Şeker fabrikalarının satılmasına bir tepki de Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF)’den geldi. TÜDEF Genel Merkezinden yapılan yazılı açıklamada, “Tamamen rant uğruna yapılan bu özelleştirme sürecine demokratik yollardan sonuna kadar karşı çıkıp mücadele edeceğiz.” ifadelerine yer verildi.
TÜDEF Yönetim Kurulu, şeker fabrikalarının özelleştirilmesine karşı çıktı. Konuya ilişkin yazılı açıklamada; “Geçmişte et ve süt sektörlerinde yer alan kamu işletmelerinin özelleştirilmesi sonucunda ortaya çıkan ve hala yaşadığımız sorunlar herkesçe bilinirken aynı yöntemlerle halkın malı olan, öz be öz ‘yerli ve milli olan’ şeker fabrikalarımızın elden çıkarılması hiç bir haklı gerekçeyle anlatılamaz. Hem çalışanlar, hem pancar üreticisi ve hem de 80 milyon tüketici açısından bir dizi risk barındıran söz konusu özelleştirmelere sonuna kadar karşıyız.” denildi.
Erdoğan’ın sözlerine atıf
Açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 11. Kalkınma Planı açış konuşmasına da atıf yapıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, “Vatandaşların kaliteli bir hayat sürmesi için yeterli ve sağlıklı gıdaya ulaşılabilmesinin temin edileceğini’ belirterek; “Bu konuda, yani gerek hocalarımızdan, gerekse bu çalışmaları yürütenlerden bir şeyi ısrarla ben de talep ediyorum, yani doğala önem vermemizin şartını burada duyurmak istiyorum. Ve kanser gibi rahatsızlıkların temelinde bunun olduğuna inanıyorum ve kimyasalın ağırlıkta olduğu üretimler sebebiyle ilaç sanayinde darbeler yediğimize inanıyorum” dediği ve hükümete “GDO’lu ürünler noktasındaki hassasiyetimizi bir defa arttırmamız lazım. Devlet olarak birinci derece bu bizim sorumluluğumuzda. Onun için de hükûmet olarak bu konuda atacağımız adımların hassasiyetini özellikle ifade etmek istiyorum.” sözlerine yer vermişti.
Cumhurbaşkanının bu sözlerine atıfta bulunulan TÜDEF açıklamasında; şunlar kaydedildi:
“Evrensel bir hakkımız olan ‘Sağlıklı ve Güvenli Gıda Hakkımızdan’ asla vazgeçmeyeceğiz. Tüketici, şeker fabrikalarının kapatılarak NBŞ’ye mahkum edilmesiyle kolon kanseri, pankreas kanseri, meme kanserleri olmak istemiyor. Obezite, diyabet, kalp-damar hastalıklarının yanı sıra; alerji ve kısırlık problemleri ile karşı karşıya kalmak istemiyoruz. Ayrıca, pancar tarımı, hayvancılık, ilaç, et, süt, nakliye, alkol, yem, maya ve kozmetik sektörleriyle iç içe geçmiş durumdadır. Pancar şekeri sektörünün yıllık ekonomik büyüklüğü 4,8 Milyar TL (3,2 Milyar Dolar) olup, doğrudan veya dolaylı olarak 10 milyon kişinin geçim kaynağıdır. Bir tarafta yüz binlerce küçük köylü tarımı yapan üretici, diğer tarafta ise beş altı glikoz şurubu üreten yatırımcı şirketler bulunmaktadır. Olayın ikinci boyutu da budur.”
“Şeker fabrikalarının özelleştirilmesini tüketiciler olarak asla kabullenmeyeceğiz”
“İşte bu kapsamda Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca başlatılan ve kuruluşu 1933’lü yıllara kadar uzanan Türkşeker’in halkın malı olan, öz be öz ‘yerli ve milli’ olan 14 fabrikasının özelleştirilmesi sürecini biz tüketiciler olarak asla kabullenmeyeceğiz. Başta ABD olmak üzere batıda NBŞ kotalarının gün geçtikçe azaltılması sonucunda gelecek pancar şekerinin olacaktır. Dünya Gıda Örgütü verilerine göre Türkiye dünya şeker pancarı üretiminde yüzde 7’lik pay ile ABD, Fransa, Almanya, Rusya ve Ukrayna’nın ardından altıncı sırada yer alırken yabancı sermayeye yer açmak için başlatılan bu girişim kabullenemez. Kamuoyunda, son 15 yıldır gündemde olan, ancak son iki yıl kamu maliyesinin açık vermesi ile tekrar gündeme taşınan şeker fabrikalarının özelleşme süreci ülkemizde NBŞ üretimi yapan Cargill’in raporu doğrultusunda oluştuğu şüpheleri yoğundur. Türkiye’de NBŞ üretiminin %90’nın bu şirketin tekelinde olması olayın özetidir.
Tamamen bir rant uğruna yapılan bu özelleştirme sürecine demokratik yollardan sonuna kadar karşı çıkıp mücadele edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz.”