardan 154 milyon dolara yükseldi. Bugün, 76 ülkeye tohum ihracatı yapan bir ülke haline geldik. 2023 yılında 2 milyon ton tohumluk üretimi ve 500 milyon dolar tohum ihracat hedefimizi belirledik ve çalışmalarımızı bu yönde hızlandırdık. Etkin Ar-Ge çalışmalarıyla son 10 yılda yerli sebze tohum kullanım oranını yüzde 10’dan yüzde 60 seviyesine çıkardık.
Organik tarım ve iyi tarım desteğimiz devam etmektedir. Tarım sigortalarının kapsamını her yıl gittikçe artırmaktayız. Son 10 yılda toplam 3,4 milyar lira prim desteği, 3,6 milyar lira hasar tazminatı ödendi. Bu yıl buğdayda başlayan kuraklık verim sigortasını 2018’de tüm tahılları kapsayacak şekilde genişleteceğiz. TARSİM’de hedefimiz 2020 yılına kadar gelir bazlı sigorta sistemine geçmek en büyük hedefimiz ve icraatımız olacaktır. Ayrıca, 2017 yılında doğal afetlerden etkilenen tüm çiftçilerimizin Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarını bir yıl ertelemiş bulunmaktayız.”
“TİGEM 500 bin tane buzağı besleyecek.”
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eşref Fakıbaba, hedeflerinin hayvan ithalatını bitirmek olduğunu belirterek, “İthalat bitecek, küçük üreticilere desteklemeler olacak, TİGEM 500 bin tane buzağı besleyecek. Bu çalışmaların sonunda inanıyoruz ki hayvan ithal eden değil, ihraç eden bir ülke olacağız.” dedi.
“Fındıkta istikrarı sağlayan TMO’dur”
Fakıbaba, bakanlık olarak tüm ürünlerde iç ve dış piyasaları yakından takip ettiklerini de belirtti.
Toprak Mahsulleri Ofisinin (TMO) 2017’de piyasalardaki gelişmelere göre buğday, mısır, fındık ve kuru üzümde müdahale alımları yaptığını, böylece üreticinin mağduriyetinin önlendiğini, piyasaların regülasyonuna önemli katkılar sağlandığını anlatan Fakıbaba, TMO tarafından 2017’de 2 milyon 50 bin ton buğday, 205 bin ton mısır, 5 bin ton kuru üzüm, 16 bin ton haşhaş kapsülü, 137 bin ton fındık alındığı, bu alımlar karşılığında çiftçilere 3,4 milyar lira ödendiği bilgisini paylaşıldı.
TMO’nun fındık alımı yapmaması halinde fındık fiyatlarının 5 veya 6 lirayla stokçuların elinde olacağını ifade eden Fakıbaba, “Tarım Bakanlığımız ve TMO bunu ne yaptı? Dekar başına teslim edebileceği ürün miktarını 90 kilogramdan 130 kilograma çıkardı. 137 bin ton fındık almışım, helali hoş olsun, tam 1,5 katrilyon para ödemişim, helali hoş olsun. Fındık alımlarında uygulanan çürük oran sınırı yüzde 3’ten yüzde 5’e, çatlak oranı yüzde 2’den yüzde 7’ye çıkarılmış, asgari randıman oranı yüzde 40’tan 37’ye düşürülmüş.” diye konuştu.
Bakan Fakıbaba, fındığın piyasada halen 9-9,5 liradan satıldığına dikkati çekerek, “Fındıkta istikrarı sağlayan TMO’dur, Tarım Bakanlığıdır. Tarım Bakanlığı olmamış olsaydı, çok samimi olarak söylüyorum, 6 liradan fazla, bakın, stokçuların elinde kalacaktı.” ifadesini kullandı.
Sebzede yeni tohum çeşitlerini üreticilere ve Türkiye’ye kazandırmaya devam edeceklerini, 5 yıl sürecek uygulamayla sebze tohumu ihtiyacını büyük ölçüde yurt içinden karşılamayı hedeflediklerini anlatan Fakıbaba, pamuk ve diğer lif bitkilerinde kaliteyi ve üretici karlılığını artırmayı amaçlayan yeni bir yatırım projesini başlattıklarını söyledi.
