Şeker fabrikalarının özelleştirilmesinin mümkün olduğunu ancak varlık satışı yönteminin özelleştirme için tek yol olmadığını belirten Pankobirlik; fabrikaların çiftçi kuruluşlarına işletme devri yöntemiyle özelleştirilmesinin daha doğru bir metot olduğu görüşünde. Çiftçi kuruluşları eliyle yönetilen 5 fabrikanın ülke ekonomisine katkılarına dikkat çeken Birlik, konuya ilişkin görüşlerini 6 maddede kamuoyu ile paylaştı.
Pancar Ekicileri Kooperatifleri Birliği (Pankobirlik) 14 şeker fabrikasının özelleştirilmesi ile ilgili 6 maddelik bir basın bildirisi yayımladı. Şeker fabrikalarının özelleştirmesi kararı ile birlikte konunun kamuoyunda farklı kesimlerde, farklı bilgilerden kaynaklanan çok farklı görüşlerin tartışılmaya başlandığı belirtilen açıklamada, bu tartışmaların; “Devletin şeker fabrikası işletmemesi gerektiği” ve buna bağlı olarak şeker fabrikalarının “kamu mâliyesinin dengesini olumsuz yönde etkilediği” ve şeker üretiminde daha “kârlı” bir işletmecilik anlayışının yerleştirilmesi gerekliliğini dile getiren kesimler ile özelleştirme politikaları sonucunda doğacak boşluktan yararlanmak için konuyu kasıtlı olarak yanlış yönlendiren uluslararası tröstler ve pancar şekeri üretim piyasasında ortaya çıkacak pazar boşluğundan faydalanmayı düşünen, çoğunluk pay oranı yabancı menşeli nişasta bazlı tatlandırıcı (NBŞ) üreten firmaların müdahaleleri çerçevesinde yürütüldüğü” vurgulandı.
“Birliğimiz, konunun doğal tarafı olarak kamuoyunu doğru bilgilendirme amacıyla bu açıklamayı yapmak zorunda hissetmiştir.” denilen bildiride, şeker fabrikalarının özelleştirilmesinin sadece basit anlamda bir fabrika satışı olarak yorumlanamayacak kadar geniş kitleler üzerinde etkisi olan bir konu olduğuna dikkat çekilerek, Birliğin 6 maddede konuyla ilgili görüşlerine yer verildi.
Pankobirlik’in şeker fabrikalarının özelleştirilmesi hususunda kamuoyuna 6 madde halinde sunduğu görüşleri şöyle;
“-Pancar üreticisi ürününü sadece kendi bölgesindeki fabrikaya satabilmektedir. Depolanabilir nitelikte olmayan şeker pancarının uzak mesafelerdeki fabrikalara taşınması da ekonomik değildir. Bu nedenlerle şeker fabrikaları, pancar çiftçisi açısından bölgesel tekel niteliğinde bir yapı arz etmektedir. Ehil ellerde idare edilmeyen fabrikaların çiftçiyi zarara uğratması, çiftçiyi küstürmesi ve orta vadede fabrikanın kendi bölgesindeki pancar tarımını bitirmesi kuvvetle muhtemeldir. Bu nedenlerle şeker fabrikalarının özelleştirilmesi sürecinde fabrikaların tarımın gelişimi, fabrikanın çalışması ve kâra geçişini tesis edecek yapılara devri göz önünde bulundurulmalı; tekel vasfı dolayısıyla çiftçiyi zarara sokacak, münavebenin etkin kullanımını göz ardı edecek kişilere şeker fabrikaları satılmamalıdır. Hem çiftçi hem Türk tarımı hem de ülkemiz bu durumdan zarar görecektir. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesinde pancar çiftçisi ve fabrikaların kader birliği içerisinde hareket etmesi doğası gereği elzemdir.
-Pancar şekeri fabrikalarının hem devlet hem de özel sektör tarafından işletilmesi tercih edilen bir uygulama değildir. Çiftçi kuruluşları günümüzde dünya ekonomik örgütlenmesinde rolleri tartışılmaz hale gelmiş bulunmaktadır. Çiftçi kuruluşlarının işletmecilik faaliyetlerinde üstlendikleri etkin görevler hem ekonominin canlanmasına hem piyasanın düzenlenmesine hem de istihdam yaratılmasına hizmet etmektedir.
-Şeker fabrikalarının işletmesinde aldıkları rol bakımından da çiftçi kuruluşlarının dünya genelindeki etkileri çok açık biçimde görülmektedir. Dünyada pancar şekeri üretiminde, pancar üreticilerinin sektördeki payları: ABD’de %100, Hollanda’da %100, Fransa’da %80,6, Almanya’da %78,2’dir. Amerika Birleşik Devletleri’nde pancar üreticileri özel sektörden devir alabilmeleri ve finansal olarak güçlenebilmeleri için özel bir kanun olan “Capper-Volstead” kanunu aracılığıyla anti-tröst kanunlarından muaf tutulmuştur. Kanun, Tarımsal amaçlı tüm kuruluşları “anti-tröst” kanunlarından tamamen muaf kılmış ve bunlara, çiftçi kuruluşu olmayan büyük işletmelerle karşılaştırıldığında kapsamlı ayrıcalıklar vermiştir.
