CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: “Şeker pancarı üretiminde Türkiye Cumhuriyeti dünya beşincisi. Bunu hazmedemiyorlar. Acaba biz nasıl olur da bu beşincilikten Türkiye’nin ayağını kaydırırız, şekeri bitiririz, ondan sonra biz size şeker satarız diyorlar… Karadeniz’in fındığı nasıl stratejikse, Rize’nin çayı nasıl stratejikse, Zonguldak’ın kömürü nasıl stratejikse, şeker de bu ülkenin stratejik ürünüdür.”
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), bugün Çorum’da, şeker fabrikalarının özelleştirme yoluyla satışının durdurulması için büyük bir miting düzenledi. Mitingde konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bu miting bir parti mitingi değildir. Bu miting şekere, fabrikaya alın terine sahip çıkma mitingidir. O nedenle ‘Şeker vatandır, vatan satılmaz’ diyoruz” dedi.
“Önce tarihimizi bileceğiz”
‘Neden şeker fabrikaları satılmasın?’ sorusunun sorulması gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu; “Öyle ya bir soru sormamız lazım. Şeker fabrikaları neden satılmasın? Önce tarihimizi bileceğiz tarihimizi, cumhuriyet tarihini bileceğiz, Milli Kurtuluş Savaşını bileceğiz. Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları hep beraber milletle beraber mücadele ettiler, Anadolu’nun her tarafında Kuvayi milliye ateşleri yakıldı. Ama bir şey vardı, savaşı kazandık Anafartalar’da, Dumlupınar’da, Antep’te, Afyon’da, Maraş’ta, Adana’da düşmanla mücadele ettik ve kazandık, ama bir baktık toplu iğne üretemiyoruz, bir baktık bir kilo şeker üretecek fabrikamız yok, bir baktık bez üretemiyoruz, bir baktık sanayi diye bir şey yok.” diye konuştu.
“Yabancının ürettiğini tüketmek milliyetçilik değildir.”
1923 İzmir İktisat Kongresinde, Atatürk’ün söylediği: “Siyasal, askeri zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa meydana gelen zaferler devamlı olmaz ve ülke bağımsızlığını koruyamaz.” sözünü hatırlatan Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
“Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu ülkeyi kurtaran insan, Milli Kurtuluş Savaşını veren insan şu cümleyi kuruyordu Yani siz ekonomik olarak güçlü olmazsanız, yurdun her tarafında fabrikalar olmazsa, çalışan işçiler olmazsa siz bağımsızlığınızı koruyamazsınız diyor. Ve bunun üzerine Gazi Mustafa Kemal Atatürk şeker fabrikalarının temelini attı, Sümerbankların temelini attı. 1925 yılında Kayseri’de uçak fabrikasının temelini attı. Şu soruyu da hiçbir vatandaşım unutmasın. Milli paramız, Türk liramız, milli paramız ne zamandan beri milli bankalarda basıldı? Ne zamandan beri? Osmanlının bütün dönemini alın 1930 yılına kadar. Bizim paramızı yabancı bankalar basıyordu. Ne zaman bastık milli paramızı? Merkez Bankasını 1930 yılında kurduk ve ilk kez bu topraklarda kendi paramızı milli bankamızda bastık. O nedenle milliyetçilik sözle olmaz. Milliyetçilik eylemle olur, milliyetçilik fabrikayla olur, milliyetçilik çalışmayla olur, milliyetçilik emekle olur. Yabancının ürettiğini tüketmek milliyetçilik değildir. Benim fabrikalarım çalışacak, benim fabrikalarım! Benim fabrikalarımda üretim olacak, benim fabrikalarımdan dünyanın her tarafına ürün satılacak. Milliyetçilik budur. Bu toprakların ruhunda bu olmak zorundadır. Onun için hep birlikte mücadele edeceğiz.”
