TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Üretim Reform Paketi Kanun Tasarısı Taslağı ile zeytinlikler bir kez daha her türlü sanayi tesisine açık hale getirilmeye çalışılmaktadır. Kanun değişikliği talepleri, ülkemizin zeytincilikte dünya ikinciliği hedefiyle örtüşmemektedir.”
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, son 15 yılda yüzde 76 artışla 98 milyondan 172 milyon adede çıkan zeytin ağaçlarının korunmasının çok önemli olduğunu bildirerek, “kendine dünya ikinciliği hedefi koyan Türkiye’nin hem ağaç sayısını hem zeytin hem de zeytinyağı üretimini artırması gerekir” dedi.
Üretim Reform Paketi Kanun Tasarısı Taslağı ile zeytinliklerin bir kez daha her türlü sanayi tesisine açık hale getirilmeye çalışıldığını savunan Bayraktar; kanun değişikliği taleplerinin, ülkemizin zeytincilikte dünya ikinciliği hedefiyle örtüşmediğine dikkat çekti.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, yüzde 95’i Akdeniz havzasında olmak üzere kuraklık, var yok yılına göre değişmekle birlikte 15 milyon ile 22 milyon ton arasında dane zeytin, 2,4 milyon ile 3,3 milyon ton arasında zeytinyağı üretildiğini, Türkiye’nin dünya zeytin üretiminde İspanya, İtalya ve Yunanistan’ın ardından dördüncü sırada yer aldığını belirtti. Zeytin üretiminde öne çıkan diğer ülkelerin Fas, Tunus, Suriye, Portekiz, Cezayir, Mısır, Arjantin olduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Olumsuz hava koşulları ve hastalık zeytinde rekolteyi büyük miktarlarda etkileyebiliyor. Dünyanın en büyük zeytin üreticisi İspanya’da 2013 yılında 9,25 milyon ton olan zeytin üretimi, 2014 yılında 4,58 milyon tona, İtalya’da ise 2,94 milyon tondan 1,96 milyon tona inmişti. Bundan dolayı belli bir yılı baz alarak zeytin sıralaması yapmak doğru değil. Yıllara göre değişmekle birlikte İspanya, İtalya, Yunanistan ve Türkiye sıralaması son yıllarda yerleşti.
Dünya zeytin üretiminde öne çıkan ülkeler aynı zamanda önemli zeytinyağı üreticisi ülkeler. Son yılları baz alırsak zeytinyağı üretimi İspanya’da 600 bin ton ile 1,8 milyon ton arasında değişti. Bu ülkeyi 400-450 bin tonluk üretimle İtalya, 300-350 bin tonluk üretimle Yunanistan izledi. 2015-2016 dönemi için dünyada 3 milyon tonluk üretimin 1,3 milyon tonunu İspanya, 350 bin tonunu İtalya, 300 bin tonunu Yunanistan, 215 bin tonunu Suriye, 143 bin tonunu Türkiye, 140 bin tonunu Tunus, 130 bin tonunu Fas gerçekleştirecek. Son 5 yıl üretim ve tahmini gerçekleşme rakamlarına baktığımızda Türkiye’nin 135 bin ile 195 bin ton arasında zeytinyağı ürettiğini görüyoruz.
Uluslararası Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi tarafından yayımlanan raporlara bakıldığında 2016/2017 sezonunda dünya genelinde zeytinyağı üretiminde bir önceki sezona göre yüzde 7 düşüş bekleniyor. Dünya genelindeki düşüş, İtalya, Yunanistan ve Tunus’taki düşüşten kaynaklanmaktadır. İtalya ve Yunanistan’da görülen düşüşte olumsuz hava koşulları ve hasatlık etkili oldu.”
Üretimin önemli bölümü Ege Bölgesi’nde
Ege, Marmara, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde zeytin yetiştirilmekle birlikte üretimin önemli bölümünün Ege Bölgesi’nde yapıldığına dikkati çeken Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Zeytin üretiminde Aydın, İzmir, Muğla, Manisa, Balıkesir, Hatay, Mersin, Çanakkale, Bursa önde gelen illerimizdir. Bursa ilimizde üretilen zeytinin tamamı sofralıktır. Mersin ve Manisa illerimizde de sofralık zeytin üretimi ağırlıktadır. Aydın, İzmir, Muğla, Balıkesir, Çanakkale ve Hatay illerimizde gerçekleştirilen zeytin üretiminin yüzde 75’inden fazlası yağlıktır. Ülkemizde, 2015 yılında 400 bin tonu sofralık, 1 milyon 300 bin tonu yağlık olmak üzere 1 milyon 700 bin ton zeytin üretildi. 2016 yılında üretimin 1 milyon 730 bin olacağı tahmin ediliyor.”
