AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş ve AK Partili bazı milletvekillerinin önergesiyle nişasta bazlı şeker kotasının yüzde 10’dan yüzde 5’e indirilmesi teklifi TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.
TBMM Genel Kurulu’nda Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı görüşmeleri sırasında, AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş ve AKP milletvekillerinin sunduğu nişasta bazlı şeker kotasının yüzde 10’dan yüzde 5’e düşürülmesine ilişkin önerge kabul edildi. Önerge, 4634 sayılı Şeker Kanunu 3. maddesinde yer alan nişasta bazlı şeker kotasının yüzde 10’dan yüzde 5’e düşürülmesini öngörüyor.
Genel Kurulda önerge üzerine söz alan AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, şöyle konuştu:
“Yaklaşık bir haftadır Türkiye’nin gündeminde, belki on gündür; bu kanun tasarısı görüşülmeye başlandığı andan itibaren bir şeker furyası, şekerle ilgili çeşitli görüşler ifade edilmeye çalışılıyor. Aslında, bazı rakamlar gündeme getiriliyor ama bu rakamları devletin resmî rakamlarıyla, diğer sektör rakamlarıyla yaptığımız zaman gerçeği yansıtmayan rakamların olduğunu görüyoruz.
Bakın, değerli milletvekilleri, 4634 sayılı Kanun Nisan 2001 tarihinde çıktı. Bundan önce 1950 yılında yapılmış Şeker Kanunu vardı. 2001 tarihinde Türkiye’de “on beş günde 15 yasa” diye yapılan bir çerçevede Şeker Kanunu da çıkarılan, on beş günlük yasaların içerisinde bir yasaydı. Burada şeker pancarına şeker üretimiyle ilgili bir kota gündeme getirilmişti ve o kota ondan sonra devam etti. Biliyorsunuz, şeker kotalarının verilmesi şubat ve mart ayında netleşir çünkü çiftçinin nisan ayında artık tohumunu tarlaya ekmesi gerekir.
2002-2003 pazarlama yılında Şeker Kanunu’yla ilgili hüküm icra edilmeye başlandı. 2002-2003 pazarlama yılında Türkiye’de 372 bin hektar alan pancar ekimine ayrılmış ve üretim yapılmış, toplam 372 bin hektarlık alanda 16 milyon 523 bin ton pancar üretilmiş, hektar başına pancar verimliliği yüzde 44,4 olmuş. 2016-2017 pazarlama yılında toplam 322 bin hektarlık bir alan üretime açılmış; 2002-2003 yılında 372 bin, 2016-2017’de 322 bin, yaklaşık 50 bin hektar azalma olmasına rağmen toplam 19 milyon 583 bin ton pancar üretilmiş. Yani üretim miktarındaki alanda azalma olmuşken verimde bir artış ortaya çıkmış, verimlilik oranı da yüzde 60,9 yani yüzde 61. 2017-2018 pazarlama yılında 345 bin hektar alanda pancar ekimi gerçekleştirilmiş, toplam 20 milyon 194 bin ton pancar üretimi yapılmış, verimlilik oranı yüzde 58,6. Yani 2002 yılından bu tarafa geldiğimizde pancar hektar aralığında kısmen bazen 10 bin-50 bin hektar arasında değişme olmasına rağmen pancar üretiminde 2017-2018 pazarlama yılına geldiğimiz takdirde büyük bir değişimin olmadığını görüyoruz.
Değerli arkadaşlar, 2016-2017 pazarlama yılında Türkiye’de pancar şekeri kapasitesi 2 milyon 386 bin ton; bunun 1 milyon 360 bin tonu Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi tarafından, 1 milyon 24 bin tonu da 6 şirket, 8 fabrikadan oluşan özel sektör fabrikalarında gerçekleştirilmiş. Özel sektör fabrikalarının 2016-2017 pazarlama yılındaki ortalama maliyetleri 1 lira 81 kuruş; Türk Şeker Fabrikalarının ortalama maliyeti 2 lira 60 kuruş. Yani 2,5 milyon ton -yuvarlak hesapla söylüyorum- Türk Şeker Fabrikaları ile özel sektör fabrikaları arasında 1 liralık maliyet farkı var. Eğer özel sektör fabrikaları Türk Şeker Fabrikasının maliyetine sattığı takdirde ortalama yüzde 60 civarında net kâr elde etmekte. Bakın, 1 lira şeker fiyatlarının düşmesi 2,5 milyon tonda 2,5 milyar lira, 81 milyon Türk vatandaşının daha ucuz miktarda şekere ödemesi gereken para olacak.