Hayatında şeker fabrikası kurmayan, şimdi şeker fabrikalarını satacağım diyor
“Şeker fabrikalarını kim kurmuş onu da söyleyeyim size” diyen CHP Genel Başkanı, “Hangi Başbakanlar, hangi devlet başkanları şeker fabrikaları kurmuş. Atatürk kurmuş, İnönü kurmuş, Menderes kurmuş, Demirel kurmuş, Ecevit kurmuş, Erbakan kurmuş, Özal kurmuş. Bakın, gelmiş geçmiş bütün herkesi saydım, herkese de Allah’tan rahmet diliyorum hayatta değil bunların tümü. Atatürk’ten başlıyor Özal’a kadar, Erbakan’dan Ecevit’e kadar, Menderes’ten Demirel’e kadar bütün başbakanlar şeker fabrikası kurmuşlar. Şeker fabrikası kurmayıp da başbakanlık koltuğuna oturan bir kişi var onu da zaten siz biliyorsunuz. Bir tek şeker fabrikası kurmamıştır bir tek. Erbakan kurdu, Demirel kurdu, İnönü kurdu, Menderes kurdu, Atatürk kurdu. O nedenle diyoruz ‘Şeker vatandır, vatan satılmaz’. Vatan kimin vatanı? Benim vatanım, sizin vatanınız, Atatürk’ün vatanı, Menderes’in vatanı, Erbakan’ın vatanı, Özal’ın vatanı, yani Türkiye Cumhuriyeti vatanı şeker gibidir şeker satılamaz.
Hayatında şeker fabrikası kurmayan, şimdi şeker fabrikalarını satacağım diyor. Kime satacaksın, niye satacaksın? Şeker pancarı üretiminde Türkiye Cumhuriyeti dünya beşincisi. Bunu hazmedemiyorlar. Acaba biz nasıl olurda bu beşincilikten Türkiye’nin ayağını kaydırırız, şekeri bitiririz, ondan sonra biz size şeker satarız diyorlar. Buna izin verecek miyiz? İzin verecek miyiz?” ifadelerini kullandı.
Şeker bu ülkenin stratejik ürünüdür
Hangi partiden olursa olsun vatanını seven her vatandaşın şeker fabrikalarının satışına karşı çıkması gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu; konuşmasının devamında şöyle dedi:
“Planlı tek ürünümüz tarımda, planlı tek ürünümüz şeker pancarıdır. Öyle güzel bir doğamız var ki, Karadeniz’in kıyıları ve dağları hariç, Akdeniz’in kıyıları hariç bütün bölgelerde şeker pancarı yetişebilir, bütün bölgeler. Elin ülkesinde şeker pancarı yetişmez ama bizim hemen hemen bütün topraklarda şeker pancarı yetişebilir. Şeker pancarı nedir, sadece şeker midir, sadece pancar mıdır? Hayır. Şeker pancarı demek niteliksiz işgücünü istihdam yaratmak demektir. Çapa yapacak birisi, emek harcayacak, alın teri dökecek, evine akşam huzur içinde gidecek. Demek ki, istihdam yaratıyor aynı zamanda şeker pancarı. Sadece istihdam mı yaratıyor? Hayır. Aynı zamanda şeker pancarı posası hayvancılıkta önemli bir gıda maddesidir. Şimdi biz onu da yok ediyoruz. Hayvancılık alanında Türkiye bundan 15 yıl önce, 20 yıl önce sadece Türkiye’yi değil, Ortadoğu’yu besliyordu. Şimdi besmelesiz et ithal ediyoruz, canlı hayvan ithal ediyoruz. Yem fiyatlarını bilen var mı? Yem fiyatlarına bakın, yüzde 40, yüzde 50 arttı son bir ayda. Diyorlar ki et niye pahalı? Ya sen yem fiyatını ucuz verdin de vatandaş pahalı mı et satıyor? Yemde yüzde 50 dışarıya bağımlıyız. Şeker fabrikaları da kapatılırsa daha büyük oranda dışarıya bağımlı hale geleceğiz. O nedenle bir kilo süte bir kilo yem alıyorlar. Normalde bir kilo süte birkaç kilo yem almak lazım. Ama siz eti de bitirdiniz, hayvancılığı da bitirdiniz, şeker elimizde kaldı şimdi şekeri de bitirecekler.
