Çikolata üreticileri “yapısal olarak çökmüş” durumdaki Batı Afrika pazarından uzaklaşıyor. Gelecekte kakao talebini, gelişmekte ve giderek profesyonelleşmekte olan Latin Amerika sektörü karşılayacak.
Dünya çapında tarım ve ticaret konularında danışmanlık hizmeti veren Hardman Agribusiness tarafından yayımlanan “Çikolatanın Yıkımı” adlı rapor gelecek on yıl için en az bir milyar doların Latin Amerika kakaosuna yatırım için ayrılmış olduğunu gösteriyor.
Kakaoya talep bitmiyor
Dünya genelinde kakao talebinin hızlı artışını sürdürmesi bekleniyor. Hardman Agribusiness, günümüzde Çin’de kişi başı 52 gram ve Hindistan’da 36 gram olan kakao tüketiminin Malezya’daki seviyeye (500 gram) ulaşması durumunda, kakao sektörünün dünyanın en büyük üreticisi konumunda olan Fil Dişi Sahili üretimi kadar ekstra kakaoya ihtiyacı olacağına dikkat çekiyor.
Hardman Agribusiness tarafından yayımlanan rapora göre Latin Amerika, gelecekteki kakao talebini karşılamak için iyi bir pozisyonda.
Rapor, 2000 ve 2012 yılları arasında Afrika’da kakao tarımı yapılan arazi miktarının %25 oranında artmasına rağmen kakao veriminin %7’den daha az bir oranda artış sergilediğine dikkat çekiyor.
Aynı dönem içerisinde Amerika kıtasında kakao üretiminde ilk yedi ülke tarım alanlarını sadece %3 oranında arttırmalarına karşılık kakao üretim miktarlarını %73 oranında arttırmayı başardı.
Küresel kakao üretim dengesi 2015/2016:
Afrika: %74
Amerika kıtası: %17
Asya ve Okyanusya: %9
Kaynak: Uluslararası Kakao Örgütü
Ekvator: Kakao devriminin merkezi
ConfectioneryNews internet sitesine konuşan Hardman Tarımsal Uygulamalar Başkanı ve raporun yazarı Doug Hawkins, Ekvatoru diğer ülkelerden ayrı tutuğunu belirterek, “Ekvator kakao devriminin merkez üssü olacak.” değerlendirmesinde bulunuyor.
Amerika kıtasının bir numaralı kakao üreticisi Brezilya’yı yerinden eden Ekvator için rapor, ‘yüksek teknolojili kakao sektörünün öncüsü’ ifadesini kullanıyor.
Ülkedeki büyük çaplı ekim alanlarında akıllı sulama sistemleri kullanılan Ekvator’da hektar başına iki metrik ton ya da daha fazla verim alınması bekleniyor. Bu miktar Afrika’da kakao üretimi veriminin (0.4-0.5 metrik ton) neredeyse üç katı.
Raporda ayrıca; oldukça deneyimli, profesyonel kakao ekim yöneticilerinin, hükümet tarafından sağlanan desteğin ve ülkenin İspanyol kökenine dayanan kakao mirasının Ekvator’a bu konuda fazlasıyla yarar sağladığı belirtiliyor.
Premium çikolatanın yükselişi
Şimdiden iyi bir lezzete sahip olan kakaosuyla lider durumda olan Ekvator, küresel çikolata pazarında itibarını arttırma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Hawkins dünya genelinde “lezzet bakımından üstün çikolatalara doğru bir yönelme” olduğunu belirtiyor.
Euromonitor International araştırma kuruluşu verileri siyah çikolatanın perakende satışlarının 2008 yılından beri yılda %31 oranında artarak 2013 yılında 4.9 milyar dolara ulaştığını gösteriyor. Bu artışlarlara yön veren pazarlar arasında Avrupa pazarı ilk sırada yer alıyor.
Hawkins çikolata şirketlerinin Latin Amerika’nın kakao çekirdeklerinden elde edilen kakao için iki kat daha fazla ödeme yapmaya hazır olmaları gerektiğini belirtirken ayrıca pek çok şirketin kaliteli ürün karşılığında bu ödemeyi yapmaya hazır olduğunu da söylüyor.
Hawkins; “Markaların tedariğin güvenliği ile ilgili çok fazla kaygıları bulunuyor.” açıklamasında bulunuyor.
Kolombiya heyecanlı
Hawkins ayrıca Kolombiya’da gerilla grubu FARC ile barış görüşmelerinin başlamasının ardından ülkede yatırımlar konusunda heyecanın arttığını belirtiyor.
Şimdiden Kolombiya’da yatırımlara başlayan şirketlerden biri olan Andean Cacao, 5,000 hektarlık projesinin ilk adımını ülkede 550 hektarlık bir tarım arazisi alarak atmış oldu. Andean Cacao hektar başına iki metriktondan daha fazla verim almayı hedefliyor.
Çağın gerisinde kalan kakao sektörü
Hawkins yüzyıllardır dünya çapında kakao üretiminde sınırlı bir ilerleme kaydedilebilmişken Latin Amerika’nın sektöre iyimser bir hava getirdiğini belirtiyor.
“Sadece bu yüzyılda 2,4 milyon hektarlık bir alana kakao ektik ve verim hala hektar başına 0.10 seviyesindeydi.”
Rapor palm yağında, kakaoda sağlanamayan ilerlemenin kaydedildiğine de dikkat çekiyor, bu yüzyılın ilk 13 yılında palm yağının verimi dünya genelinde %33’lük bir büyüme sergiledi.