AK Parti olarak hayvancılığı önemli ve öncelikli bir sektör olarak ele aldıklarını vurgulayan Bakan Fakıbaba, şöyle devam etti:
“2017 döneminde toplam destek içinde hayvancılığın payını yüzde 4’ten yüzde 30’lara çıkardık. Son 15 yılda hayvancılığa 25 milyar lira yani eski parayla 25 katrilyon para ödedik. Hayvancılığı sıfır faizli kredi kapsamına aldık. Karma yemde yüzde 8 olan KDV’yi 2016 yılında kaldırdık. Yem bitkilerine son 15 yılda toplam 4,5 milyar lira destek verdik. Ana olmadan dana olmaz; dana olmazsa et ve süt olmaz. Bu felsefeyle hayvancılıkta yerli üretimin geliştirilmesi için 2017 yılında Hayvancılıkta Yerli Üretimi Destekleme Modeli’ni oluşturduk.
Model kapsamında 40 ili damızlık düve üretim merkezi, 40 ili damızlık koç, teke üretim merkezi, 15 ili damızlık manda üretim merkezi olarak belirledik. Bu illerde damızlık hayvan alımına, ahır, ağıl yapımına ve alet ekipman alımına yüzde 50 hibe desteği veriyoruz. Et ve Süt Kurumuyla Tarım Kredi Kooperatifiyle ve Tarım Bakanlığıyla birlik ve beraberlik içerisinde üreticinin emrindeyiz. Üreticinin, onların ne kadar kutsal olduğuna, Büyük Atatürk’ün ne kadar önemli bir cümle söylediğine yürekten inanan kardeşleriniz.”
Fakıbaba, 30 ilin mera hayvancılığı yetiştirici bölgesi olarak belirlendiğini, bu yıl da bütün üreticilerin yaylaklardan faydalanacağını, programlı, aşıları yapılmış 4 ay ve üstü her buzağıya 750 liraya kadar destek verdiklerini söyledi.
Hekim olarak hayvancılığın sağlıkla önemli ve yakından ilişkisi olduğunu gördüğünü ifade eden Fakıbaba, “Doğumundan ölümüne kadar esasında veteriner hekim arkadaşların ve doktor arkadaşların elinde olmasında çok büyük fayda görüyorum. Doğunca biz ne yapıyoruz? Doğunca buzağıya 750 liraya kadar destek veriyor muyuz, vermiyor muyuz? Vallahi veriyoruz.” diye konuştu.
Kalkınma bölgesi kapsamındaki 41 ilde hibelerin, çiğ süt prim desteğinin devam edeceğini aktaran Fakıbaba, “Sütte fiyat istikrarı sağlamak amacıyla Et ve Süt Kurumu vasıtasıyla gerektiğinde piyasadan süt alıp süt tozuna çeviriyoruz.” şeklinde konuştu.
‘Helal olsun bu Bakana, çok ucuza almış bu hayvanları.’
Bakan Fakıbaba, bakanlığın satın aldığı hayvanların fiyatlarını açıklayacağını, kimlerden alındığını söyleyeceğini belirterek, “Avrupa’dan kontrol edeceksiniz ve diyeceksiniz ki ‘Helal olsun bu Bakana, çok ucuza almış bu hayvanları.’ Kasap benim kardeşim. 23 lira 80 kuruştan alıyorduk Et ve Süt Kurumu olarak, anında 25 liraya çıkardık ve sonra bir karar aldık, 2018 1 Ocak’ından itibaren 200 ve altı yani küçük yetiştirici, hayvanını ruhsatlı bir kesimhaneye götürdüğünde kafadan 250 lira destek alacak. Şimdi, hepinizin önünde söz veriyorum: 1 Ocak’tan itibaren Et ve Süt Kurumu kesimlerini 25 lira 50 kuruştan yapacaktır.” ifadelerini kullandı.