Pancar sadece şeker değil bir şey daha söyleyeyim. Aynı dönüm ormanın verdiği oksijenden şeker pancarı tarlası üç kat daha fazla oksijen veriyor. Dolayısıyla şeker pancarını aldıktan sonra başka bir ürün ektiğinizde çok daha verimli bir sonucu elde ediyorsunuz. Bu kadar bereketlidir şeker ve şeker pancarı.”
“Karadeniz’in fındığı nasıl stratejikse, Rize’nin çayı nasıl stratejikse, Zonguldak’ın kömürü nasıl stratejikse, şeker de bu ülkenin stratejik ürünüdür.”
“Şeker fabrikaları bazen stratejiktir. Örnek vereyim size ne demek stratejiktir? Van’ın Erciş ilçesini düşünün tek fabrika var. Bütün kasaba oraya bakıyor, orada işçiler çalışıyor. Esnaf kazanıyor, çiftçi kazanıyor, işçi kazanıyor, herkes kazanıyor şimdi diyorlar ki orayı satacağız, sattıktan sonrada kapatacağız. Bu ne demektir? Ben Erciş’i yok edeceğim demektir. Ne sen, ne de feriştahın gelirse kapattırmayacağız ve çalıştıracağız.
Muş’un, Erzurum’un, Ağrı’nın, Yozgat Sorgun’un şeker fabrikaları stratejiktir satılamaz. Orada insanlar var, insanlar çalışıyorlar, insanlar emek harcıyorlar. Karadeniz’in fındığı nasıl stratejikse, Rize’nin çayı nasıl stratejikse, Zonguldak’ın kömürü nasıl stratejikse, şeker de bu ülkenin stratejik ürünüdür. Her evde şeker var. Gerçi birilerinin sarayında şeker yok. Efendim sarayda şeker kilo aldırıyormuş, şekeri bitirmişler onun yerine bal kullanıyorlarmış. E buğday unu yerine badem unu kullanıyorlar ve badem sütüyle besleniyorlar. Ya sizin yüzünüze, gözünüze, dizinize dursun kardeşim millet 1 liraya muhtaç, asgari ücrete muhtaç, sen önce ben şeker fabrikalarının satışını durdurdum de vallahi billahi gelip tebrik edeceğim. Şeker fabrikalarının satışını durdurdum de.”
Borç alan emir alır
Son 15 yılda milletin vergileriyle yapılan fabrikaların satıldığını vurgulayan Kılıçdaroğlu; “Şeker fabrikaları satıldı, Sümerbanklar satıldı, Etibanklar satıldı, makine kimyalar satıldı, petrol tesisleri satıldı. Kaç lira para aldılar biliyor musunuz o satıştan? 60 milyar dolar aldılar. Sizden vergi aldılar yetmedi, 60 milyar dolarlık mal sattılar yetmedi, dünyanın borcunu aldılar yetmedi, şimdi sıra geldi şeker fabrikalarını satmak istiyorlar.
Bu milletin vicdanına sesleniyorum, bu milletin ahlakına sesleniyorum, bu milletin sağduyusuna sesleniyorum, ya arkadaşlar bu milletten siz bir zarar gördünüz mü? Oy dediniz oy verdiler, araba dediniz araba verdiler, uçak dediniz uçak verdiler, saray dediniz saray verdiler, hanedan dediniz hanedan dediler. Ne istediniz de vermediler her şeyi verdiler. Peki arkadaş senin derdin şeker fabrikalarıyla mı? Niye şeker fabrikalarını satıyorsun, niye satıyorsun? İşçiler çalışıyor burada, insanlar çalışıyor, yolda gelirken bir işçi diyor ki, 20 yıldır ben diyor geçici işçi olarak çalışıyorum. Niye asıl kadroya atamıyorsun, 20 yıl geçici işçi olur mu Allah aşkına? Memleketi yönetemiyorlar. Neden? Yakayı tefeciye kaptırdılar. Borç alan ne alır? Borç alan emir alır. Diyorlar ki, dışarıdakiler şeker fabrikalarını sat. Emredersin diyor hemen ihaleye çıkacağız. Petrokimya tesislerini sat. Emredersin. Etbalık kurumunu sat. Emredersiniz. SEKA’yı sat. Emredersiniz. Tekel’i sat. Emredersiniz. Allah aşkına bana söyler misiniz, yem sanayini sattılar ya. Yemin yüzde 50’sini dışarıdan alıyor bakın yüzde 50’sini dışardan alıyor. İthal ediyoruz yemi. Sizin hiç aklınıza gelir miydi saman ithal edeceğiz diye. Ya bu ülkenin ovaları bereketli, yağmuru bereketli, suları bereketli, insanları çalışkan, insanları özverili, ya saman ithal ediyorsanız bu memlekette bir dert var demektir. Bu ülkenin vicdanına sesleniyorum, insanımızın sağduyusuna sesleniyorum. Saman ithal eden bir ülkeden bu memlekete yani yöneticilerden bu memlekete hayır gelmez.” dedi.
