Son 10 yılda tarım alanlarının yüzde 5,3’ü, 20 yılda 12,3’ü, 30 yılda yüzde 16,9’u tarım dışına çıktı. Kaybedilen alanın büyüklüğü, Kıbrıs adasının 5 katını aşıyor. Bu alan Kırıkkale, Trabzon, Batman, Bilecik, Karabük, Rize, Bayburt, Iğdır, Kocaeli, Zonguldak, Osmaniye, Bartın, Kilis ve Yalova’dan meydana gelen 14 ilin toplamına ulaşıyor
Son 10 yılda tarım alanlarının yüzde 5,3’ü, 20 yılda yüzde 12,3’ü, 30 yılda yüzde 16,9’u tarım dışına çıktı. Alan açısından bakıldığında ise son 10 yılda tarım alanlarının 1 milyon 258 bin, 20 yılda 3 milyon 243 bin, 30 yılda 4 milyon 720 bin hektarı buldu.
Türkiye İstatistik Kurumunda (TÜİK) yer alan Tarım ve Orman Bakanlığı kaynaklı verilere göre, 1990-2020 arasında toplam işlenen tarım alanı ve uzun ömürlü bitkilerin alanı 27,9 milyon hektardan 23,1 milyon hektara geriledi. Kaybedilen alan, Kıbrıs adasının 5 katını aşıyor. Bu alan, Konya, Düzce, Bartın ve Kilis’in toplam alanını geçiyor. Yine bu alan, Kırıkkale, Trabzon, Batman, Bilecik, Karabük, Rize, Bayburt, Iğdır, Kocaeli, Zonguldak, Osmaniye, Bartın, Kilis ve Yalova’dan oluşan 14 ilin toplamı kadar. Kaybedilen alan o kadar büyük ki 200 kilometre genişliğinde 236 kilometre uzunluğunda dev bir ada boyutlarında.
Pandemi stratejistlerin tarım ve gıda ile sağlığa bakışlarını değiştirdi
Koronavirüs (Covid-19) stratejistlerin tarım ve gıda ile sağlığa bakışlarını değiştirdi. Salgına kadar stratejistler en önemli iki stratejik sektörü gıda ve enerji olarak görüyorlar hatta enerjiyi gıdanın önünde tutuyorlardı.
Bunun pek de öyle olmadığı koronavirüs salgınıyla apaçık belli oldu. Tüm dünyada iki sektör en stratejik sektörler olarak öne çıktılar. Bunlar tarım-gıda ve sağlık. Bu ikisi olmadan dünyada hiçbir şeyin yolunda gitmediği görüldü. Hemen her mesleğe eve kapanma getirilirken, çiftçiler ve sağlıkçılar bu kapsamın dışında tutuldular.
Bir şey daha ortaya çıktı ki ne kadar zengin bir devlet olursanız olun sağlık hizmetlerini yerine getirecek kapasiteniz yoksa veya gıda güvencenizi sağlayamıyorsanız dış desteğe muhtaç duruma düşüyorsunuz.
Bu durum karşısında sağlık altyapısının yanı sıra herkes gıdaya odaklandı. Kesintisiz gıda tedariki en önemli unsurlardan biri haline geldi.
Hal böyle olunca, çiftçilerin, tarım alanlarının, ormanların, su kaynaklarının, mera ve çayırların, meyve ve sebze bahçelerinin değeri, bitkisel ve hayvansal üretimin önemi çok daha iyi anlaşıldı.
Türkiye, uzun bir zamandır, hayati önemdeki tarım alanlarını, bağlarını, zeytinliklerini, çayır ve meralarını korumakta zorlanıyor. Tüm tarım alanlarının sadece yüzde 6’sı olan birinci sınıf tarım arazilerini bile koruyabilmek için birkaç yıldır büyük ovalarını sit haline getiriyor ki zarar görmesin.
Verimli tarım arazileri, yol, sanayi yatırımları, turizm tesisleri, yapılaşma, arazi kullanımında yapılan hatalar sonucu çoraklaşma, çölleşme, erozyon gibi etkenlerle hızla kaybediyor.
Tarım alanlarındaki azalma
Öyle ki 1990 yılında 27,9 milyon hektar olan toplam işlenen tarım alanı ve uzun ömürlü bitkiler alanı 2000 yılında 26,4 milyon hektara, 2010 yılında 24,4 milyon hektara, 2020 yılında 23,1 milyon hektara indi. Bu dönemde tahıllar ve diğer bitkisel ürünler ekilen alanlar 19 milyon hektardan 15,6 milyon hektara geriledi. 1990 yılında 635 bin hektar olan sebze bahçelerinin alanı 2000 yılında 904 bin hektara çıktıktan sonra 2020 yılına kadar 779 bin hektara düştü. Bu dönemde geçen 30 yılda bağ alanlarının üçte bire yakını yok oldu ve 580 bin hektardan 401 bin hektara indi. 2000 yılında kadar dramatik bir şekilde azalan zeytin ağaçlarının kapladığı alan, daha sonra uygulanan stratejinin ve verilen desteklerin sonucu yaklaşık yüzde 50 oranında artışla 2020 yılında 887 bin hektara çıktı. Meyveden elde edilen kazancın bitkisel üretime yüksek olması nedeniyle çiftçinin bu alana yönlenmesiyle bu alanlar 1,6 milyon hektardan 2,3 milyon hektara yükseldi. Bu alanların da yüzde 40’dan fazlası fındık alanlarından oluşmaktadır.
Orman ve mera alanları
Orman alanları bu dönemde 20,2 milyon hektardan 22,7 milyon hektara, çayır ve mera arazisi ise 14,2 milyon hektardan 14,6 milyon hektara çıktı. Tabii bunlarda vasıf da önemli. Ayrıca bir alan hukuki düzenlemeyle orman ve mera alanı dışına çıkarılabiliyor ki bu da önemli bir sınırlama aracı. Nitekim ülkede kullanıcıların işgali altında, hukuken değil ama fiilen kapsam dışına çıkarılmış büyük orman ve mera alanları da bulunuyor.
Türkiye’nin tarım alanları yıllar itibarıyla şöyle: (Bin Hektar)
Toplam | |||||||||
İşlenen | |||||||||
Tarım | Tahıllar ve | Diğer | |||||||
Alanı ve | Diğer | Meyveler, | |||||||
Uzun | Bitkisel | İçecek ve | Zeytin | ||||||
Ömürlü | Ürünler | Sebze | Baharat | Ağaçlarının | Çayır ve | ||||
Bin | Bitkilerin | Ekilen | Nadas | Bahçeleri | Bitkileri | Bağ | Kapladığı | Mera | Orman |
Hektar | Alanı | Alan | Alanı | Alanı | Alanı | Alanı | Alan | Arazisi | Alanı |
1989 | 27.897 | 19.036 | 5.234 | 610 | 1.563 | 597 | 857 | 14.177 | 20.199 |
1990 | 27.856 | 18.868 | 5.324 | 635 | 1.583 | 580 | 866 | 14.177 | 20.199 |
2000 | 26.379 | 18.038 | 4.826 | 904 | 1.476 | 535 | 600 | 12.378 | 20.763 |
2010 | 24.394 | 16.333 | 4.249 | 802 | 1.749 | 478 | 784 | 14.617 | 21.537 |
2020 | 23.136 | 15.615 | 3.173 | 779 | 2.276 | 401 | 887 | 14.617 | 22.740 |
Not: 5 bin hektar boyutlarındaki süs bitkileri alanı tabloya dahil edilmemiştir.
Kaynak: Ajans Bizim