Küçük üreticinin destekleneceğini, hayvanlar dağıtılacağını ve et ithalini bırakacaklarını belirten Fakıbaba, şunları kaydetti:
“Bunu küçük üreticilerle ve TİGEM’le yapacağız. Çünkü hiç görülmemiş bir destekleme arkadaşlar. Sayın Cumhurbaşkanım ve Başbakanım gerekli açıklamaları yapacak. Zaten talimatı aldığım kişi de Sayın Cumhurbaşkanımızdır. O bağlamda, rahat olun bu konuda. İthalatı bitireceğiz. İthalat bitecek, küçük üreticilere desteklemeler olacak, TİGEM 500 bin tane buzağı besleyecek. Bu çalışmaların sonunda inanıyoruz ki hayvan ithal eden değil, ihraç eden bir ülke olacağız.
Biz ihracat yapacağız. Amacımız yerli ve yeterli üretimdir. İnşallah bunu hep birlikte, sizlerle beraber başaracağız. Küçük aile işletmeleri teşvik edilecek, görmediğiniz oranda teşvik edilecek, işi bilen insanları destekleyeceğiz. Bu yıl başlattığımız damızlık, düve, manda, koç ve teke üretim merkezlerini güçlendireceğiz. Küçükbaşa verdiğimiz desteği devam ettireceğiz. Mera ıslahına ağırlık vereceğiz, göreceksiniz. Pamuğun ekildiği her alanda yem bitkisini tam desteklemek kaydıyla ve pamuktan da o 80 kuruşu indirmemek kaydıyla yem bitkisini o beş ay boş kalan arazilerin hepsinde Allah’ın izniyle üreteceğiz.”
“Sırbistan’dan daha et alımı yapılmadı”
Fakıbaba, TBMM Genel Kurulunda, bakanlığının 2018 yılı bütçesi görüşülürken, HDP Hakkari Milletvekili Nihat Akdoğan’ın, ucuz etin satıldığı 2 marketin, seçim bölgesinde başta kasaplar olmak üzere esnafa büyük zarar verdiği iddialarına da cevap verdi.
Hem üreticiyi hem de halkı düşünmek zorunda olduklarını aktaran Fakıbaba, “Hakkari’nin nüfusu 100 bindir. 100 bin insanın et alması, ucuz fiyata et alması çok önemlidir. Biz bölgede esnaflarımızı yalnız bırakmadık. Et fiyatını düşürürken Et ve Süt Kurumunun et alım fiyatını 25 liraya çıkardık. 1 Ocak’tan sonrada 200 baş ve altı hayvanı kesime götüren üretici kardeşlerimize hayvan başı 250 lira destek vereceğiz.” diye konuştu.
Bakan Fakıbaba, Hakkari’deki kasapları tek tek dolaştığını vurgulayarak, “Hakkarili kasaplarımız çok mutlu. Onlar ‘Allah razı olsun, işimiz arttı. Eskiden 10 kilo satarken, fiyatı düşürdük şimdi 50 kilo satıyoruz, aynı karı yine elde ediyoruz’ diyorlar.” ifadesini kullandı.
Adaletli davranmak adına 81 il ve ilçelerde şubesi olan marketlerden ucuz et satışını gerçekleştirdiklerini, bu özellikteki iki marketin de aynı fiyatı verdiği için ihaleyi bu marketlere verdiklerine dikkati çeken Fakıbaba, “Marketler aynı fiyatı verdi, eğer fiyatlardan birisi üstün, bize uygun olsaydı bir markete verecektik. Bizim için önemli olan halkın tümüdür, Türkiye’nin tümünü kucaklamaktır.” değerlendirmesinde bulundu.
