CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal: “65. Hükümet Programı, küçük çiftçiyi ve Türkiye tarımını korumayacak. Bu program, sadece sermayeyi ve çok uluslu şirketleri güçlendirecek, köylüyü yoksullaştıracaktır.”
Sarıbal, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, 65. Hükümet Programı’nın tarımla ilgili bölümünün, tamamen sermaye ve ticaret odaklı, yabancı ve çok uluslu şirketlerin çıkarlarına uygun olduğunu iddia etti.
Programın, küçük ve orta ölçekli işletmeleri yok saydığını, çok uluslu şirketlerin pazardaki payını artırdığını ileri süren Sarıbal, ağırlıklı olarak verimlilik esasına göre bir program çizildiğini, şirket ve sözleşmeli tarımın öncelendiğini dile getirdi.
Sarıbal, 13 yılda 155 milyar dolarlık tarımsal gıda ve hammadde ithalatı yapıldığına dikkati çekerek bu süreçte Türkiye’deki çiftçilere ise toplam 80 milyar lira destekleme ödemesi yapıldığını söyledi.
Canlı hayvan ve et ithalatı için de son 5 yılda 4 milyar dolar ödeme yapıldığı ifade eden Sarıbal, hayvancılığın gelişmesi için meralara sahip çıkılması gerektiğini belirtti.
Orhan Sarıbal, son 12-13 yılda 600 bin çiftçi ailesinin, Çiftçi Kayıt Sistemi’nden çıktığını aktararak, köylerde genç nüfusun hemen hemen hiç kalmadığını savundu.
Sarıbal, 2006 yılında çıkan Tohum Yasası’nın ardından yerli tohumların yüzde 90’ının sistemden çıktığını kaydederek, sertifikalı tohumculuğun çiftçiye, üreticiye ve köylüye hiçbir katkısının olmadığını ileri sürdü.
Hükümet programına ilişkin eleştirilerini dile getiren Sarıbal, “Bu program, küçük çiftçiyi ve Türkiye tarımını korumayacaktır. Bu program, bu ülkenin verimliliğine, üretim artışına bir katkı sağlamayacaktır. Bu program, sadece sermayeyi ve çok uluslu şirketleri güçlendirecektir, köylüyü yoksullaştıracaktır. Köylü yeniden evinden, toprağından kopup kentlere, yoksulluğa doğru hareket edecektir.” diye konuştu.
Sarıbal, ülkenin kendi özgün koşullarını göz önüne alan, gıda egemenliği ve güvenliği üzerinden sosyal, katılımcı bir üretim planlaması yapılmış, çiftçiyi piyasaya ve doğal afetlere karşı koruyabilen, bütün bileşenlerin katıldığı bir tarım programına ihtiyaç olduğunu belirtti.
Bir soru üzerine Sarıbal, 3. Boğaz Köprüsü’nü “katil köprü” olarak niteleyerek, köprünün, var olan orman ve tarım alanları ile meraları tahrip edeceğini savundu.