-İhale şartnamesinde yer alan şirketlerin şeker fabrikalarının bölgesi dışından da pancar teminini mümkün kılan hüküm, pancar çiftçisinin bölgesel pazar güvencesini ortadan kaldırarak hem üreticiyi hem de pancar üretimini olumsuz etkileyecektir. Çünkü şirketler bu hükme dayanarak ucuz hammadde temini için başka bölgelerin üretim desenini ve münavebe disiplinini bozacaktır. Bu durumda toprak ve yeraltı kaynakları hızla tükenecek, pancar üretiminde hastalık ve zararlılar baş gösterecek ve bu bölgelerde orta ve uzun vadede pancar tarımı yapılamaz hale gelecektir.
-Beş yıllık üretim zorunluluğundan sonra sektörün geleceği belirsizdir. Beş yıl sonunda fabrikaların kapatılmasında herhangi bir engel olmadığı için, fabrika arazisinin değerinin fabrika maliyetinin üzerinde olduğu durumlarda arazi spekülatörlerinin faaliyet konusu haline gelmesi veya bu kotayı NBŞ üreten fabrikaların satın almasının önünde hiçbir engel yoktur. Ayrıca; beş yıldan sonraki süreçte fabrikaların kapanması dolayısıyla ortaya çıkacak olan pancar şekeri açığı doğrudan NBŞ tarafından doldurulacaktır. Böylece, sağlıklı olmadığı tüm dünya tarafından ısrarla dile getirilen nişasta bazlı tatlandırıcı kullanımı artacağından ‘toplum sağlığı’ da (obezite, kanser, alzheimer, yüksek tansiyon, diyabet vb.) olumsuz yönde etkilenecektir.
-Yanlış özelleştirme uygulamalarının yaratacağı milli hasarları bertaraf etmek hiç kolay değildir. Tarımsal işletmelerin özelleştirilmesi kapsamında yapılanma veya yönetim modellerinin ortak noktasında tek bir gerçek vardır. Bu da üreticilerin, çalışanların ve sanayicilerin de içinde bulunduğu bir model olmadan sektörün sürdürülebilmesinin mümkün olmadığıdır. Bugüne kadar Et ve Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu, Tekel vb. tarım ve gıda KİT’lerindeki özelleştirme örneklerini ülkemiz acı bir şekilde tecrübe etmiştir. Bu özelleştirmeler sonucunda özellikle ülkemiz hayvancılığının bugün geldiği noktada yapılan hata fark edilmiş ve Et ve Süt Kurumu oluşturularak bugüne kadar yaşanan kayıplar telafi edilmeye çalışılmaktadır.
-İhale şartnamesinde bulunan hüküm gereği özelleştirilecek 14 fabrikada şeker üretiminin Beş Yıl süre ile devam ettirilmesi zorunlu tutulmaktadır. Öngörülen ceza caydırıcı olmadığı için üretimin bu fabrikaları alan kişiler tarafından sürdürülüp sürülmeyeceği tümüyle alan kişilerin inisiyatifine bırakılmış durumdadır. Beşinci Yılın sonunda şeker üretiminin ne olacağı konusunda da herhangi bir hüküm yoktur. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesini düzenleyen şartname bu anlamda hem şeker hem de pancar üretiminin sürdürülebilirliğini güvenceye almaktan yoksundur.
Sonuç:
Tüm şeker pancarı üreticilerin temsilcisi olan PANKOBİRLİK olarak bizler; Fabrikaların özelleştirilmesinin mümkün olduğu ancak varlık satışı yönteminin özelleştirme için tek yol olmadığı görüşündeyiz. Dünyadaki gelişmiş ülke örneklerinden de yola çıkarak (ABD, Fransa, Almanya, Hollanda, İngiltere, Polonya) ve şekerin stratejik önemi göz önünde bulundurularak ülkemiz açısından fabrikaların çiftçi kuruluşlarına işletme devri yöntemiyle özelleştirilmesinin daha doğru bir metot olduğu görüşündeyiz. Zira, fabrikalarla kader birliği içerisinde girmiş olan pancar çiftçisi, pancardan kaybederse fabrikadan, fabrikadan kaybederse pancardan kazanarak tarım-sanayi ittifakının önemli bir parçası olmuş olur. Böylece şeker pancarı tarımının, dolayısıyla şeker fabrikalarının çalışmasının sürekliliği sağlanmış olacaktır. Halihazırda çiftçi kuruluşları eliyle yönetilen 5 fabrikanın ülkemiz ekonomisine katkıları göz önünde bulundurulacak olursa bu konudaki ısrarımızın ülkemizin hayrına olduğu açık seçik ortaya çıkacaktır.”