Sırbistan’dan daha et alımı yapılmadığına işaret eden Bakan Eşref Fakıbaba, şunları kaydetti:
“Biz, süs olsun diye et almıyoruz, halkımız için alıyoruz. Sırbistan’ın hayvanı ayrı, Şırnak’ın havyanı farklı mıdır? Amacımız insanlara, kesesine uygun et yedirmektir. 45 liraya et alabilirsiniz ama benim vatandaşımın 30 liraya et alması en doğal hakkıdır. Anneler şunu söylüyor; ‘mutfağımız şenlendi’, öğrenci diyor ki ‘ben yarım kilo kıymayla 2 öğün yemek yapıyorum’. Bunlar bizim için önemli.”
“Singapur’dan hayvan ithalatı” ile ilgili soruya Fakıbaba, “Ben bunu ilk defa duyuyorum. Bosna Hersek’ten doğrudur, Bulgaristan çok bastırıyor doğrudur.” cevabını verdi.
‘Battı’ dediğiniz Yunanistan’da bile çiftçi mazotu 1,75 liradan alıyor.
MHP Adana Milletvekili Muharrem Varlı da yaptığı konuşmada, tarımın cari açık vermeyen tek üretim kalemi olduğunu ancak buna rağmen hükümetin çiftçileri korumadığını savundu. Varlı, “Üretim yapan insanları gerçekten koruyor muyuz? Çiftçinin maliyetinin en yüksek olduğu şey mazot ve gübre. 20-30 milyon dolar verip yat alanlar 1.75 liradan mazot alıyor ama çiftçi 5 liradan alıyor mazotu. ‘Battı’ dediğiniz Yunanistan’da bile çiftçi mazotu 1,75 liradan alıyor. Bu imkanları bizim çiftçimize verin neler yapabiliyor o zaman görün.” dedi.
“Cips mi, ekmek mi ucuzladı?”
Türk çiftçisinin dünyanın en pahalı gübresini kullandığını, hükümetin mısır ve buğday hasatı başladığında bu ürünlerin ithalatını gerçekleştirdiğini ve çiftçinin zor durumda kaldığını anlatan Varlı, “Enflasyon düşsün diye mısır ve buğday fiyatlarını düşürüyorsunuz, peki cips mi, ekmek mi ucuzladı? Eğer muhalefet yapmak için konuşuyorsam Allah belamı versin, ben çiftçiyi korumak için konuşuyorum. Mısır tam çıktı bir ay önce mısır fiyatın 900-800 lira, hasat başladı bir ithalat kararı fiyat düştü 700 lira. Üreticiyi korumak yerine aracıları, tüccarı, faizcileri koruyorsunuz, paradan para kazananları koruyorsunuz.” diye konuştu.
Varlı, ithal et konusunu da eleştirerek, dişi düve ithal edilmesinin sektörün sorunlarını çözmede daha etkili olacağını kaydetti.
MHP Adana Milletvekili Mevlüt Karakaya da Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bütçesi üzerine söz alarak, tarım politikalarında zihniyet ve anlayışın değiştirilmesi gerektiğini savundu.
Tarımın sadece ekonomik sektör olarak kabul edilemeyeceğini belirten Karakaya, tarımın tüm ekonomik sektörlere katkı sağlayan ekonomik, sosyal, çevre ve milli güvenlik sektörü olduğunu kaydetti.
“Bu bütçe küçük üreticinin, köylünün, çiftçinin bütçesi değildir.”
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal da konuşmasında tarımdaki büyümenin ithalata dayalı büyüme olduğunu ileri sürdü.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının yabancı büyük firmaları desteklerken, ülkedeki küçük firmaları, işletmecileri, köylüleri desteklemediğini iddia eden Sarıbal, mazot ve yem fiyatları çok yüksek arttığı halde, Hükümetin çiftçiye çok az yardım yaptığını kaydetti.
Son 15 yılda 171 milyar dolarlık tarımsal ithalat yapıldığını, halen milyonlarca hektar arazinin ekilemediğini, birçok arazinin de tarımsal üretimden çıkarıldığını savunan Sarıbal, “Bu bütçe AKP’nin müteahhitleri, yandaşları zenginleştirme bütçesidir, küçük üreticinin, köylünün, çiftçinin bütçesi değildir.” dedi.