Değerli milletvekilleri, önemli bir konuyu daha izah etmek istiyorum: Nişasta bazlı şekerle ilgili, Haydar Bey ifade etmeye çalıştı. Türkiye’de 10 tane nişasta bazlı şeker üreten fabrika var. Bunlardan 5 tanesi lisanslı, 5 tanesi sadece ihraç kaydıyla üretim yapmak üzere yapılmış firmalar. Bu, 2009-2010 yılında 540 bin ton üretim yapılmış. 2016-2017 yılında 634 bin ton üretim yapılmış, nişasta bazlı şekerlerde. 2009-2010 yılında 406 bin ton yurt içi pazar, 139 bin ton ihracat. 2016-2017 pazarlama yılında 284 bin ton yurt içi pazar, 319 bin ton ihracat yapılıyor.
Sayın Başkan, buradaki önergenin esası, Şeker Kanunu’nun 3’üncü maddesinde bir hüküm var: “Toplam şeker talebinin yüzde 10’u kadarı nişasta bazlı şekerlere kota olarak ayrılır.” 2017-2018 pazarlama yılının toplam şeker kapasitesi, Türkiye’nin şeker ihtiyacı 2 milyon 670 bin ton. Bunun yüzde 10’luk kısmı, 267 bin ton nişasta bazlı şeker, 2 milyon 403 bin ton da pancar esaslı şeker üretiliyor. Bunlardan yaklaşık 1 milyon 350 bin tonu Türkiye Şeker Fabrikalarına, geriye kalan kısmı da 1 milyon 50 bin ton veya 1 milyon 100 bin tonu da 6 şirket, 8 fabrikayla ilgili fabrikalara dağıtılmış bir kota söz konusu. Şimdi, biz bunu, Şeker Kanunu’ndaki değiştirdiğimiz maddeyle yüzde 10’luk kısmı yüzde 5’e düşürüyoruz kotayı.”
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ve İstanbul Milletvekili Ali Şeker’in, “sıfırlayın” sözleri üzerine ise Elitaş; “Bakanlar Kurulunu, bunu yüzde 7,5’a veya yüzde 2,5’a indirmeye yetkili olarak kıldığımız bir maddedir. Bu anlamda çok önemli bir gelişme olduğunu ifade etmek istiyorum.” dedi.
Önerge ile yapılan değişiklikler arasında şunlar da bulunuyor:
Fabrikaların özelleştirilmesi halinde, Türkiye Şeker Fabrikaları tarafından şirketlere tahsis edilen kotalar da devir tarihi itibarıyla alıcıya aktarılacak.
Özelleştirme sözleşmelerinde yer alan üretim taahhüdünün başlangıç tarihinden itibaren alıcı şirketlerin 5 yıl boyunca her pazarlama yılı için, kendilerine tahsis edilen kotalardan yüzde 90’ın altında arz sağlamaları halinde, ilgili pazarlama yılı kotasının yüzde 90’ı ile arz arasındaki fark kadar kota hakları, Türkiye Şeker Fabrikalarına aktarılacak.
Bu aktarım nedeniyle herhangi bir hak ileri sürülemeyecek ve talepte bulunulamayacak.
Nişasta kökenli şekerler için belirlenecek kota miktarında yapılan değişiklik sonucu ortaya çıkan kota fazlası Türkiye Şeker Fabrikalarına aktarılacak.
Sarıbal: “Yüzde 5 kararı olumlu ama talebimizi karşılamıyor”
Genel Kurul’da önerge üzerinde Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal da söz aldı. Sarıbal; “Yüzde 5 kararı olumludur ama elbette bizim taleplerimizi karşılayacak durumda değildir. Biz nişasta bazlı şeker üretiminin bu topraklardan tamamen çıkarılmasını istiyoruz, bu kadar açık, bu kadar net.” şeklinde konuştu.