“Zeytinyağı ihracatı yeterli değil”
Yağlık ve sofralık olarak yararlanılan zeytinin, hem yüksek besin değerine sahip sağlıklı bir gıda hem de iç ve dış ticarete konu olması nedeniyle büyük önem taşıdığını belirten Bayraktar, “zeytin ve zeytinyağı ihracatımızdan 2014 yılı itibarıyla yaklaşık 226,5 milyon dolar gelir elde edilmiştir. 2015 yılında ise 97,7 milyon doları siyah zeytin, 27 milyon doları yeşil zeytin, 63,4 milyon doları zeytinyağı olmak üzere 188,1 milyon dolarlık zeytin ve zeytinyağı ihracatımız var” dedi.
Özellikle zeytinyağında ihracat rakamının yeterli olmadığını, Türkiye’nin çok daha fazla zeytinyağı ihraç edebilmesi gerektiğini vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
“İhracatımız, İspanya ve İtalya’da rekoltede yaşanan düşüşle 2014 yılında 226,5 milyon dolara kadar çıkmıştı. 2015 yılında 188,1 milyon dolara geriledi. Bugün zeytinyağında önemli üretici ülkeler ihracattan milyarlarca dolar kazanıyor. Bugün zeytinyağı ihracatından İspanya 3, İtalya 1,6 milyar, Yunanistan 700 milyon dolar kazanırken, Türkiye’nin 63 milyon dolarlarda kalmamalıdır. En azından 500 milyon dolarlık bir ihracata ulaşmalıdır.
Mevcut pazarlarımızı korumamız, önemli pazarlarda da payımızı artırmamız lazım. Zeytinyağının yarıdan fazlası ABD, Suudi Arabistan, Japonya, Irak ve İran’a ihraç ediyoruz. Siyah zeytinde en önemli pazarlarımız Irak, Romanya, Almanya ve Bulgaristan. İhracatımızın dörtte üçünü bu ülkelere yapıyoruz. Yeşil zeytinin üçte birini Irak’a satıyoruz. Bu ülkeyi Almanya ve ABD izliyor.”
Rehabilitasyon için 100 liralık destek verimi artıracak
Hasadın normal düzeylerde gerçekleştiği yıllarda dekar başına verimin İspanya’da 369, İtalya’da 256, Yunanistan’da 209, dünya ortalamasının ise İspanya’daki yüksek verim nedeniyle 213 kilogramı bulduğunu, Türkiye’nin 195 kilogramlık verimle dünya ortalamasının altında kaldığına dikkati çeken Bayraktar, “2016 yılı destekleri içinde ilk kez geleneksel zeytin bahçelerinin rehabilitasyonu için dekar başına 100 lira destek verilmesi kararlaştırılmıştır. Alınan kararın uygulanmaya başlamasıyla birlikte zeytinliklerde verimdeki artışa bağlı olarak üretimde artış yaşanması beklenmektedir” dedi.
“Dünya ikinciliği hedefi doğrultusunda politikalar üretilmeli”
Türkiye’nin kendisine zeytincilikte dünya ikinciliği hedefi koyduğunu, bu hedef doğrultusunda politikalar üretilmesi gerektiğini vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Bu hedef doğrultusunda zeytin için verilen destekler, yapılan yatırımlar ile birlikte büyük ilerlemeler kaydedilmiştir. Zeytin ağacı sayısı son 15 yılda yüzde 76 artışla 98 milyondan 172 milyon adede çıkmıştır. Üretim 400 bin tonu sofralık, 1 milyon 300 bin tonu yağlık olmak üzere 1 milyon 700 bin ton olmuştur. Kişi başına zeytinyağı tüketimi 1 litreden 2 litreye yükselmiştir.