Fabrikalar zarar etmiyor, zarar ettiriliyor
Mitinge katılanlara; “Bu fabrikalar zarar ediyor. Zarar ettiği için satıyoruz diyorlar. İnanıyor musunuz?” sorusunu yönelten Kılıçdaroğlu, “Çorumlular, sizin inandığınız her şeye ben de inanıyorum, güvendiğiniz her şeye de ben güveneceğim. Ama bir şey söyleyeyim, bu fabrikalar zarar ediyor diyorlar. Vallahi de, billahi de, tillahi de zarar etmiyor. Sizi kandırıyorlar.
Bakın, zarar etmiyorlar, zarar ettiriliyorlar. Ne demek zarar ettiriliyorlar? İsim vereceğim, Ankara’daki beyler şimdi dinliyorlar, belki birisinin yanında doktoru da hazır bekliyordur. Alpullu Şeker Fabrikası, Ağrı Şeker Fabrikası, Samsun Çarşamba Şeker Fabrikası, Balıkesir Susurluk Şeker Fabrikası, son 4 yılda anahtarı kapattılar, işçiler aylık ödediler, fabrikayı tamir etmediler son 4 yılda üretim yapmıyor. Üretim yapmayan bir yer kar elde eder mi? Kim üretim yaptırmıyor? Ankara’daki beyler. Niçin? Efendim bu şeker fabrikaları zarar ediyor, o nedenle biz satacağız. Milleti kandıracaklarını düşünüyorlar. Benim milletim, bu ülkenin güzel insanları artık yalana doydu. Ne söyledim? Bu bir parti toplantısı değil, bu bir vatan, bir bayrak toplantısıdır. Biz açık ve net söylüyoruz hiçbir şeker fabrikası zarar etmez yeter ki adam gibi çalıştırın. Kapatıyorsun 4 fabrikayı, 4 fabrikanın genel müdürü var, genel müdür yardımcıları var, işçiler var, geçici işçiler var, onlara her ay para ödüyorsun, orada üretilen şeker pancarını da kamyonlarla başka fabrikaya taşıyorsun, dönüp diyorsun ki ‘ya bu şeker fabrikaları zarar ediyor.’ Etmiyor, sen ettiriyorsun sen! Sen ettiriyorsun bu şeker fabrikalarını. Şimdi de diyorsun ben satacağım. Sana sattırmayacağız bu fabrikaları.
Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi var. Kısa adı Türk Şeker. Dünyada şeker üreten fabrikaların tepe kuruluşunda Türk Şeker var ve dünyada 14’ncü sırada. Senin kaç tane fabrikan var 14’ncü sırada olan, kaç tane birliğin var dünyada 14’ncü sırada olan? İş kazalarında dünyada birincisin, insanlar ölüyor. İthalatta öyle saman ithal ediyorsun. Ama şeker üretiyor, kazanıyor, kar elde diyor dünyada 14’ncü sırada, diyorsun ki şeker fabrikaları zarar ediyor.” şeklinde konuştu.