Hawkins kakao üretiminin kesinlikle sürdürülebilir olmadığını belirtiyor ve Afrikalı kakao çiftçilerine yönelik programların Batı Afrika kakao endüstrisini “iç karartıcı görünümünden” çıkarmak için yeterli olmadığını savunuyor.
Afrika’nın sorunlarının temeli
Rapor, Afrika’da toprak mülkiyeti sisteminin pek çok küçük çaplı işletme sahibinin toprak mülkiyetini önlemesi nedeniyle ülkenin kakao sektörünü profesyonelleşmekten alıkoyduğu bilgisine yer veriliyor.
Üretimde önemli yere sahip olan ülkelerde bir başka sorun da kakao çiftçilerinin ortalama yaşının ülkelerin ortalama yaşam süresinin üzerinde veya civarında olması. Örneğin Fil Dişi Sahilinde kakao çiftçilerinin ortalama yaşı 51 iken, ortalama yaşam süresi 50.4.
Fil Dişi Sahilinde yasa dışı ekim alanları
Hardman’da tarım ekonomisi uzmanı olarak çalışan ve şirketin verilerini Vietnam’da düzenlenen Kakao Devrimi konferansında sunan Ying-Heng Chen; “Kakao içeren ürünlere dünya genelinde talebin artış göstermesi, Batı Afrika’da doğal yaşam alanlarının yok olmasına neden oluyor.” açıklamasında bulunuyor.
Ohio State Üniversitesi ve Felix Houphouet‐Boigny Üniversitesi tarafından 2015 yılı Mart ayında yayımlanan veriler, ülkede 23 orman alanının kakao tarım alanına dönüştüğünü ortaya koyuyor.
Chen Vietnam’daki sunumunda Afrika kakao üretimini; “verimsiz, toprağa aç, sürdürülebilir değil” olarak tanımladı.
Rapor hazırlanırken Fildişi Sahilinde kakao yetiştirilen tarım arazileri ilgili 2011 yılı sonrasına ait güncel bir bilgi bulunamadı ancak tarım yapılan alanın 2011 yılı sonrasında genişlediği tahmin ediliyor.
Hawkins; “Üretimi arttırmak istedikleri her seferde daha fazla alanda ekim yapıyorlar, bu sürdürülebilir değil.” değerlendirmesinde bulunuyor. Raporda Fil Dişi Sahilinde hektar başına en fazla 0.6 metrik ton verim alınıyor olabileceği tahminine yer veriliyor.
Afrika terk mi ediliyor?
Peki, çikolata üreticileri çoğu yoksulluk sınırının altında yaşamını sürdüren Afrikalı kakao çiftçilerine gerçekten arkalarını mı dönecek?
Hawkins Latin Amerika’ya yönelmenin Afrikalı çiftçilere zarar vereceğini belirtiyor. Ancak Hawkins ayrıca Afrika’da kakao yetiştiriciliğinin ağır bir iş olduğunu ve şehre göç eden pek çok insanın tarımdan uzaklaştıkları için memnun olduklarını da sözlerine ekliyor.
Çikolata markalarının da insan hakları ihlalleri ile ilişkilendirilmek konusunda kaygıları günden güne artıyor.
Peki ya Asya?
Hawkins; “Başta Endonezya olmak üzere Asya’dan gelen kakao miktarı günden güne azalmakta.” diyor. Asya’nın en büyük kakao yetiştiricisi Endonezya, palm ve kauçuk alanında profesyonel çiftçilik sektörlerine şimdiden sahip ancak zararlı böcekler ve hastalıklar nedeniyle bu sektörler zorlu bir dönem yaşıyor. Raporda dünya genelinde kakao tarım alanlarının %19’unun Asya’da bulunduğunu buna karşılık dünya kakao üretiminin sadece %10’unun Asya’da gerçekleştirildiğini ortaya koyuyor. Ancak Vietnam, Papua Yeni Gine ve Filipinler potansiyeli olan ülkeler olarak değerlendiriliyor.
Endüstri tarafı
Vietnam’daki Kakao Devrimi konferansına katılan çikolata tedarikçilerinden Hardman tarafından açıklanan bulguları “tartışmalı” bulanlar da var. Örneğin, palm yağındaki büyüme ormanların tahrip edilmesi ile ilişkilendirildiğinden, kakao verimi ile palm yağının karşılaştırılmasını tehlikeli bulanlar da var.
Dünyanın en büyük kakao kullanıcılarından biri olan Mondelēz’in Asya’da kakao satın alma yöneticisi Roopak Bhat, dünyanın en büyük ortaklı çikolata şirketinin gelecekte tüm kakaosunu kendi Kakao Yaşam Programı vasıtasıyla elde edeceğini açıklıyor.
Kakao Yaşam Programı, kakao yetiştiriciliğinin yapıldığı altı ülkede; Fil Dişi Sahili, Gana, Endonezya, Hindistan, Dominik Cumhuriyeti ve Brezilya’da uygulanıyor.
Bhat; “Ticari bir bakış açısıyla baktığımızda Latin Amerika kakaosunun kendine has karakteristik özellikleri olduğu için bu kakaoyu diğer ülkelere ve bölgelere götürmek bizim için biraz zorlu… Çikolata üretirken tüm Latin Amerika kakaolarını kullanabilecek bir durumda değiliz çünkü ürettiğimiz ürünlerin her birinin kendilerine özel menşe gereksinimleri bulunuyor.” açıklamasında bulunuyor.