Sarıbal sözlerine şöyle devam etti:
“İyi bir gelişme gibi görünse de bunun arkasında bazı şeyleri aramamız gerekir. Bir, bu yüzde 5 kota indiriminin gerekçesi, şeker fabrikalarının kapatılmasının, daha doğrusu özelleştirilmesinin ve tasfiye edilmesinin kolaylaştırılması için yapılmıştır. İkinci ve saklı olan, uzun süredir bu şeker piyasasına egemen olan yabancı şirketlerin ve nişasta bazlı şeker üreticilerinin aslında nişasta bazlı tatlandırıcıyı bu kotanın dışına çekmek, bu şeker anlayışı, kimyası içerisinden çıkarıp başka bir alana sürükleme sürecidir. O yüzden yüzde 5 olumludur ama arkasını görmek gerekir. Bu, şeker fabrikalarını özelleştirmeniz için yeterli bir iyi niyet anlamına gelmez.
Bu ülkede şu anda 106 bin civarında tarımla şeker pancarı üreticisi var, 350 bin doğrudan ilgilenen, 10 milyonu insanı etkileyen ama 80 milyonun sağlığını ilgilendiren bir şeker üretimi var. Türkiye’de şu anda 33 fabrika ortalama olarak 3 milyon 100 bin ton şeker üretme kapasitesine sahip. Peki, bunun karşısında nişasta bazlı üreticilerin kapasitesi ne kadardır? Sayın milletvekili burada söyledi ama nişasta bazlı üretim kapasitesini söylemedi. Yaklaşık olarak 1,5 milyon ton kurulu nişasta bazlı şeker üretim kapasitesi var, tatlandırıcı üretim kapasitesi var. Peki, bunlar ne yapıyorlar? Söylediler; C kotası yurt dışına ihracat, B kotası güvenlik için stokta tutulması gereken, A kotası ülkenin temel ihtiyacı. Şeker pancarının az üretilmesinin, fabrikaların rantabl çalıştırılmamasının ve şeker fabrikalarının dolaylı olarak zarara uğratılmasının temel nedeni kotalı üretimdir yani sıralı, açıkça, net bir şekilde engellenmiş üretim biçimidir ama şunu bilin: Eğer siz kotalı üretim yaptıysanız, fazla şeker pancarı üretiyorsanız o şeker pancarınızı fabrikaya yarı fiyatına yani bu yıl kaç kuruştu? 210 kuruştu şeker pancarının fiyatı ama kota fazlası üretim yaptıysanız onu 110 kuruşa, hatta 100 kuruşa sattınız yani çiftçiyi otomatikman, doğal olarak zarara uğrattınız. Uzun zamandır şu söyleniyor, Cargill’in raporu da öyle, deniliyor ki: “Şeker fabrikaları zarar ediyor.” Bakın, Cargill, sürekli aldatılan bir yapıyı aldatabilir ama bizi aldatamaz; şeker fabrikalarının zarar etme hikâyesi bir yalandır. Ağrı, Samsun, Kırklareli ve Bursa-Balıkesir Susurluk fabrikaları çeşitli nedenlerle kimi dört yıl, kimi iki yıl, kimi bir yıl kapatıldı. Neden? Şeker fabrikalarındaki şeker pancarı fiyatlarının istikrarsızlığı nedeniyle. Tamamen yalandır. Yine Cargill diyor ki iktidara: “Gıda enflasyonunun nedeni Türkiye şekeridir yani şeker pancarıdır.” Bilin ki tamamen yalandır. Fransa ve Almanya’nın şu anda piyasada sattıkları şeker ile bizim şeker fiyatlarımız aynıdır, fark şudur: Onlar şeker pancarı üretimini bizim 14 katımız kadar daha fazla destekliyorlar, hatta Fransa yıllık tükettiği şekerin tam 2 katını üretmektedir. Niye? Tunus’a satıyor, Irak’a satıyor, Suriye’ye satıyor yani satıyor, üretimden kısmıyor ama bizi terbiye etmek isteyen o üst akıl bize diyor ki: “Siz üretmeyin, biz size daha ucuz tatlandırıcı vereceğiz.”
Kanun Tasarısı’ndaki tüm maddeler üzerindeki görüşmeler bittikten sonra kanun tasarısının geneli oylanacak ve kabul edilirse kanunlaşacak. Tasarı, Cumhurbaşkanı’nın onaylaması ve Resmi Gazete’de yayınlanmasından sonra yürürlüğe girecek.