Bütün bu oyunların arkasında nişasta bazlı şeker var
Şeker pancarı üretiminin kasıtlı olarak engellendiğini ve kota getirildiğini belirten Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Şimdi bütün bu oyunların arkasında ne var? Sendikacı başkanım gayet güzel bir şey söyledi. Nişasta bazlı şeker. Şeker pancarından değil, mısırdan üretilen nişasta bazlı şeker. Ne demek nişasta bazlı şeker? Bilim insanlarının raporlarından okuyorum: “Obezite yapar nişasta bazlı şeker kullanılırsa. Şeker hastalığına yol açar, kanser gibi pek çok hastalığa sebebiyet verir.” Nişasta bazlı şeker emin olun dışarıdan görseniz yüzüne bile bakmazsınız. Şeker pancarından daha ucuzdur doğru, mısır dışarıdan geliyor o da doğru. Biz Cargill’le mücadele ederken, Bursa’da fabrika kurdular çoğu işçi arkadaşımız bizim yanımızda değildi, ama biz onların geleceğini düşünerek onların mücadelesini yaptık, defalarca anayasa mahkemesine gittik, her seferinde iptal ettik. Şimdi hükümet zor durumda, yakayı tefeciye kaptırmış, nişasta bazlı şekeri ben üreteceğim ve size satacağım. Nişasta bazlı şekerin özelliği şu, pek çok Avrupa ülkesinde nişasta bazlı şekerin gıdada kullanılması yasaktır. Bazı ülkelerde yüzde 1,5’tur. Bizim ülkemizde yüzde 10’da kontrolü de yoktur. Baklavada bile nişasta bazlı şeker, bisküvide nişasta bazlı şeker. Geçen gün söyledim, hangi üründe nişasta bazlı şeker kullanılıyorsa yaz kardeşim ben onu almayacağım. Hangi üründe şeker pancarından üretilmiş şeker kullanılıyorsa gidin onu alın. Benim ülkemin ürünü şeker pancarı. Benim ülkemin çiftçisi, işçisi herkes gitsin şeker pancarından üretilen şeker hangi gıdada kullanılıyorsa o gıdayı alsın. Yabancının ürününü almayalım. Eğer yerliysek ve milliysek kendi toprağımızın, kendi işçimizin alın terini ve bereketini kendi soframıza getirelim. Yabancının ürününü almayalım.
Değerli arkadaşlarım, şeker pancarı üretimi kasıtlı olarak engelleniyor ve kota getiriliyor şeker pancarına. Biz bunu da gayet iyi biliyoruz. Sizden son isteğim, Türkiye’nin 5 temel sorunu var. Dış politikada sorunumuz var, ekonomide sorunumuz var, eğitimde sorunumuz var. Efendim beslenme, gıda vs. bu alanlarda sorunlarımız var. Bu 5 temel sorunu aşmak zorundayız. 5 temel sorunu aşmanın birinci yolu üretimden geçiyor, üreteceğiz. Köylü üretecek, esnaf üretecek, fabrika üretecek, insanlar çalışacaklar ve dünya markası kentler yaratmak zorundayız. Bunları yapacağız. Satarak bir şey elde edemeyiz. Müflis tüccar gibi, batan geminin malları gibi malları satarak hiçbir dünya ülkesi ihya olmamıştır, olamaz da zaten. O nedenle biz kendi sorunlarımızı çözmek için kendimiz çaba harcayacağız. Egemen güçlere teslim olmayacağız. Milli Kurtuluş Savaşını vererek bütün İslam dünyasına örnek olduk. Her yerde cumhuriyet kuruldu Atatürk’ten sonra. Tunus’tan alın, Fas’tan alın, İran’dan alın, Suriye’den alın, Irak’a kadar herkes cumhuriyet kurdu. Şimdi cumhuriyeti demokrasiyle taçlandıracağız, cumhuriyeti emekle taçlandıracağız, cumhuriyeti alın teriyle taçlandıracağız, cumhuriyeti ayrılık gayrılık yapmadan farklı görüşlerde bile olsak yan yana gelip medeni insanlar gibi konuşarak taçlandıracağız. Ana arzumuz budur. Gerginlik olmayacak, kavga olmayacak, barışı, huzuru bu topraklara getireceğiz. Bu topraklarda bereketli topraklarda Mevlana gibi, Hacı Bektaş gibi, Erzurumlu Emrah gibi, Karacaoğlan gibi, Yunus Emre gibi çalışacağız. Onların yol arkadaşı olacağız, olmaya da devam edeceğiz.”