Kendine dünya ikinciliği hedefi koyan Türkiye’nin hem ağaç sayısını hem zeytin hem de zeytinyağı üretimini artırması gerekir.
Zeytincilikte Avrupa Birliği (AB) sistemli bir fiyat müdahale politikası izlemektedir. AB, kilogram başına 1,32 avro destek veriyor. Bunun TL karşılığı 4,5 lirayı buluyor. AB’de sofralık ve yağlık gibi bir ayrım yapılmamaktadır. Ülkemizde zeytine fark ödeme desteği verilmemektedir. Gübre, mazot desteği zeytinde dekarda 11 liradır. Bu rakam, ülke ortalama verimine göre zeytinde kilogram başına ortalama 5,5 kuruşa karşılık geliyor. Zeytinyağında kilograma 80 kuruşluk fark ödeme desteği bulunuyor.
İspanya, İtalya, Yunanistan, Portekiz ile kıyaslandığında üreticilerimiz haksız bir rekabetle karşı karşıyadır.
AB ülkelerinin kendi üreticilerine tanıdığı imkanların üreticilerimize de tanınması, kaliteden taviz vermeden markalaşmış bir üretim gerçekleştirilmesi halinde ülkemiz zeytin ve zeytinyağında önemli fırsatlar yakalar. Ülkemiz bulunduğu coğrafya itibarıyla zeytincilikte önemli bir potansiyele sahiptir. Dünya ikinciliği hedefi doğrultusunda bu potansiyelden gereği gibi istifade edilmelidir.
Yapılmak istenen yasal değişiklikle üreticimiz de mağdur olacak
Hal böyleyken 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun değişikliğine yönelik çalışmalar dikkat çekicidir. Üretim Reform Paketi Kanun Tasarısı Taslağı ile zeytinlikler bir kez daha her türlü sanayi tesisine açık hale getirilmeye çalışılmaktadır. Kanun değişikliği talepleri, ülkemizin zeytincilikte dünya ikinciliği hedefiyle örtüşmemektedir. Yapılmak istenen değişiklikler ile önemli bir tarım, sanayi, ticaret ve istihdam alanı olan zeytincilik sektörü büyük ölçüde zarar görecektir. Bu durumda geçimini zeytinliklerden sağlayan üreticilerimiz de mağdur olacaklardır.
Son değişiklik talebinde her ne kadar zeytin ağacının iki katı kadar zeytin ağacının, Bakanlık tarafından gösterilecek yere dikilmesi zorunluluğu getirilse de ülkemizde zeytinciliğin yapılabileceği coğrafya bellidir. Ayrıca yeni oluşturulan bahçelerin ekonomik verim çağına gelmesi de yaklaşık 20 yılı bulmaktadır. Bu dönemde zeytinden başka geliri olmayan üreticilerimizi düşündüğümüzde hem üreticilerimiz açısından hem de ülke ekonomisi açısından büyük sıkıntı oluşacaktır.”
Verimi artırmak için yapılması gerekenler
Zeytin üretiminde verimi artırmak için, başta budama ve sulama olmak üzere, gübreleme, hastalık ve zararlılarla mücadele, toprak işleme ve yabancı ot kontrolü iyi yapılmalı, yıllık yağış ortalaması yetersiz olan yerlerde sulama yapılması gerektiğini bildiren Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Verimden düşmüş yaşlı ağaçlarda gençleştirme budaması yapılmalıdır.
Zeytin üretimine müsait alanlarda zeytin fidanı dikimi teşvik edilmeli. Ancak yöreye uygun çeşitlere öncelik verilmelidir.
Yeni oluşturulan zeytin bahçelerinde yoğun tarım koşullarının uygulanabileceği araziler seçilmeli, eğimli araziler teraslanarak kültürel işlemler kolaylaştırılmalı, maliyet düşürülmelidir.
Hasat sırasında gelecek yıl ürün verecek veya ağaçların gelişmesini sağlayacak sürgün ve filizlerin kırılmamasına özen gösterilmelidir.
Mutlaka damlama sulama sistemleri yaygınlaştırılmalıdır.
Yeni dikimlerde dekar başına en yüksek verime ulaşılacak sayıda fidan dikimi yapılmalıdır.
Uygun gübreleme ve ilaçlama yapılmalıdır.”